in ,

Klasik Türk Şiirinde Fantastik Unsurlar #1: Peri

Edebiyatımızda fantazyanın şiirsel yansımalarına göz atacağımız yazı dizimize hoş geldiniz! “Klasik Türk Şiirinde Fantastik Unsurlar” başlıklı yazı dizimizin bu ilk bölümünde “Peri” inancını araştırıyoruz.

Klasik Türk Şiirinde Fantastik Unsurlar #1: Peri
- Reklam -
- Reklam -

Türk Edebiyatı ilk ürünlerini vermeye başladığından beri hayal âleminin derinliklerinden çıkardığı onlarca figür ve temayı konu edinmiş ve bu figür ve temaları her devrin önde gelen edebî eserlerinde büyük bir titizlikle işlenmesini sağlamıştır. Bu devirler içerisinde neredeyse tamamen hayal kavramı üzerine kurulmuş diyebileceğimiz devir Klasik Türk Edebiyatı yani bilinen ismiyle Divan Edebiyatıdır.

Klasik Türk Edebiyatı çerçevesinde edebi metinler ele alındığı zaman görülmektedir ki, hayal kavramı edebi türlerin en ufak parçalarında dahi kendine has bir kurguyla ele alınmaktadır. Kurgu söz konusu olduğu zaman da bu hayal dünyasına fantastik bir tezahür demek yanlış olmaz. Ancak Klasik Türk Şiirindeki bu fantastik oluşumun modern fantastik metinlerle yapısal olarak farklılıkları vardır. Bu farklılıklardan en belirgini ise divan şiirindeki fantazyanın bir bütün hâlinde değil de gerek sanatlarla gerekse kavramlarla her eser içinde dahi parça parça olmasıdır.

Bugün elimize fantastik bir eser aldığımızda tek bir kurgu ve hayal evreni ile karşılaşmamıza karşın divan şiirinin en küçük parçaları olan gazellerde bile her bir beyitte farklı kurgu, kavram ve hayal âlemi ile karşılaşmak mümkündür. Bu durum her ne kadar bize zengin bir hayal âlemi temin etse de her bir kavramı ayrı ayrı ele almamızı gerektirmektedir. Bu da yazı dizimizin genel amacını oluşturmaktadır. Onlarca farklı kavramın var olması ve her bir kavram bir bilgi birikimi gerektirdiği için Klasik Türk Şiirimizin uçsuz bucaksız hayal âlemini anlamamızı kolaylaştırmak adına bu yazı dizimizde her bir yazıda farklı bir kavramı ele alacak ve o kavramların divan şiirinde nasıl ve ne amaçla kullanıldığını açıklamaya çalışacağız.

- Reklam -

Klasik Türk Şiiri sanılanın aksine toplumdan uzak kalmamış, halkın sosyal yaşamına ve inanç dünyasına da değinmiş ve kendisini bu alanlardan beslemiştir. Hele ki inanç dünyası çeşitli yaratık ve olayla divan şiirini oluşturan mazmunların büyük bir kısmını oluştururken aynı zamanda da şairlerin okura fantastik bir dünya sunmasına olanak sağlamıştır.

Bu mazmunlarda en bilineni ve en çok kullanılanı şüphesiz ki perilerdir. Bu yazıda da güzellik timsali bu yaratıkların divan şairlerine, sırlarına dair yaşattıkları ürpertiyi ele alacağız.

periKlasik şiirimiz salt bir övgü edebiyatı olduğu için peri kavramı çoğunlukla sevgiliyi tasvir etmek ve onu övmek için kullanılmıştır. Son derece güzel olan, her göze görünmeyen,  insanlarla bir araya gelmeyen ancak onları kendilerine âşık edip akıllarını kaybetmelerine neden olan, çeşitli şekillere girebilen, çeşme, pınar, hamam gibi ıssız yerleri mesken tutan yönleriyle sevgiliye benzetilmektedirler. (Tolasa 2001: 54)

Peki, peri nedir? Farsça olan bu sözcük Zend Avesta’nın çeşitli bölümlerinde geçen ve “büyü yapan kadın” anlamına gelen “pairika” sözcüğünden gelmektedir. Eski İran efsanesinde güzel fakat şeytani bir kadın şeklinde tasvir edilen pairika, Hint kutsal metinleri Vedalar’da sözü edilen ve tabiatın dişi ruhu olarak kabul edilen apsaralardan gelmektedir. Pairikanın zamanla kötülüğü temsil eden yönü kaybolmuş ve pairikalar güzelliğin simgesi haline gelmişlerdir. Farsça “melek” anlamına gelen perişte (ferişte, firişte) ile olan fonetik benzerlikleri de dikkat çekicidir.

İslam’da peri inancı yoktur. Bu sebeple periler de tıpkı diğer tüm İslam öncesi mitolojik yaratıkları gibi cin kavramı ile birleşerek cin taifesinin zararsız ve güzel kısmı yahut cinlerin dişisi olarak görülen bir inanca dönüşmüştür. Tüm bunlar da peri kavramının klasik şiirde neden güzellik ve sevgili etrafında dönüp dolaştığını göstermektedir bizlere.

Aşağıdaki örneklerde de göreceğimiz şiirdeki gibi her ne kadar halk inanışlarından bahsedilse de temelde peri sözcüğü sevgiliye ve onun güzelliğin atıfta bulunmak için kullanılmaktadır.

Gizli genc oldı hayâlün del-i vîrânemde
Ey perî âdem olana bu yeter vuslat ise
Yahya Bey (Çavuşoğlu 1977: 521)

Yahya Bey’e ait bu beyitte peri-virane-hazine üçlemesine atıfta bulunup viranelerde sadece hazinelerin değil perilerin de bulunduğunu söylemektedir.

Halk Bilimi alanındaki çalışmalarıyla tanınan Özkul Çobanoğlu’na göre periler ıssız ve tenha yerlerde bulunmaktadırlar.

Tagda ararsa Leylîyi Mecnûn ‘aceb midür
Zîrâ ısuz mahaller olur mesken-i perî
Zâtî (Çavuşoğlu, Tanyeri 1987: 417)

Zâtî’ye ait bu beyitte de görüldüğü gibi sevgili yani Leyla peri ile özdeşleştirilirken aynı zamanda perilerin ıssız yerlerde yaşadığı inancına da telmih yapılmaktadır. Bu inanç aynı zamanda Dede Korkut hikâyelerinde Konur Koca oğlu Sarı Çoban’ın dağ başında bulduğu bir peri kızı ile ilişkiye girmesinde de vardır. Bu inanışlara ilaveten peri kızları ile ilişkiye girmek de bazı beyitlerde işlenmiş yahut bu konuya telmihte bulunulmuştur.

- Reklam -

Bir dem dev olur yâ perî vîrâneler olur yeri
Bir dem uçar Belkıs ile Sultân-ı ins ü cân olur
Yunus Emre (Risâlât al-Nushiyye ve Divan s. 156)

Yunus Emre’ye ait bu beyitte perilerle ilişkiye ve eski bir Arap inancına telmih vardır. Rivayete göre Sebe Melikesi Belkıs’ın peri soyundan geldiğine inanılmaktadır. Belkıs’ın babası Hedahid (Hedhâd) cinlerin melikesi olan Rükâne bint Seken’e talip olmuş ve bu evlilikten Belkıs doğmuştur. (Taberî, IX, 528; Kurtubî, XIII, 187)    Hatta bazı kaynaklarda sahihliği kesin olmamakla beraber bu mesele atıfta bulunan hadisler de bulunmaktadır.

Divan şiirinde ele alınan periler insanları ve diğer cisimleri etkileyebilen güçlü varlıklardır aynı zamanda. Bununla beraber onlardan korunmak yahut onları çağırmak için bazı ritüellerin uygulandığından bahsedilmektedir.  Bu etkiler arasında en çok bilineni perinin âşığı çıldırtması, divane etmesidir.

Geh ayağı bağlı geh boynu nedendir bilmezem
Bir perî aşkından olmuştur meğer dîvâne şem’
Fuzûlî ( Akyüz vd. 2000:200)

Fuzûlî bu beyitte âşığın, peri-gibi güzel sevgili-nin aşkından dolayı delirdiğini, bu sebeple de boynu ve ayaklarının bağlandığını söyler. Bu beyit aynı zamanda delilerin o dönemde zincire vurulduğunu da göstermektedir.

Göründün ona garrâlandügiyçün ey perî benzer
Sarardı benzi günden güne oldu rûy-ı mâh egri
Yahyâ Bey (Çavuşoğlu 1977:570)

Yahya Bey bu beyitte de yine perinin ayı büyüleyerek onun yüzünü eğdiğini yani doğal bir olay olan ayın döngüsünü hüsn-i talil sanatı ile perinin ayı çarpması olarak aktarmıştır okuyucuya.

Da’vet itme gönül ol hûr-ı perî-zâdı ko kim
Uğramaz dâyireye her nice teshir itdüm
Helâkî ( Çavuşoğlu 1982: 142)

Perî zâdHelâkî bu beyitte eski bir büyü ritüelinden bahsetmektedir. Eskiden bazı insanlar daire çizip içinde bazı dualar (esma-i hüsnanın tamamı yahut bir kısmı) okuyarak peri, cin ya da hayaller göreceklerine inanmaktaydılar. ( Onay 2000: 195) Helâkî de birçok büyü yapmasına rağmen o perinin gönlüne gelmeyeceğini söylemektedir.

Görüldüğü üzere periler şiirlerin ve şairlerin hayal dünyasını besleyen halk inançlarının her zaman sırlarla dolu bir unsuru olmuşlardır. Bu inançlar taşıdıkları bilinmezlikler sayesinde edebiyatımızın fantastik bir parçasını oluşturmakta şairlerimizin usta ellerinde harikulade şiirlere dönüşmüşlerdir. Sonuç olarak peri kavramı ile ilgili verdiğimiz örneklerde görülmektedir ki Klasik Türk şiirinde sevgili, hayal âlemi içerisinde peri ile özdeşleştirilmiştir. Bu benzetme peri kavramının zamanla kazandığı anlamlarla paralel bir şekilde ilerlerken aynı zamanda da insan olan sevgiliye perilere has sırlar bahşedilmiştir. Güzelliğin simgesi olan peri sevgili sözcüğü yerine bizzat kullanılmış. Perilerin özelliği olan sihirli güçler, aynı zamanda da İslam kültürü ile cin kavramı kapsamında ele alınan perilerin insanı yahut diğer varlıkları etkilemesi/çarpması vasıfları bu hayal kurgusu içerisinde sevgiliye yüklenmiş ve şairlerimiz bilmeden de olsa peri kelimesini “büyü yapan kadın” anlamına gelen arkaik hâline yani pairika sözcüğüne dönüştürülmüştür.

-Hakan Yekbaş, Klasik Türk Şiirinde Bazı Halk İnanışları

-İslam Ansiklopedisi, Peri Maddesi, Nebi Bozkurt
Ne gönül kodu ne göz hâl-ı rûh u ârız-ı dost
Oda yanmaz suya batmaz nice câdûdur bu
Necâtî G 443/2

Klasik Türk şiirinde fantastik unsurlar dizisinin bir sonraki yazısında küplere binen, kilitleri açan, ateşte yanmayıp suya batmayan cadı kavramını ele alacağız.


 

Klasik Türk Şiirinde Fantastik Unsurlar yazı dizisindeki diğer yazılar için buraya tıklayabilirsiniz.

Ömer Faruk Yazıcı

Nane Molla mahlasıyla ma’ruf olup 10 Mart 1995 yılında İstanbul’da doğdu. Marmara Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu. Hikayeleri çeşitli dergilerde yayınlandı. FABİSAD üyesi. 2015 Gio Ödülleri hikaye seçkisi Düşlerin İzinde’de “Bir Büyü’cü Masalı” adlı hikayesiyle yer aldı. Türk Edebiyatı Dergisi Genç Sanat’ın yazı işleri müdürü. Temmuz 2018’de ilk hikaye kitabı “Âlemlerin Çöpçatanı”nı yayınladı.

Mitoloji, masal ve fantastik olan her şeye ilgi duyuyor. Türk Edebiyatı Dergisi Genç Sanat adlı dergide eserlerini yayınlamaya devam ediyor.

2 Yorum BULUNUYOR


  1. Avatar for Nemo Nemo dedi ki:

    Keyiifle takip ediilecek bir yazı dizisi olacağı belli. Peri bölümü mest etti, ikinci bölüm olan cadıyı şimdiden merakla beklemekteyim.

  2. Avatar for EmrecanDogan EmrecanDogan dedi ki:

    Öncelikle sitede Klasik Edebiyata dair ilk dosyalardan birini yazdığınız için teşekkürler. Umarım örnekleri artar. Bölümdaşmışız zaten :heart_eyes:

    Dosyanın konusuyla ilgili en önemli sorun da o bence. Dönemin şairleri ve halkı için o unsurlar gerçekti. Yani bu konular bizim için fantastik ama onlar için ciddi ciddi inanılan olgular. Bu yüzden bu unsurlar ne kadar fantastik-fantazya kapsamındadır, ortada. Bir de şairlerin niyetleri var. Onlar o olguları telmih amacıyla yazıyorlar. Genelde dini telmihler. Yani bir fantazya niyeti de bulamıyoruz. Bugünden bakıldığında hepsi fantastik ama işte kendi dönemleri için gerçek :confused: Ä°kilemde kaldım.

    Yazı dizisinin öteki bölümlerini ben de ilgiyle takip edeceğim ki makale defterimi, kalemimi şimdiden hazırladım :slight_smile:

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

Forgotton Anne inceleme

Forgotton Anne: İşe Yaramaz Değilsin, Sadece Unutuldun

calvino masallar ust

Italo Calvino’nun İtalyan Masalları Dizisi İki Yeni Kitapla Genişliyor