Leuven Katolik Üniversitesi Kütüphanesi’ne olanları okuduğunuzda aklınıza ilk gelecek kitap Fahrenheit 451 olabilir. Çünkü burada olanlar adeta Ray Bradbury’nin kaleminden çıkmış bir kurgu gibi, kim bilir belki de usta yazar ölümsüz eserinin ilk ilhamını buradan almıştır…
Belçika’nın Leuven şehrinde bulunan Leuven Katolik Üniversitesi (1968’de Katolik ibaresini kullanmama kararı almıştır) dünyanın en eski üniversitelerinden biridir. 1425 yılında kurulan üniversite bir dönem dünyanın en büyük kütüphanesi unvanını da elinde bulundurmaktaydı. Belki de başından iki dünya savaşı geçmemiş olsa bu unvanı günümüzde de sürdürebilirdi.
İlk olarak 25 Ağustos 1914’te, I. Dünya Savaşı sırasında Alman kuvvetleri tarafından kasıtlı olarak yakılıp yok edildi. Meydana gelen kaybın boyutları tam olarak bilinmiyordu, zirâ kütüphane saldırı anında bir denetimin tam ortasındaydı. 17. yüzyılda inşa edilen kütüphanede, çoğu tarihi ve bilimsel açıdan çok büyük bir önem taşıyan yaklaşık 300.000 cilt bulunuyordu.
Savaş esnasında askeri olmayan bir kültür kurumunun kasıtlı olarak hedef alınması, hem uluslararası geçerli savaş sözleşmelerine hem de normal davranış kuralları ve etik ilkelere sığmaması nedeniyle geniş çapta tepki görmüş ve kütüphane kısa sürede savaşın neden olduğu korkunç kültürel yıkımları gösteren bir simge haline gelmiştir. Tahribatın boyutunu göstermek için tasarlanan öncesi ve sonrası kartpostalları popüler olmuş ve bu kartpostallar dünyayı dolaşmıştır.
Savaş bittikten sonra, kütüphanenin yeniden inşasına yardımcı olması için dünya genelinde kişi ve kurumlar tarafından fonlar kurulmuş ve bağışlar yapılmıştır. Amerikalı mimar Whitney Warren tarafından tasarlanan ve 1928’de açılan bu yeni kütüphane, birlikte çaldığında bir melodi oluşturacak 48 çanın bulunduğu yeni bir çan kulesi de içeriyordu. Ancak kütüphane II. Dünya Savaşı sırasında tekrar hedef alınarak 1940’da aynı trajediyi ikinci kez yaşamıştır. Bu kez 900.000 ciltten yalnızca 15.000 tanesi kurtarılabilmiştir. Sonrasında ise Warren’ın 1920’ler tasarımı kullanarak yeniden inşa edilmek üzere kapsamlı bir yapılanma sürecine girmiştir.

Her iki yangından kurtarılan kitaplar bugün savaşın acı bir hatırası olarak Leuven Katolik Üniversitesi Kütüphanesi’nde, kırmızı mühürle kapatılmış cam mahfazalar içinde sergilenmektedir. Üvey annesinin zehirli elmasını ısırdıktan sonra Pamuk Prenses’in yatırıldığı cam tabuta ithafen bu kitaplara “Pamuk Prensesler” denmektedir.
Kaynak: Atlas Obscura
Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.