in ,

2014’ün (Bize Göre) En İyi Oyunları

Karşınızda, şenliklerimize özel, en iyileriyle ve hayal kırıklıklarıyla 2014’ün oyunları…

- Reklam -
- Reklam -

divinity original sin

Divinity: The Original Sin
Hazal Çamur

İlk günahın acısı da tadı da bir başkadır. Havva Adem’e elmayı sunarken, dünyanın ilk çifti o elmayı ısırırken bundan keyif almadılar diyebilir miyiz gerçekten ?

- Reklam -

Source (Kaynak) denilen muazzam bir güç düşünün şimdi. Onları kullananlara da Sourcerer densin (kelime oyununa kurban). Ancak Source kirli bir güce dönüştüğünde onu kullananları da yoldan çıkartacak, bunu unutmayın. Başta cenneti vadeden Source, sonrasında elmayı ondan faydalananlara yedirecektir. Ama her şey bir etki-tepki olayı değil midir? Böylelikle dünya da Sourcerer’lara cevap olarak Source Hunter’ları ortaya çıkartacaktır.

Şimdi kendinize sormanız gereken yegane soru şu: Engizisyon görevi görmeye hazır mısınız?

Divinity: The Original Sin bu yılın en büyük bombası. Önceki Divinity oyunlarını silip atarak yepyeni ve beklenmedik bir şey koydu ortaya. Onu oynayanlar bir anda kendilerini o eski RPG’leri tadarken buldu. Akıllar sayısız isme gitti. Upuzun diyaloglar, oyuncuyu karar vermek zorunda bırakan sayısız durum ve Dark Souls’u aratmayan (ve bitmeyen) ölüm şekilleri kesinlikle bu zamana ait değildi. Ama bununla da bitmiyordu. Bir de Multiplayer imkanı sunuyor ve sizi “tam bir takım” yapıyordu. Çünkü artık bir duruma karar verilecekse NPC ile konuşmak yetmiyor, takım da kendi içinde diyalogları seçerek iletişim kuruyor ve karara varıyor. Karar verilemedi mi? Taş-kağıt-makas ne güne duruyor dersiniz? Yo hayır, dalga geçmiyorum. Tam olarak olan bu!

- Reklam -

Source Hunter olarak görev aldığımız bu oyunda alacağımız her karar bizim kişiliğimizi şekillendirmede farklı bir yol izleyecek. Takımımıza birçok yeni karakter kendi hikayeleri ve özellikleriyle katılacak. Craft kısmında bir rehbere ihtiyaç duyacak denli çok seçeneceğiniz olacak. Hatta daha başta sınıf seçerken bile bu kadar çeşit beklemeyebilirsiniz.

The Original Sin, size haritada işaretli görevler bile vermiyor aslında. Her yeri araştırmanız ve her araştırmada bambaşka şeylerle karşılaşmanıza olanak tanıyan, şaşırtıcı derecede derin bir oyun. Müziklerine değinmemek olur mu peki? Kimi zaman sizi alıp götüren, kimi zamansa Arcade benzeri ezgileriyle kıs kıs güldüren ilginç bir playlist’e sahip. Bu oyunu da müziğini duyduğunuzda içinizin cız edecekleri listesine rahatlıkla ekleyebilirsiniz. Aynı zamanda Kickstarter kampanyasıyla hayata geçtiğini de belirtmek gerek. Zaten oyunun başında yapımcılar da bunu size yansıtarak tüm bağışçılara selam durmayı ihmal etmiyor.

Ona bağış yapmış her kişinin gönlüne sağlık. Onlar sayesinde yeniden o eski RPGleri derin derin içimize çektik.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

en bilimsel bilimkurgu film onerileri

En Bilimsel 8 Bilimkurgu Filmi

marsli

Marslı Kitap İncelemesi: Kızıl Gezegen’de Tek Başına