1950, Almanya doğumlu bir mimari fotoğrafçı Reinhard Görner. Kendisi dünyanın dört bir yanını dolaşıp etkileyici yapıların fotoğraflarını çekmesiyle meşhur. Bunların arasında saraylar, müzeler, parklar, modern yapılar, tarihi mekânlar ve daha nicesi var. Ve tabii bir de biz kitap âşıkları için çok özel bir yer olan kütüphaneler.
1982’den beri, yani 35 yıldır fotoğrafçılık yapan Reinhard Görner bu süre zarfında Almanya’dan İngiltere’ye, Amerika’dan Çek Cumhuriyeti’ne kadar dünyanın en meşhur kütüphanelerini dolaşıp fotoğraflarını çekmiş.
Görner’in çalışmalarına bakarken sadece kitaplarla dolu rafları değil, o alanın genişliğini ve simetrisini nasıl yakaladığını da fark ediyor, hatta kütüphanenin o dingin atmosferini içinizde hissediyorsunuz. Buna ek olarak Kral Arthur Kütüphanesi, Düşes Anna Amalia Kütüphanesi, Stuttgart Kütüphanesi gibi mekânların kâh takdire şayan mimari tasarımlarını kâh buraları süsleyen sanatsal motifleri görme fırsatı da yakalıyorsunuz.
İşte o fotoğraflardan bazıları:













Aralarında Türkiye’den bir mekân yok belki ama bizim kütüphanelerin genellikle devlet dairesinden hallice olduğu düşünüldüğünde buna şaşmamak gerekiyor elbette. Çin’de yeni açılan fütüristik kütüphaneyi ziyaret etme şansı da henüz olmamış anlaşılan.
Dilerseniz Reinhard Görner’in objektifine takılan kütüphane fotoğraflarının tamamına ve diğer çalışmalarına buradan ulaşabilirsiniz.
Not: Haberdeki fotoğraflar Reinhard Görner’den aldığımız özel izinle kullanılmıştır.
İnşallah Türkiyede de böyle kütüphaneler yapılıŕ
Çok şatafatlı olmasalar da, Türkiye’de de kendi çapında güzel kütüphaneler var.
Kadir Has Üniversitesi Kütüphanesi
http://www.umitgoksel.com/wp-content/uploads/2016/07/IMG_0199.jpg
Ahmet Hamdi Tanpınar Kütüphanesi
http://www.umitgoksel.com/wp-content/uploads/2016/07/IMG_0885.jpg
IRCICA Kütüphanesi
Gerçekten hepsi çok harika görünüyor. Ziyaret etmek isterdim.
Türkiye kütüphanelerinin en büyük sorunlarından biri ya girdiğinizde sizi bir danışma bekliyor ve ismini verdiklerinizi bulup size getiriyorlar (doğal olarak kitapları raflarda göremiyorsunuz, kapalı kutu) ya da kitaplara dokunduğunuzda köşeden çatık kaşlı bir görevli çıkıp size çemkiriyor. Defalarca gittim ve her seferinde böyle can sıkıcı durumlarla karşılaştım. Yok efendim dokunmayın sayım var, yok efendim onlara dokunmak yasak vs. İnsan huzurla oturup kitabı eline alamıyor alsa da başına dikiliveriyor biri. Sinir olup evin yolunu tutuyorsunuz. Üniversite kütüphaneleri ise bu bağlamda daha iyiler. Tabii varsa… Onlar da üniversiteyi bitirdikten sonra ulaşılmaz oluyorlar ister istemez. Ya başka şehirde kalıyorlar ya da öğrenci dışında arıza çıkartıyorlar.
Bu resimleri ne zaman görsem dibim düşer. Hatta böylesine resimlere baktığım bir gün Cumhurbaşkanlığı’na yazdığımı da bilirim. Epey bir yakınmıştım.