in

Stephen King: “Yeni ‘O’ Filmi Beklediğimden Çok Daha İyi Olmuş”

Efsanevi korku yazarı Stephen King, yeniden sinemaya uyarlanan “O” filminden çok memnun kaldı. İşte yazarın filme ilgili düşünceleri…

stephen king it
- Reklam -
- Reklam -

Çağımızın en büyük korku ustalarından Stephen King‘in bir eserini daha yeniden sinemalarda izlememize artık çok az bir süre kaldı. Bu sefer “O” (It) romanının, dehşetengiz palyaço Pennywise‘ın yediği haltların yeniden uyarlaması var karşımızda. Gelgelelim King’in yazdığı çoğu kitabı koşa koşa, gözümüz kapalı satın alabilecekken konu filmlerine geldiğinde izlemeden önce iki kere düşünmeden edemiyoruz. Çünkü genellikle romanlarda yakaladığımız o atmosferi beyazperdeye taşımakta pek bir yetersiz kalıyorlar.

Hâl böyle olunca insan ister istemez “O” için de endişeleniyor elbette. Bilhassa da Tim Curry‘nin oynadığı 1990 yapımı “O”nun akıllarımıza çıkmamacasına kazındığı göz önüne alındığında. Fragmanları ümit vadedici olsa da insan “Acaba?” diye düşünmeden edemiyor. Öte yandan Stephen King filmi bayağı beğenmiş!  Geçtiğimiz günlerde, O’nun tamamlanmış hâlini izleyen üstat filmin beklediğinden çok daha iyi çıktığını ve hayranlarının seveceğini düşündüğünü belirtmiş. Ki bu iki kez harika bir haber, çünkü hatırlayacağınız üzere Kara Kule hakkında bu kadar iyimser konuşmaktan kaçınmıştı ve o filmi sevenlerimizin sayısı da çok fazla değildi maalesef.

İşte üstadın röportajının bir çevirisi:

- Reklam -

“Umutluydum ama filmin bu kadar iyi olmasını beklememiştim.

“Aynı anda hem farklı hem de izleyicilerin bağlantı kurabileceği ve karakterlerle bağlantı kurabileceği bir film olmuş. Çünkü benim için en önemli şey karakterlerdir. Eğer karakterleri severseniz onlar için kaygılanırsınız ve böylece korku etmenleri çoğunlukla işlerini görür.

“Hayranlarımın filmden hoşlanacağını düşünüyorum. Hatta bayağı seveceklerinden eminim ve bazıları filme iki-üç kez gidip tekrar izleyecek. Demek istediğim, ben dönüp ikinci defa izledim ve ilk seferinde kaçırdığım bazı şeyleri gördüm. 

“Kitabı yazarken kendi kendime şöyle düşündüm: ‘Eh, şimdiye dek birkaç roman yazdım ve bu bana korku yazarı unvanını kazandırdı. Bu benim son sınavım olacak.’ Böylece çocukluğumdan kalan, birlikte büyüdüğüm bütün canavarları geri getirmeye karar verdim. Frankenstien, Dracula, Kurtadam, Mezardan Gelen Şey… Çünkü Pennywise denen varlık tek tek her çocuğun en çok korktuğu şeye odaklanıyordu.

- Reklam -

“Ellili yıllarda çocukları korkutan Universal Studios canavarlarını düşündüm. Ama daha sonra zaman çizelgesini seksenli yıllara çekmek zorunda kaldılar, buna mecburdular. Benim için önemli olan bu değil. Önemli olan temel fikrin korunmuş olması. Pennywise’ın çocuklar nelerden korktuğunu öğrenmesi ve o şeye dönüşmesi.

“Bu kitapta ve diğer her kitabımda yapmak istediğim şeylerden birisi, temelde iyi bir insan kabul edilebilecek karakterler yaratmak. Bu sayede, onların ölüp gitmesini istemezsiniz. Yok edilmelerini istemediğinizi bilirsiniz. Yaşamasını ve kazanmasını istersiniz. Bunun filme aktarılabildiğini düşünüyorum. Filmi gerçekten sevmemin bir nedeni de bu.

“Şunu söyleyebilirim ki film için büyük umutlarım vardı çünkü Andy’yi Mama filminden tanıyordum ve gerçekten çok yetenekli bir yönetmen olduğunu düşünüyordum. Filmin kitabın çocuklarla ilgili olan yarısına odaklanması fikrini de sevdim.

“Skarsgard, Pennywise rolünde harika bir iş çıkarmış ama şunu kabul edelim, yerini doldurması gereken çok büyük biri var. Çünkü insanlar hâlâ Tim Curry’yi Palyaço Pennywise olarak hatırlıyor ve onun görüntüsünü unutmuyor.”

YouTube video

Çeviri: Ali Yağmur
Düzelti: M. İhsan Tatari

Ali Yağmur

Çok, çok uzak diyarların yakınlarında bir yerde, düzlüklerin ötesindeki Kaf Dağı'nı düşleyen bir hayalperestti. Her yere koşarak gidebileceğini düşünürdü mesela ya da yüzerek okyanusların geçilebileceğini... Gündüzünün bir parçası yatağında, hayallerle oynarken geçerdi. Uykuyu da rüyaları da severdi. Ne var ki kurduğu hayaller, o büyüdükçe sevdiği rüyalar gibi soldu. Beyni bir diktatör gibi onu gütmeye başladı. Bir zaman, iflah olmaz gerçekçilerden oldu. Hatta matematik öğrenip, büyük adam olmaya bile çalıştı. Çalıştı çalışmasına da bir istikamette sadık olmayı beceremedi. Beyaz bir sayfa açıp, eline de kalemi aldı. Sonra... Eh, sonrası yok, Michael Ende'nin de dediği gibi: "Bu başka bir öykü ve başka zaman anlatılmalı."

2 Yorum

Yorum Yap

Nikola Tesla için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

benim guzel olulerim ust

Yazarının Kaleminden: Benim Güzel Ölülerim

kis askeri ust

Captain America: Kış Askeri Tek Cilt Olarak Yeniden Raflarda