in , ,

Affına Sığınırım Çevirmen Kardeş

Bir günah çıkartma yazısı bu. Üstelik bir dosttan gelen teşekkür üzerine dilenecek bir özür. İlginç, değil mi? Ama bu teşekkürü hak ediyorsak bu günah da çıkartılmalı.

çevirmen
- Reklam -
- Reklam -

Biliyorsunuz, yıllardır hiçbir ayrım gözetmeksizin çeviri kitapların çevirmen ve editörlerini (eğer bilgisine sahipsek) haberlerimizde paylaşıyoruz. İncelemelerimizdeyse mutlaka onlar için bir bölüm oluşturuyor, verilen emeğin hakkını ödemeye çalışıyoruz. Ancak bize sunulan işten memnun değilsek de lafımızı asla sakınmıyoruz. İşini hakkıyla yapanlarla çalışan yayınevlerine ve o iş için ter döken, okura karşı sorumluluk hissedenlere can feda. Geri kalanı eleştirmek, yeri geldiğinde sert konuşmak da yine bize düşüyor. Çünkü işini ciddiye alan insanlara karşı bir tür savunma bu.

Peki neden “günah çıkartma”? Neden şimdi? Çünkü, video incelemelerimizin son videolarında nedense çevirmen ve editörlere değinmeyi unuttuğumu fark ettim. İçim içimi yerken Yıldız Gemisi Askerleri videomuz, çevirmeni Öznur Özkaya tarafından paylaşıldı. Bir de üstüne beni arkadaş olarak ekleyip gönderisinde etiketlemişti. Kendisi emeği geçen kitap için yapılmış videodan oldukça mutlu anladığım kadarıyla. Oysa ben bu durumdan hepten rahatsız oldum, çünkü o video çekildikten sonra çeviri ve editörlüğe hiç değinmediğimi fark ederek canım sıkılmıştı. Şimdi bu çevirmen o videoyu izlerken kendi harcadığı ayların karşılığını iki cümleyle alsa çok mu olurdu?

Bahsettiğim teşekkür bu değil ama. Geçen gün bu sıralar daha çok Bayan Peregrine’in Tuhaf Çocukları çevirisiyle gündemde olan Aslı Dağlı ile konuşurken ondan geldi bu söz. Canım sıkıldı. Yine. Çünkü bu aralar istediğim şekilde bu insanların emeklerinin karşılığını cümlelerle veremiyordum işte.

- Reklam -

Çevirmenlere ve editörlere uzak değiliz. Pek çoğuyla tanışmamız haberlerde asla onları atlamayarak, incelemelerde mutlaka onlara da yer vererek oldu. Bu insanlar bizlere böyle ulaştı. Evet, onlar ulaştı bize. Böyle böyle dostlar edindik. Öte yandan, bu insanların çoğu okuruna karşı sorumluluk sahibi isimler. Bu “sorumluluk sahibi” olma kısmı çok önemli, çünkü (isim vermeyeceğim) kimi tanıdığım çevirmenler var ki, maddi olarak emeklerinin karşılığını alamıyor, yayıneviyle sorun yaşıyor olmasına rağmen o kitabı/kitapları bekleyen okurlar için işten vazgeçmiyorlar. Kitapları başkasının ellerine ya da yayınevine terk etmiyorlar.

Bir de bunun tam tersi var. Okurların nasıl kıvrandığını görüp işini yayan, sorulan onca soruya karşın o açlık duyulan esere karşı hiçbir sorumluluk hissetmeyenler. Elbette bu da bir tercih meselesi. Ama benim gözümde bu aynı zamanda bir iş etiği. İşte bu tür çevirmenlere gerçekten öfke doluyum. Üstelik bu kitapların çoğunun bekleyenleri arasında değilim bile.

Çevirmenlik illet, saygı görmez bir iş. Hiç unutmuyorum, Google Play’de bir e-book uygulamasının Türkçe versiyonu olmamasına sitem eden kullanıcılar ardı ardına 1 yıldız veriyordu. Yapılan yorumlardan biri kanımı dondurmuştu. Kişi, zaten İngilizce biliyor olsaydı çevirmen olup para kazanacağını, ancak dil bilmediğini söyleyerek verip veriştiriyordu. Dil bilmenin çevirmen olup sanki yan gelip yatarak para kazanılabilecek bir iş olduğunu düşünen insanlarla dolu buralar. Korkunç. Daha düzgün Türkçe konuşmadan çeviri yapmanın imkansız olduğundan bihaberiz. Kendi anadilinin düzgün kullanamadan, yabancı bir dilde çeviri yapabileceğimizi iddia ediyoruz. Çeviri dendi mi önündeki cümleleri kelime kelime kendi diline geçirmek diye anlıyoruz. Dehşet verici.

- Reklam -

Biz bu çevirmen ve editörlerin çok hakkını yiyoruz. Hele ki okuruna karşı sorumluluğunu üstlenmiş olanlara. Bakın, editörlere de ayrıca değinmek gerek, çünkü onların durumu bambaşka. Bu editörlerden bazıları kötü çevirmenlerle cebelleşip asla adları anılmayan isimsiz kahramanlar olarak perdenin değil, kapının arkasında kalıyorlar. Çevirmenleri yine anan bazı okurlar çıkar oldu, ne mutlu. Oysa editörler için o günler henüz başlamadı.

Bu aralar videolarda unutuyorum sizi. Özür diliyorum sevgili çevirmen ve editörler. Oysa sizlerin aracılığıyla dünyadaki farklı zihinlere dokunuyoruz. Hakkınızı bu küçük değinmeler, isimlerinizi ille de yazmalar ve zikretmelerle ödemeye çalışıyoruz.

Ve size çok öfkeliyim sorumsuz çevirmenler. Sorumsuz yayınevleri. Okuru söğüşlemek için çevirmen demeye bin şahit, editör demeye yüz bin şahit insanları kitapların ikinci sayfalarına yazıyor ve küfür gibi kitapları büyük paralara satıyorsunuz. Sana kızgın olma nedenimse sorumsuz çevirmen, yıllar yılı beklettiğin ve hiçbir şekilde umursamadığın okurların bir kısmı senin adının hakkını veren, emeğinin karşılığında övgüler düzen insanlar. Bazı engeller çıkar, sorunlar olur, onu anlarım. Fakat ortada hiçbir sorun ve engel yokken böyle bir tavır içine girmek?

Çevirmenlik zor. Editörlük apayrı zor. Küçük paralara büyük işler bunlar. Üstelik meslekten bile sayılmıyor. Baksanıza, Google Play gibi uygulama platformalarında, sokaktaki adam dil bilsem çevirmen olur para kazanırım derken senin değerini kim bilsin? İşte bu yüzden bunu gözlere sokmak, akıllara kazımak için biz varız. Kendi kendimize misyon edindiğimiz bu işi de aksattım ben şahsen, affola.

Hazal Çamur

2009 yılında Kayıp Rıhtım'a elimi verdim, sonra da ruhumu kaptırdım. Bu yolun devamında çeşitli gazetelerin kitap eklerinde kitap incelemelerim, TRT Radyo 1'de canlı yayın konuğu olarak katılıp kurgu edebiyatını anlattığım 2 yayın, 5 yıldır süren Kahramanın Yol Türküsü adlı kendi edebiyat temalı radyo yayınım, kitap inceleme videoları serim Kayıp Rıhtım İnceliyor ve bir de bonus olarak Oyungezer Dergisi'nin kültür sanat sayfalarında düzenli yazarlığım oldu. Tüm bunların yanı sıra, gerçek hayatın sıkıcılığında, bir bilgisayar mühendisi olarak yaşıyorum. Ama biz ona Clark Kent kimliğim diyelim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Iron Man Siyah Kadın Invincible

Iron Man Artık Siyahi Bir Kadın

19 uluslararasi kukla festivali

19. Uluslararası Kukla Festivali Ekimde Başlıyor