in ,

Flashpoint – Patlama Noktası: Yeni 52’ye Buradan Gidilir

Yepyeni bir dünyanın kapılarını bize açan Patlama Noktası, tetiklediği olaylarla sadece Flash’ı değil, tüm DC evrenini de etkileyecek.

flashpoint ust
- Reklam -
- Reklam -

Kişisel bir gözlem:

Çizgi roman okumayan insanların büyük kısmı başlamaya korkuyor. Özellikle iki büyük firmanın çevresinde şekillenen o kadar çok karakter, o kadar çok seri, o kadar çok farklı hikâye var ki “hangisinden başlayacağımı bilmiyorum, en baştan başlamak da imkansız!” diyor insanlar haklı olarak. Ben de buna benzer bir düşünce yapısına sahiptim birkaç yıl öncesine dek, nereden başlayacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Ama ortadan, rastgele dalınca aslında bir noktadan tutup da evrene girmenin o kadar zor olmadığını fark ettim. Tek önemli şey o ortalarda seçtiğiniz noktayı iyi belirleyebilmek.

DC evrenine ilgi duyanlar için bu noktanın 2012 yılında başlattıkları YENİ 52 (NEW 52) serisi olabileceğini düşünüyorum. Tam da bu sebepten tüm DC evrenini yeniden başlatacak olayların başlangıç noktasına, Flashpoint’e geliyoruz. Yepyeni bir dünyanın kapılarını bize açan Patlama Noktası, tetiklediği olaylarla sadece Flash’ı değil, tüm DC evrenini de etkileyecek.

- Reklam -

HIZ LİMİTLERİ BOŞUNA KOYULMUYOR

Baştan anlaşalım: Flashpoint özellikle DC evrenine giriş yapmak isteyen bir okur için derin, bol karakterli ve oldukça kafa karıştırıcı bir çizgi roman. Ama yeni bir başlangıç yapmak için önce flashpointeskileri ortaya çıkarmanız ve neyi değiştirebileceğinizi denemeniz gerekir değil mi? Patlama Noktası da Yeni 52’nin nasıl olabileceğini çıtlatan bir kurguya sahip işte.

Gizemli bir mektupla, Flash’ın çocukluğunu ve yaşam hikâyesini beş sayfada özetleyerek başlıyor Patlama Noktası. Bu giriş sayfalarında gördüklerimiz hikâyenin temelini oluşturuyor aslında. Barry Allen, yani nam-ı değer Flash, uyuyakaldığı masasında iş arkadaşları tarafından uyandırılıyor ama bir şeylerin ters olduğunu anlaması için çok zaman geçmiyor. Citizen Cold adındaki süper güçleri olan bir kahramanın işlediği cinayeti çözmeye çalışmaktadır Allen’ın ekibi. Ama bir sorun var: Citizen Cold aslında Flash’ın ezeli düşmanlarından biri olan Captain Cold’un ta kendisi. İlginç bir şekilde kendisi farklı bir isimle ve bir kahramanmış gibi anılıyor. Üstelik düşmanlarını öldürmekte hiç tereddüt etmemesine rağmen! DC için düşmanlarını öldüren bir süper kahraman fikrinin ne denli ilginç olduğu bir yana, Barry her zamanki dakikliğiyle Citizen Cold’u durdurmak için yerinden fırlıyor. Ama burada da bir şeyler yanlış.

Barry Allen, kendisin, dünyanın en hızlı adamı yapan güçlere sahip değil.

İşler bu noktadan sonra daha da karışıyor. Barry yüzüğünün ve güçlerinin artık var olmadığını fark edene kadar çoktan merdivenlerden süper güçsüz bir sakar ağırlığında yuvarlanmıştır bile. Gözlerini yeniden açtığında gördüğü manzaraysa daha da ilginçtir: Oldukça yaşlanmış olan annesi başında dikilmekte ve iyi olup olmadığını sormaktadır.

Hikâye ilerledikçe Flash güçlerini neden kaybettiğini bulmaya çalışacak, ama bir yandan da bulunduğu dünyada değişen tek şeyin Captain Cold ya da kendi süper güçleri olmadığını fark edecektir. Bir şeylerin yanlış olduğunu tek fark eden kişi de kendisidir üstelik. Herkes söylediklerini garip karşılar, ona sanki kafasını bir yerlere Flash hızında çarpmış gibi davranır. Ama o durumun farkındadır ve bu durum ilginç bir ikilem yaratır: Barry Allen, annesinin cinayetini çözmek için adli tıba girmiş, güçlerini de bu aşamada kazanmıştır ama annesi şimdi hemen karşısında dururken güçleri yoktur. Peki bu ne demek olabilir? Annesinin cinayeti Allen’a güçlerini kazandıran olaylar örgüsünün başlangıcı olduğundan, annesinin hayatta olduğu bu ilginç evrende güçleri yok mu? Yoksa işler daha da mı karışık?

- Reklam -

HANIM KOŞ, CURCUNA VAR!

Bu cilt sadece Flash’ın hayatını değiştirmiyor demiştim ya hani, işte DC evreninin ne hale geldiğini çok kısa bir sürede görmeye başlıyoruz zaten. Süperman’in adını hiç kimsenin duymadığı bir dünya burası. Sadece Flash değil, Adalet Ligi, yani Justice League de yok. DC evreninin iyileri ve kötüleri birbirine girmiş durumda ve tanrısal güçlere sahip karakterlerin iyiliği seçmediğinde ne denli büyük bir yıkıma sebebiyet verebileceğini de öğreniyoruz. DC evreninin en çok hoşuma giden yanlarından biri, über, süper güçlü karakterlerinin aslında nelere sebep olabileceğini de anlatmaktan çekinmemeleri. İşte Patlama Noktası bu konuda tam bir patlama yapıyor.

Sandığından çok daha karışık bir dünyanın içine düşen Barry hikâye boyunca bir yandan eski hayatından izler ararken, bir yandan bu yeni düzenin sebebini ve nasıl geri dönüştürülebileceğini arayacak. Bu arada eski kahramanlar katil, eski kötülerse kahraman olarak karşımıza çıkacak. Yeri geldiğinde DC’nin en ikonik karakterlerinin asla var olmaması gereken yüzlerini göreceğiz. Hemen her bölümünde ciddi sürprizler barındıran bu cilt, kendi içinde tüm olay örgüsünü tamamlayarak Yeni bir düzen için bağlayacak. Bunu yaparken öncesini, sonrasını ve aynı zaman diliminde olan diğer olayları da anlatması için pek çok yeni cilde de imkân yaratacak. DC’nin en önemli karakterlerinden bir seçki sunan kurgusuysa, daha önce karakterlerle ilgili bildiğiniz hemen her şeyi yıkıp geçecek türden.

Olayı DC evrenine yeni başlayanlar için toparlamak gerekirse; evet, kafanızı karıştıracak çok şey var. Evet, pek çok karakterin öncesini bilirseniz çok daha fazla zevk alırsınız. Ama aynı zamanda bildiğiniz ya da bilmediğiniz tüm karakterleri aslında hiç olmadıkları bir haliyle sunuyor Patlama Noktası ve bu durum, belki başka hiçbir ciltte bulamayacağınız bir fırsat yaratıyor: Karakterleri o dünyanın bir sakini gibi görme. Barry Allen, eski evrenle okuyucu arasındaki tek bağı oluştururken, okuyucu da yepyeni bir evrenin iyilerini ve kötülerini, kahramanlarını ve katillerini birinci elden görecek, tanıyacak ve aslında nasıl olmaları gerektiğini düşünecek. DC’ye aşina olanlarsa bildikleri kahramanların ve kötülerin ne denli değişebileceğini, farklı bir dünyada aslında tüm evrenin ne kadar garip olaylara gebe, karakterlerinse ne kadar farklı kişiliklere sahip olabileceğini görecek.

Hiçbir sayfası sıkmayan bir çizgi-roman Patlama Noktası. Eğer okuyup beğenirseniz Flashpoint serisinin diğer ciltlerine de göz atmak isteyeceksinizdir. Flash’tan sıkılırsanız da üzülmeyin, Yeni 52’deki herhangi bir serinin ilk kitabını alıp okumaya başlayabilirsiniz. Patlama Noktası belli bir olaylar zincirinin başlangıcını oluşturuyorsa da, Flashpoint serisi haricindeki hiçbir seri için okunmak zorunda değil ayrıca.

Bu ilginç konsepti oluşturan yazar Geoff Johns, keskin çizgileri ve derin ifadeleriyle resimleyense Andy Kubert. Türkçe’ye Cem Demirkan tarafından çevrilen cilt oldukça güzel bir baskıyla Arka Bahçe Yayıncılık tarafından basıldı. Editöryel anlamda da gayet iyi bir iş çıkartıldığını ekleyeyim, okuma keyfinizi kaçıracak neredeyse hiç hatası yok. Velhasıl, eğer Flash’a yakışır şekilde tek seferde okumayı düşünüyorsanız bir süre sonra ikinci bir okumayı da düşünün derim zira tekrarında ilginç ayrıntılara denk gelebilirsiniz. Ne de olsa bu cilt başından sonuna kadar sürprizlerle dolu.

Tarık Kaplan

Becerebildiğince çizer, birazcık yazar, arada frp oynatır, bazen de inceleme yazar. Bolca da oyun oynar. Oyungezer dergisinde editör.

2 Yorum

Yorum Yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

tolkien edith bratt

Tolkien’in Hayatı Film Oluyor

Kimyager - Stephenie Meyer

Stephenie Meyer’dan Yeni Roman: “Kimyager”