Şebnem Pişkin
Sevgili yazar olma düşüncesindeki, hevesindeki ya da hedefindeki kıymetli dostum! Fuzulî belki de seni düşünerek zamanın ötesinden nasıl seslenmiş, dinle. Üstat diyor ki: Söylesem tesiri yok, sussam gönül râzı değil.
İşte bu noktada sevgili dostum şayet söyleyecek sözün, anlatacak hikayen, paylaşacak ilmin varsa bir an bile düşünme ve sarıl kağıda kaleme, ya da klavyene. Çünkü yazar, ancak söyleyecek sözü varsa yazar. Aksi takdirde susar. İkinci tavsiyem ise şudur ki kendini boş bir kap misali düşün ve ne zaman ki kabın dolduğunu hissedersen, işte o zaman yazmaya başla. Çünkü kabın dolu olursa parmakların klavye üzerinde bir piyanist misali gezinir ve kelimeler şelaleden boşalır gibi coşkuyla akar. Ama kabın dolu değilse bir yazdığını bir siler, ilerlemeyen bir hikayenin içinde hapsolup kalmanın azabını yaşarsın.
Yazarken keyif alıyor musun? Yazdıklarını okurken haz duyuyor musun? Her seferinde daha çok yazma isteğiyle doluyor musun? Yanıtın samimiyetle EVET ise kendine yazar diyebilirsin. Ama unutmaman gereken bir nokta daha var. Bu cümleyi iki gözünün tam ortasına yazmanı tavsiye ederim. Cümle şu: Her yazar, önce okur! Okumadan yazar olunmaz! Her okuyan yazar olmaz! Ama her yazar önce okur! İki gözünün ortasında bu cümlelerin sığacağı kadar yer var mı, bilmem ama işin sırrı bu sevgili dostum.
Benden şimdilik bu kadar. Umarım kalemin sağlam, hayal gücün engin ve yolun açık olsun.
Sevgilerimle,
Şebnem Pişkin
Çok iyi bir çalışma olmuş. Ellerinize sağlık…
Ed Greenwood’da yazma tavsiyesi vermiş … Güler misin ağlar mısın