E-kitaplar çıktığından beri bibliyofiller ikiye bölünmüş durumda ve aralarındaki çekişme ateşini hiç kaybetmeyecek gibi görünüyor. İnternette dolanan “E-kitap mı iyidir, basılı kitap mı?” tarzındaki denemelerin, makalelerin, bitirme tezlerinin, araştırma yazılarının haddi hesabı yok. Fakat hangi tarafta olursanız olun 21. yüzyılın en güzel icatlarından biri olan e-kitapların faydalarını inkar edemezsiniz. Önceden “küçül de cebime” gir denirdi. Artık kitaplar küçüldü de cebimize girdi bile, yani dolaylı yoldan; çünkü e-kitaplarımızı depolayabildiğimiz cep bilgisayarlarımız var artık. Nereye gitsek götürebiliyoruz onları ve içlerine sığdırabildiğimiz kitap sayısı, yanımızda taşıyabileceklerimizle kıyaslanamaz bile. Bu durum, kırk yıl öncesine kadar hayal dahi edilemezmiş. Bildiğiniz gibi daha o zamanlar bilgisayarlar bile odada büyük bir yer kaplardı, dizüstü bilgisayarlarsa teorikti.
Bugünkü kitaplar, taşınabilirlik ve sağlamlık açısından yine iyi. Matbaada basılmak yerine elle yazıldıkları dönemlerde çok daha çabuk yıpranırlarmış ve ciltleri de daha ağır olurmuş. Büyüklüklerinden bahsetmiyorum bile. Filmlerde sıkça karşılaşılan “kitaplıktan devasa bir kitap çıkarılması, masaya gümbürdeterek indirilmesi, açılan sayfadaki tozun üflenmesi” görüntüsü artık komik gelebilir fakat o zamanlar hâl böyleymiş. Ve bu ihtiyaçtan bir icat peyda oluvermiş.
Rönesans döneminde ortaya atılan bu icat, Leonardo da Vinci’ninkiler kadar popüler değil; zira uygulanabilirlik açısından ayakları daha yere basan bir çalışma bu. 1588 yılında, Agostino Ramelli adında İtalyan bir mimar tarafından yaratılmış; adı ise kitap çarkı, ya da bizim tercih ettiğimiz şekliyle “çarkıkitap.” Çalışma prensibi diğer çarklarınkine benziyor; fakat bu kez içindeki bölmelere kitap koyuyorsunuz ve oturduğunuz yerden hiç kalkmadan, sadece çarkı çevirerek farklı ciltlere erişebiliyor, hatta okuyabiliyorsunuz. İçine bir düzineden fazla kitap sığdırarak, kalın ciltlerin oluşturacağı muhtemel bir kalabalıktan da kurtulmuş oluyorsunuz.
Tasarım, astronomik saat kulelerinde kullanılan çark sistemini kullanıyor, bu sayede çarkın yönünü çevirseniz de açısını kaybetmeden durabiliyor. Kullanıcı ayağını veya elini, artık hangisini arzu ederse, kullanarak dilediği kitabı önüne getirip, bulunduğu rahleden çıkarabiliyor. 16. yüzyıl okuyucularını ağır kitapları okumadan önce oradan oraya taşıma eziyetinden kurtarmış.
Ramelli’nin 1588 tarihli bir kitabında şöyle yazıyor:
“Bilhassa kitap okumaktan haz alıyorsanız ve kitap taşıma illetinden de gına geldiyse bu çok güzel ve dahice, faydalı ve işlevsel bir makine. Çünkü işbu makine sayesinde, oturduğunuz yerden bile kalkmadan epey bir süre kitap okuyabilirsiniz. Dahası da var; zeki insanların çizimlerde görebileceği gibi bu icadımın kurulduğu yerde az alan kaplaması da sunduğu bir başka kolaylık.”
18. ve 19. yüzyıllarda, Avrupa’nın her yanındaki mucitler kendi usüllerince çarkıkitaplar yapmışlar ve bunların on dördü günümüze ulaşmış. Örneğin aşağıdaki resimde bulunan çarkıkitap 1650 yılında yapılmış.
Hatta Daniel Libeskind bile Ramelli’ninkini baz alan bir tasarım yapmış ve 1986’da düzenlenen Venedik Sanat Etkinliği’ne götürmüş. Gelin görün ki Cenova’ya sağ salim varan tasarım, kurulmadan bir gün önce ateşe verilmiş. Anlayacağınız yeniliğin her zaman, her yerde düşmanı varmış. Var ve olacak.
Ne uğraşıyorsunuz o kadar koy rafa isteyen arayıp bulsun.