Saatleri Ayarlama Enstitüsü alıntıları ile modern Türk edebiyatının öncü yazarlarından Ahmet Hamdi Tanpınar’ın kurgu dünyasında kısa bir yolculuğa çıkıyoruz.
Türk edebiyatının en önemli eserlerinden biri kabul edilen Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün başlangıç bölümünde bozuk bir saatle, bir hastaya bakar gibi ilgilenmek gerektiğinden bahsedilir. Yazara göre modernleşmeye uyum sağlayamayanlar da bozuk bir saat gibidir. Modernleşme süreci kimi bireyleri kafası karışık bir saate çevirirken, Tanpınar’ın deyimiyle “hayat aşkı bereketli bir arpa tarlası gibi her tarafından fışkıran” kimilerinin de uyum sağlamak için üstün çaba gösterdiği bir süreçtir.
Tanpınar, ilk baskısı 1961 yılında Remzi Kitabevi tarafından yapılan Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanıyla modernleşmenin Türkiye’deki hem bireysel hem toplumsal etkilerini sihirli biçimde anlatır.
Hiciv ve mizah unsurlarıyla örülü, etkileyici betimlemelere ve sihirli metaforlara sahip Saatleri Ayarlama Enstitüsü, modernleşme sürecinin, kişinin olayları değerlendirme biçiminden, mimariye, sosyal yaşamdan, psikolojiye kadar getirdiği yeniliklerin toplumda nasıl yankılandığını resmeder. Türk toplumunun modernleşme ile karşılaşması, onu rasyonel olmayan tercihlere sürükler. Saatleri Ayarlama Enstitüsü, modernleşme baskısıyla doğmuş kurumlara büyüleyici bir üslupla atıf yapar.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü kitabından tadımlık alıntılar ve sözler ile sizlerleyiz.
Ahmet Hamdi Tanpınar’dan “Saatleri Ayarlama Enstitüsü” Alıntıları
“Benim nazariyem şudur ki, insanlar kâinatın sahibi olmak üzere yaratıldıkları için, eşya onlara uymak tabiatındadır. Meselâ, benim çocukluğumun geçtiği Abdülhamit devrinde cemiyetimiz neşesizdi. Başta padişahın asık yüzünden gelen ve halka halka etrafa yayılan bu neşesizlik eşyaya da sirayet etmişti. O zamanın vapur düdüklerinin acılığını, hüznünü, keskinliğini benim yaşımda olanların hepsi bilir. Halbuki hadiselerin lutfuyla birdenbire o kadar gülecek şey bulan bugünkü hayatımızda vapur düdüklerinin, tramvay seslerinin neşesine bakın!” (Sayfa 15)
“İkinci elbiseyi bana enstitümüzün ilk kuruluş günlerinde o zamanki kıyafetimle müesseseye gelemeyeceğimi düşünen Halit Ayarcı hediye etmişti. Sırtıma daha ilk geçirdiğim günde bütün varlığımın değiştiğini gördüm. Birdenbire ufkum, görüş zaviyem genişledi.(…) Sanki bu elbise değil bir büyü idi. (Sayfa 17)
“Hiç kimse mektebe giderken bin türlü sıkı tembihle beni öpmedi, ne de akşamüstü yolumu dört gözle beklediler. Hatta eve ne kadar geç gelirsem etrafımdakiler o kadar rahattı. Bununla beraber mesuttum. Bütün bu şeylerin yokluğuna karşılık hayatı ve sokağı kazanmıştım. Mevsimler, insanlar, hayvanlar, eşya en munis, en değişik yüzleriyle benimdiler.” (Sayfa 23)
“Bozuk bir saate, bir hastaya, bir muhtaca bakar gibi bakmağa alış! ” (Sayfa 32)
“Dinlemesini biliyorsun, ki bu mühim bir meziyettir. Hiçbir şeye yaramasa bile insanın boşluğunu örter, karşısındakiyle aynı seviyeye çıkarır.” (Sayfa 37)
“Modern hayat, ölüm düşüncesinden uzaklaşmayı emreder! ” (Sayfa 58)
“Hadiseler kendiliğinden unutulmaz. Onları unutturan, tesirlerini hafifleten, varsa kabahatlilerini affettiren daima öbür hadiselerdir.” (Sayfa 61)
“Kitaplara bakarsanız, kendilerini dinlerseniz, insanoğlunun esas vasfı akıldır. Onun sayesinde diğer hayvanlardan ayrılır. Beylik sözüyle, hayata hükmeder. Fakat kendi hayatlarına teker teker bakarsanız bu yapıcı unsurun zerre kadar müdahalesini göremezsiniz. Bütün telakkileri, hususi bağlanışları hep bu aklın varlığını yalanlar.” (Sayfa 82)
“Emine, şirin, saf ve her şeyden evvel iyi bir insandı. Hayat karşısında şaşılacak bir cesareti vardı. Ömrü küçük bir kuş gibi Abdülselâm Bey’in evi denilen kafeste geçmişti.” (Sayfa 83)
” – Nasıl olur?… diyordu. Sizin gibi bir zat, hastalığına uygun bir tek rüya görmüş olmasın! Bari bundan sonra biraz gayret etseniz…” (Sayfa 118)
“Cemal Bey itikadımca bir İspritizma Cemiyeti azası olacak insanların en sonuncusu idi. Böyle cemiyetler, daha ziyade beraberce yalan söyleyip, beraberce aldanıp hoşça vakit geçirmek isteyen insanların işidir.” (Sayfa 155)
“Realist olmak hiç de hakikati olduğu gibi görmek değildir. Belki onunla en faydalı şekilde münasebetimizi tayin etmektir.” (Sayfa 225)
“Bu iş son derece mühim bir iş. Bütün kirimiz, pasımız burada. Buraya ecnebi alamayız. Bozar, mahveder. Anlamaz.” (Sayfa 242)
“Saatten, enstitüden hep aynı kelimelerde, büyük bir ihtisas iddiasıyla bahsederlerse, araya hiçbir şey katmazlarsa ve bilhassa bu iş için kurulmuş saatler gibi hareket ederlerse; yaşlarına göre tuhaf görünecek bir ciddilikle söyleyeceklerini söyleyip birden susarlarsa…
– Yani bir nevi otomatizm… Asrımızın asıl büyük zaafı ve kudreti. İçten içe hazırlanan aydınlık ve düzenli yeni Orta Çağ’ın temeli ve belkemiği.” (Sayfa 256)
” – Siz kukla kelimesine kızdınız…
– Hayır ona kızmadım. Kukla olduğumu biliyorum!” (Sayfa 281)
“Ancak insana alışmamış olanlar başkalarının hürriyetine karışabilir!” (Sayfa 281)
“Cemal Bey yalanla mücadele etmesini biliyor. Yalana ancak yalanla karşı konabilir. Bu işte hakikat üzerinde ısrar sadece sönük bir inat olur.” (Sayfa 309)
“O ancak elde etmekten hoşlanan insandı. Bir de kaybedeceğini anladığı zaman sevebilirdi. Ayrıca tuhaf bir izzetinefis anlayışı vardı. Bütün şahsiyetsizler gibi o da etrafıyla ve etrafında yaşıyordu.” (Sayfa 316)
“İş insanı temizliyor, güzelleştiriyor, kendisi yapıyor, etrafıyla arasında bir yığın münasebet kuruyordu. Fakat iş aynı zamanda insanı zaptediyordu. Ne kadar abes ve mânasız olursa olsun bir işin mesuliyetini alan ve benimseyen adam, ister istemez onun dairesinden çıkmıyor, onun mahpusu oluyordu. İnsan kaderinin ve tarihin büyük sırrı burada idi.” (Sayfa 363)
İlginizi çekebilir: “Huzur” Kitabından Alıntılar
Saatleri Ayarlama Enstitüsü kitabından yapılan alıntılarda Dergah Yayınları basımı esas alınmıştır.
Sizin için Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü kitabından en vurucu alıntı ya da söz hangisiydi? Cevaplarınızı Kayıp Rıhtım Forum’da paylaşabilir, daha fazlası için bizleri Google News’ten takibe alabilirsiniz.
Kapak görseli: Davide Bonazzi – Setting the Doomsday Clock
Forum üzerinden yorum yapıp sohbete katılmak için tıkla!