İbni Haldun ve İbn Rüşd‘ün (Avrupa’da tanınan ismiyle Averroes) eğitimlerine tanıklık eden, Papa Sylvester II‘nin gezmeye gelip avlusunu adımladığı ve bu yıla kadar yalnızca araştırmacıların girebildiği eşsiz al-Qarawiyyin Kütüphanesi, ihmal edildiği uzun yılların ardından restore edilerek dünyanın dört bir tarafından gelen meraklı okurları ağırlamaya başladı.
Kütüphane 859 yılında, dünyanın ilk derece veren eğitim kurumu olan al-Qarawiyyin Üniversitesi bünyesinde, zengin bir tüccarın kızı ve sosyoekonomik açıdan güçlü bir kadın olan Fatima El-Fihriya tarafından inşa ettirilmiş. Kütüphane ilk açıldığında Müslümanlar ve gayrimüslimler arasındaki fikir alışverişlerinde merkez rol oynuyormuş. Restorasyon ekibi üyelerinden Abdullah al-Henda da kütüphanenin kültürler ve coğrafyalar arasında bir köprü oluşturduğunun altını çiziyor.
Kütüphane, Avrupa, Orta Doğu ve Afrika’daki araştırmacıların bilgileri arasında bir köprü görevi görüyordu.
Bu kadar değerli bir kültürel mirasın ilgisizlik içerisinde çürümesine daha fazla tahammül edemeyen Fas Kültür Bakanlığı, Kuwait’s Arab Bank’dan aldığı bağışla 2012 yılında restorasyon çalışmalarını başlatmış. Çalışmalara liderlik etmek için seçilen isim ise Kanada-Fas asıllı bir mimar olan Aziza Chaouni olmuş. Böylece al-Qarawiyyin Kütüphanesi’nin kaderi bir kez daha başarılı bir kadının ellerine teslim edilmiş. Chaouni ve ekibi, yapıdaki hasarları düzeltmenin ve mozaikleri titizlikle yenileyerek kütüphanenin orijinal güzelliğini korumanın yanı sıra mekana ufak bir kafe, avluya açık alan şemsiyeleri ve kütüphanenin içine müze ışıklandırmaları ekleyerek modern dokunuşlar yapmaktan da kaçınmamışlar.
Elbette restorasyonun asıl amacı kütüphanenin içerisinde bulunan son derece kıymetli ve hassas el yazmalarını nemden ve zamanın etkilerinden korumak. Kütüphanenin, İbni Haldun‘un Mukaddime‘sinin orijinal bir kopyasının ve 9. yüzyıldan kalma küfi yazısıyla kaleme alınmış bir Kuran’ın da bulunduğu 4,000 yazmalık nadide koleksiyonu artık modern güvenlik sistemleriyle donatılmış, nem ve sıcaklık kontrolleri sürekli yapılan odalarda muhafaza ediliyor.
Henda, mayıs ayında kapılarını yeniden açan kütüphanenin sadece bir binadan çok daha fazlası olduğunu söylüyor.
“Burayı korumalıyız. Burayı yenilemeliyiz çünkü burası bizim kimliğimiz. Bu bizim arşivlerimiz, bizim hafızamız.”
Bir gün yolunuz Fas’a düşerse, tarihe iz bırakmış pek çok İslam alimini yetiştirmiş bu muhteşem kütüphaneyi ziyaret etmeden geçmezsiniz diye umuyoruz.
Böyle etkileyici tarihsel birikime sahip bir kütüphanenin kaybolmaması çok güzel. Yazıda da ilgi çekici bilgiler var.