Ümit Kireççi
Resurrection Man, benim takip etmeyi sevdiğim ve toplamayı başarabildiğim nadir dizilerden biridir. Daha çok grup kahramanlarını tercih eden biri olmakla birlikte ölmeyen, ölemeyen adamların maceralarını takip etmekten zevk aldığımı itiraf ediyorum. Ama burada bahsettiğim kahramanlık adı altında Wolverine, Lobo veya Deadpool tadında psikopatlık yapanlar değil. Renkli ve farklı lezzetleri tercih ediyorum. RM, tam da öyle farklı bir diziydi.
Kaldı ki JBC Yayıncılık’tan çıkan Suicide Squad’ın ikinci cildini okuyanlar zaten bunun ayırdına varmıştır. RM ölen, ama her defasında hemen dirilen ve farklı bir güç kullanabilen bir karakterdir. Asla o güçler kendisinde kalmaz ve asla onları biriktiremez. Bununla birlikte eğlenceli ve alaycı bir tarzı vardır. Sululuk bazında olmaktan çok, ölümle yüzleşen insanın alaycılığı gibidir bu. Ve evet, bir de sabit düşmanları vardır ki onları da ara ara dile getirir macerada.
Suicide Squad öncesi yaratılış hikâyesi
İlk olarak kendi dizisinde ortaya çıkan RM’nin yaratıcıları Andy Lanning, Dan Abnett ve Jackson Guice’dır. Sene 1997 ve yayınevi DC Comics.
Daha önce John Byrne’in Marvel Comics için yarattığı Great Lake Avengers grubunun maceralarında çalışmış olan Lanning’le Abnett o ekipteki Mr. Immortal karakterinden etkilenmişler. Mr. Immortal’ın süper gücü ölümsüz olmasıdır. Budur. Bu kadardır. İki sanatçı bunu çok sıkıcı bulmuştur. Gerçi Byrne’in amacı örnek bir kahraman ekibi kurmak değildir zaten. GLA ekibinin tüm elemanlarının gücü, güçlerinin işlevi ve becerileri tüm ciddiyetlerine rağmen parodi havasındadır. Ama bu gerçek, iki sanatçının hayal kurmasına ve ilham almalarına engel olmayacaktır tabii.
Lanning’le Abnett DC Comics’e geçiş yapınca etkilendikleri ama sıkıcı buldukları bu ölümsüzlük faktörüne her reenkarnasyonda yeni bir süper güç elde etme yeniliğini eklemiş, ortaya Mitch Shelley’i yani Resurrection Man’i çıkarmışlardır.
27 sayı süren bu dizide Mitch Shelley aslında bir avukattır ve adı “The Lab” olan bir organizasyon tarafından bir deneye tabii tutulmuştur. Bu deneyde nano teknoloji kullanılmış, “tektites” adı verilen araçlar vücuduna aktarılmıştır. Böylece bu nano düzeydeki araçlar sayesinde saniyeler içinde dirilme ve yeni bir güçle donanmış olma şansı yakalayabilecektir. Ancak bu deneyden habersiz olması ve ilk dirilişinin ardından aklının karışması kaçınılmaz olmuştur. Tabii geçmişini unutması, hatırlamak için çabalaması, düşmanlarını bulmaya çalışması ve peşindekilerle savaşması da dizisinin kurgusunu oluşturacaktır.
RM, kendi dizisi dışında çok görülebilecek bir karakter olamamıştır pek. Buna karşın DC Comics’in kapsamlı “One Million” adlı kısa macerasında önemli bir görev yerine getirmiştir. Bir milyon hafta sonrasında ortaya çıkan kahramanlarla günümüz kahramanlarının ortak macerasını içeren One Million’da, RM ölümsüz biri olarak kilit bir noktaydı.
Bunların dışında ne diyebilirim…
- Dizinin yazarlarının dilini çok sevdim.
- Çizer Jackson Guice tanıştığıma memnun olduğum desenlerin sahibi oldu.
- Suicide Squad’da adı geçen Body Doubles iki güzel kadından oluşan kiralık katil ekibinin adıdır. Altı sayılık kısa dizisi de olan bu ikili RM’nin ortaya çıktığı her seride yer almıştır.
- Ben bu dizinin en çok Hitman’li 10. sayısına bayılıyorum. Hitman’in vurulan RM’e hayata her dönüşünde gücünü sorması, işe yarar bir güçle dönmediği için yeniden vurup öldürmesi ve dirilmesini beklemesi cidden eğlenceliydi.
Özetle…
Suicide Squad ölüm, hayata dönüş ve güçlerini kontrol edebilme yeteneğini geliştirmiş ve bu nedenle koca ekibi tek başına dağıtabilen bir RM’le dövüşmek zorunda kaldı. Bu bilgiler olmadan SS’i okurken bazı boşluklarla karşılaşabilirdiniz. Umarım bu yazı bir nebze olsun yardımcı olmuştur.
Yazı yardımcı olduysa “1”i, olmadıysa “2”yi tuşlayın…
