in ,

Buz ve Ateşin Dünyası – Aegon’un Fethi | Ön Okuma

George R. R. Martin’in Buz ve Ateşin Şarkısı serisi için bir tür girizgâh niteliği taşıyan “Buz ve Ateşin Dünyası”ndan keyifli bir ön okuma.

Buz ve Ateşin Dünyası - Aegon'un Fethi - George RR Martin | Ön Okuma
- Reklam -
- Reklam -

Buz ve Ateşin Dünyası
Aegon’un Fethi
George R. R. Martin

Westeros’un tarihçesini tutan Hisar üstatları, Aegon’un Fethi’ni bir mihenk taşı olarak kullanırlardı. Doğumlar, ölümler, savaşlar ve diğer olaylar ya FS (Fetih’ten Sonra) ya da FÖ (Fetih’ten Önce) olarak tarihlendirilirdi.

Gerçek âlimler bu yöntemin pek isabetli olmadığını bilir. Çünkü Aegon Targaryen’in Yedi Krallığı fethi tek bir günde gerçekleşmemiştir. Aegon’un karaya çıkışıyla Eski Şehir’deki taht giyme töreni arasında iki yıldan fazla zaman geçmiştir… ki o zaman bile Dorne hâlâ ele geçirilmediği için Fetih henüz tamamlanmamıştır. Dorneluları krallığa katmak için girişilen seyrek çabaların Kral Aegon’un, hatta oğullarının hükümdarlıkları boyunca sürmesi, Fetih Savaşları’nın tam olarak hangi noktada sona erdiğini belirlemeyi imkânsız kılmaktadır.

- Reklam -

Fetihlerin başlangıç tarihinde bile yanlış bir kanı söz konusudur. Pek çok kişi, hatalı olarak, Kral Birinci Aegon Targaryen’in saltanatının Karasu Nehri’nin ağzında, yani çok geçmeden Kral Toprakları şehrinin kurulacağı üç tepenin eteklerinde karaya çıktığı gün başladığını farz eder. Ama öyle değildir. Aegon’un Karaya Çıkış Günü kral ve veliahtları tarafından da kutlanmıştır lakin Fatih, saltanatının başlangıç tarihini taç giyme töreninin gerçekleştiği ve Eski Şehir’in Yıldızlı Sept’inde İnanç’ın Yüce Rahibi tarafından kutsandığı gün olarak belirtmiştir. Bu tören Aegon’un karaya çıkışından iki yıl ve Fetih Savaşları’nın en büyük üç muharebesinin kazanılmasından epey sonra gerçekleşmiştir. Buradan yola çıkılarak, Aegon’un fetihlerinin büyük bir kısmının FÖ 2-1 arasında gerçekleştiği görülebilir.

Targaryenler, kadim çağların ejderha efendileri olan Valyria soyundan gelmektedir. Valyria’nın Kıyameti’nden (FÖ 114) on iki yıl önce, Aenar Targaryen İmparatorluk’ta ve Uzun Yaz Toprakları’nda sahip olduğu bütün mal varlığını satarak tüm eşleri, serveti, ejderhaları, kardeşleri, akrabaları ve çocuklarıyla birlikte Ejderha Kayası’na, yani dar denizdeki dumanlı bir dağın altında yer alan, kasvetli bir ada hisarına yerleşmiştir.

O zamanlar en şaşaalı günlerini yaşayan Valyria, bilinen dünyanın en büyük şehri ve medeniyetin merkezi olarak görülürdü. Işıldayan surlarının arasında hem sarayda hem de konseyde güç ve zafer kazanmak için rekabet eden kırk rakip hane bulunurdu; üstünlüğü ele geçirmek için verilen bu sonu gelmez, kurnazca, çoğu kez de zalimce mücadeleler sırasında yükselişler ve düşüşler yaşanırdı. Targaryenler ejderha efendilerinin en güçlüleri olmaktan oldukça uzaktı ve Ejderha Kayası’na çekilişleri rakipleri tarafından bir teslim olma, bir korkaklık belirtisi olarak görüldü. Fakat Lord Aenar’ın bakire kızı Daenys, yani daha sonraları daima Kahin Daenys olarak tanınacak kişi, Valyria’nın ateşler içinde yok olacağını öngörmüştü. On iki yıl sonra, Felaket gerçekleştiğinde Targaryenler hayatta kalan tek ejderha efendileri hâline geldi.

Ejderha Kayası, iki yüzyıl boyunca Valyria iktidarının uzak batıdaki dış karakolu görevini görmüştü. Geçit’in tam karşısında yer alması, hisarın efendilerine Karasu Koyu’nun üzerinde mutlak bir hâkimiyet sağlıyordu ve geçiş ücretleri hem Targaryenlere hem de yakın müttefikleri Driftmarklı Velaryonlara (Valyria soyundan gelen daha düşük rütbeli bir ev) hazinelerini doldurma imkânı veriyordu. Targaryenler ejderhaları vasıtasıyla gökleri yönetirken Velaryon gemileri de müttefikleri olan bir diğer Valyria hanesi, yani Pençe Adalı Celtigarlarla birlikte dar denizin orta kısmına hâkimdiler.

Buna rağmen Targaryen Hanesi, Valyria Felaketi’nden sonraki yüzyılın büyük bir kısmı boyunca batıya değil de doğuya bakmıştır ve Westeros’un sorunlarına çok az ilgi göstermiştir. Kahin Daenys’in hem ağabeyi hem de kocası olan Gaemon Targaryen, Sürgün Aenar’ın ardından Ejderha Kayası’nın Efendisi oldu ve Şanlı Gaemon olarak anılmaya başlandı. Gaemon’un ölümünden sonra oğlu Aegon ile kızı Elaena hisarı birlikte yönettiler. Onların ardından ise hâkimiyet oğulları Maegon’a, erkek kardeşi Aerys’e ve Aerys’in oğulları Aelyx, Baelon ile Daemion’a geçti. Üç kardeşin en küçüğü Daemion’du; onun ardından tahta geçense oğlu Aerion oldu.

Tarihsel metinlerde adı Fatih Aegon ve Ejderha Aegon olarak bilinen Aegon, FÖ 27 yılında Ejderha Kayası’nda doğdu. Ejderha Kayası’nın Efendisi Aerion ile anne tarafından yarı-Targaryen olan Velaryon Hanesi’nden Leydi Valaena’nın tek oğlu ve ikinci çocuğuydu.

Aegon’un iki öz kız kardeşi vardı: ablası Visenya ve küçük kardeşi Rhaenys. Kanlarını saf tutabilmek için kardeşlerin birbirleriyle evlenmesi Valyrialı ejderha efendileri arasında uzun zamandan beri devam eden bir âdetti, ama Aegon iki kız kardeşini de gelin olarak aldı. Geleneklere göre sadece ablası Visenya ile evlenmesi bekleniyordu; Rhaenys’i ikinci eş olarak alması alışılmadık olmakla beraber emsalsiz değildi. Visenya ile olan evliliğini görev icabı, Rhaenys’le olan evliliğini ise isteyerek yaptığı söylenir.

Üç kardeş de evlenmeden önce birer ejderha efendisi olduklarını göstermişlerdi. Valyria’ya göçü sırasında Sürgün Aenar’a eşlik eden beş ejderhadan sadece biri Aegon’un zamanı sırasında hâlâ hayattaydı: Kara Dehşet Balerion olarak anılan devasa canavar. Diğer iki ejderha –Vhagar ve Meraxes– ona nazaran daha gençti ve yumurtadan Ejderha Kayası’nda çıkmışlardı.

Çoğunlukla cahil kesim arasında dile getirilen ortak bir efsaneye göre Aegon Targaryen, Westeros’u fethetmek için yelken açtığı güne dek bu ülkenin topraklarına hiç ayak basmamıştır; ama bu gerçek dışıdır. Boyalı Masa, seferden yıllar önce Lord Aegon’un emriyle oyulmuş ve de süslenmişti: Westeros şeklinde oyulmuş ve Yedi Krallık’ın tüm ormanlarını, nehirlerini, kasabalarını ve kalelerini gösterecek şekilde boyanmış, neredeyse elli ayak uzunluğunda, devasa bir ahşap levha. Aegon’un Westeros’a olan ilgisinin, onu savaşa sürükleyen olaylardan çok daha öncesine dayandığı açıktır. Aynı zamanda, gençliğinde kız kardeşi Visenya ile birlikte Eski Şehir Hisarı’nı ziyaret ettiğine ve Lord Redwyne’in konukları olarak Arbor’da ava çıktığına dair bazı güvenilir kaynaklar vardır. Hatta farklı amaçlarla Lannis Limanı’nı da ziyaret etmiş olabilir.

- Reklam -

Aegon’un gençliğinde, Westeros yedi geçimsiz krallığa bölünmüştü ve iki ya da üç krallığın birbirleriyle savaşa tutuşmadığı bir an neredeyse yok gibiydi. Engin, soğuk ve kayalık kuzey toprakları Kışyarılı Starklar tarafından yönetiliyordu. Dorne çöllerine Martell prensleri hâkimdi. Altın bakımından oldukça zengin olan batı toprakları Casterly Kayası’ndan Lannisterların, verimli Menzil topraklarıysa Yüksek Bahçeli Gardenerların hükmü altındaydı. Vadi, Parmaklar ve Ay Dağları, Arryn Hanesi’ne aitti… fakat Aegon’un zamanındaki en kavgacı krallıklar, Ejderha Kayası’na en yakın olanlardı. Kara Harren ve Kibirli Argilac.

Fırtına Burnu’ndaki muazzam hisarlarında yaşayan Durrandon Hanesi’nin Fırtına Kralları, bir zamanlar Gazap Burnu’ndan Yengeç Koyu’na kadar Westeros’un doğu yarısına egemen olmuşlardı ve geçen yüzyıllar sırasında güçleri oldukça azalmıştı. Batıdaki toprakları Menzil Kralları tarafından azar azar fethedilmiş, güneyde Dornelular tarafından taciz edilmişlerdi. Kara Haren ile demir adamlarıysa onları Üç Dişli Mızrak’tan ve Karasu Nehri’nin kuzeyindeki topraklardan püskürtmüştü. Durrandon Hanesi’nin son hükümdarı Kral Argilac henüz küçük bir çocukken bir Dorne istilasını geri püskürtmüş, dar denizi geçip Volantis’in sömürgeci “kaplanlarına” karşı kurulan büyük ittifaka katışmış, yirmi yıl sonra gerçekleşen Yaz Tarlası Savaşı’nda Menzil Kral’ı Garse Yedinci Gardener’ı öldürmüş ve böylece bu gerilemeyi bir süreliğine durdurmayı başarmıştır. Lakin sonunda Argilac da yaşlandı; bir yeleyi andıran o meşhur, siyah saçları kırlaştı ve savaştaki hünerleri zayıfladı.

Karasu’nun kuzeyindeki nehir toprakları, Hoare Hanesi’nden Adalar ve Nehirler Kralı Kara Harren’in kanlı eli tarafından yönetiliyordu. Harren’in demir doğumlu dedesi Harwyn Sertel, Üç Dişli Mızrak’ı Argilac’ın dedesi Arrec’in elinden almıştı. Arrec’in ataları da yüzyıllar önce son nehir krallarını o topraklardan püskürtmüştü. Harren’in babası da, Duskendale ve Rosby’yi alarak topraklarını doğuya genişletmişti. Haren hükümdarlığının yaklaşık kırkı yılını Tanrı’nın Gözü gölünün yanına devasa bir kale inşa ettirmeye adadı, ama Harrenhal’ın bitimine çok az bir zaman kala demir doğumlular yeni fetih arayışlarına girmeye hazırlandılar.

Westeros’ta zalimliği Yedi Krallık’ın dört bir yanına yayılmış olan Kara Harren’dan daha fazla korkulan hiç kimse yoktu. Westeros’taki hiçbir kral kendini Durrandon Hanesi’nin son hükümdarı Kral Argilac kadar tehdit altında hissedemezdi: tek varisi bakire kızı olan, yaşlı bir savaşçı… Bu nedenle Kral Argilac, Ejderha Kayası’ndaki Targaryenler ile iletişime geçti ve kızıyla evlenmesi karşılığında Tanrı’nın Gözü’nün doğusundaki tüm toprakları, Üç Dişli Mızrak’tan Karasu Nehri’ne kadar olan tüm araziyi Lord Aegon’a düğün hediyesi olarak sundu.

Aegon Targaryen, Fırtına Kralı’nın teklifini hor görerek geri çevirdi. Zaten iki karısının olduğunu ve bir üçüncüye ihtiyacı olmadığını belirtti. Ayrıca düğün hediyesi olarak sunulan toprakların nesillerdir Harrenhal’a ait olduğunu da ekledi. Argilac’ın onları vermeye hakkı yoktu. Yaşlı Fırtına Kralı’nın, Targaryenler’i Karasu Nehri boyuna yerleştirmek ve böylece kendi toprakları ile Kara Harren’ınkiler arasında bir koruma oluşturmak istediği çok açıktı.

Ejderha Kayası’nın Efendisi kendi teklifini sundu. Düğün hediyesi olarak verilen toprakları almasına alacaktı ama Argilac, Massey Kancası’nı, Karasu’nun güneyindeki ormanlarla arazileri ve Mander’deki su kaynaklarını da teslim edecekti. Anlaşma, Lord Aegon’un çocukluk arkadaşı ve şampiyonu olan Orys Baratheon’un, Fırtına Kralı Argilac’ın kızıyla evlenmesiyle resmiyete kavuşacaktı.

Kibirli Argilac bu şartları öfkeyle reddetti. Dedikodulara göre Orys Baratheon, Lord Aegon’un gayrieşru üvey kardeşiydi ve Fırtına Kralı kızının elini bir piçe vererek onun adını kirletemezdi. Bunun teklif edilmesi bile onu çok öfkelendirmişti. Argilac, Aegon’un gönderdiği elçinin ellerini kestirdi ve bir kutunun içine koyarak Ejderha Kayası’na geri gönderdi. “Piçinin benden alacağı tek el bunlar,” diye yazdı.

Aegon hiçbir karşılık vermedi. Onun yerine arkadaşlarını, sancaktarlarını ve baş müttefiklerini Ejderha Kayası’na çağırdı. Sayıları azdı. Driftmarklı Velaryonlar, Targaryen Hanesi’ne sadakat yemini etmişlerdi. Pençe Adalı Celtigarlar da öyle… Massey Kancası’ndan Sivri Uçlu Lord Bar Emmon ve Stonedance’tan Lord Massey de gelmişti. Her ikisinin de Fırtına Burnu’na sadakat yeminleri vardı lakin Ejderha Kayası’yla olan bağları daha kuvvetliydi. Lord Aegon ve kız kardeşleri onlarla bir toplantı düzenledi, ardından Aegon daha evvel dindar biri olarak görülmemesine rağmen kale septine gidip Westeros’un Yedi’sine dua ettiler.

Toplantılarının yedinci gününde Ejderha Kayası’ndan bir kuzgun sürüsü havalandı ve Lord Aegon’un sözlerini Westeros’un Yedi Krallığına taşıdı. Kuzgunlar yedi krala, Eski Şehir Hisarına ve irili ufaklı tüm lordlara ulaştı. Hepsi de aynı mesajı taşıyordu: bugünden itibaren Westeros’un tek bir kralı var. Targaryen Hanesi’nden Aegon’un önünde diz çökenler topraklarını ve mevkilerini koruyabilecek. Karşı koyanlarsa ayaklar altına alınacak, küçük düşürülecek ve yok edilecekler.


Çeviri: M. İhsan Tatari
Editör: Ozancan Demirışık

M. İhsan Tatari

Yirmi yılı aşkın bir zamandır fantastik edebiyat, bilimkurgu, çizgi roman ve bilgisayar oyunlarıyla haşır neşir oluyor.

Fantastik edebiyat alanında dört basılı kitabı bulunan yazar, Kayıp Rıhtım'ın yanı sıra Oyungezer dergisinde de serbest yazar olarak çalışmakta, çeşitli yayınevlerinde çevirmen ve editör olarak görev almaktadır.

2 Yorum BULUNUYOR


  1. Avatar for Blackheart Blackheart dedi ki:

    İlgiyle okudum, teşekkürler.

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

2 Yorum

George R. R. Martin Söyleşi - Buz ve Ateşin Şarkısı

George R. R. Martin: “Tarih Kanların İçinde, Altın Madenlerinde Yazılmıştır”

bilimkurgu moda matrix

Bilimkurguda Moda Ne Arar mı Dediniz?