Küresel ısınmanın etkileri, dünyanın en soğuk ve izole kıtası Antarktika’da bile kendini göstermeye başladı. Bilim insanlarının yayımladığı yeni uydu görüntüleri, bölgedeki yeşil bitki örtüsünün son 35 yılda 10 kat arttığını ortaya koydu. Ancak söz konusu gelişme doğanın yeniden canlanmasından ziyade, hızla eriyen buzullar ve değişen ekosistemlerle birlikte gezegenin geleceği için bir alarm niteliği taşıyor.
NASA ve ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu tarafından toplanan 35 yıllık uydu verileri, Antarktika Yarımadası’ndaki bitki örtüsünün 1986’da 0.86 kilometrekareden 2021’de 11.95 kilometrekareye yükseldiğini gösteriyor. Exeter Üniversitesi’nden çevre bilimci Dr. Thomas Roland ve Hertfordshire Üniversitesi’nden uzaktan algılama uzmanı Olly Bartlett’in ortak yürüttüğü araştırma, Nature Geoscience dergisinde yayımlandı.
Araştırma ekibi verileri Landsat programı aracılığıyla topladı. 1975’ten bu yana dokuz farklı Landsat uydusu uzaya gönderildi ve en son 2021’de Landsat 9 fırlatıldı. Her yıl mart ayında, Antarktika’nın yaz mevsiminin sonunda, bitki örtüsünün en yaygın olduğu dönemde gözlemler yapıldı.
Antarktika’da Yeşil Devrim: Gezegen için Alarm Zilleri
Antarktika’daki “yeşil devrim”in arkasında iklim değişikliği yatıyor. Sıcaklıklar arttıkça buzullar ve buz tabakaları geri çekiliyor ve bitki yaşamının gelişebileceği yeni alanlar ortaya çıkıyor. Dr. Roland, “Antarktika Yarımadası’nda bulduğumuz bitkiler -çoğunlukla yosunlar- Dünya’daki belki de en zorlu koşullarda yaşıyor,” diyor.
Süreç öncü türler olan algler ve siyanobakterilerle başlıyor. Bu mikroorganizmalar kumlu toprakta yerleşerek diğer canlıların üzerinde gelişebileceği bir yüzey oluşturuyor. Ardından likenler ve yosunlar yüzeyi kullanarak kendilerini yerleştiriyor ve büyüyor. Zamanla daha büyük bitkiler nemli yosun yatağını tohumlarının çimlenmesi için kullanıyor.
Biyolojik Çeşitlilik Tehdit Altında
Antarktika’nın sadece iki yerli damarlı bitki türü var: Antarktik Saç Otu ve Antarktik İnci Otu. Bu türler bir zamanlar oldukça nadir görülürken, son yıllarda artan sıcaklıklar nedeniyle daha yaygın hale geldi. Ancak endişe verici olan, kıtaya özgü olmayan 100’den fazla bitki türünün de bölgeye girmesi. Bunlar arasında sıradan çim türleri bile var ve sub-antarktik adalarda hızla yayılıyor.
Bilim insanları turizm ve diğer insan faaliyetlerinin istemeden yeni türlerin girişine neden olabileceğini, rüzgârla taşınan tohum ve sporların da benzer bir etki yaratabileceğini belirtiyor. Güçlü organizmalar gelirse yerli türleri bastırabilir ve bölgenin doğal biyoçeşitliliğini tehlikeye atabilir.
Değişimin bir başka boyutu da buzul sahanlıkların çöküşü. 2022’de, East Antarktika’daki Conger-Glenzer buz sahanlığı birkaç gün içinde çöktü. New York şehri büyüklüğündeki (yaklaşık 1.200 kilometrekare) buz kütlesinin çöküşü, bölgenin sanıldığı kadar istikrarlı olmadığını gösteriyor. Woods Hole Oşinografi Enstitüsü’nden Dr. Catherine Walker, bu olayın Doğu Antarktika’da gözlemlenen beklenmedik değişimlerin hızlandığının bir işareti olduğunu vurguluyor.
Araştırmacılar uydu verilerinin ötesine geçerek saha çalışmaları yapmayı planlıyor. En belirgin değişimlerin görüldüğü yerlerde hangi bitki topluluklarının oluştuğunu ve çevrede ne gibi değişimler yaşandığını yakından incelemek istiyorlar.
İlginizi Çekebilir: 500 Bilim İnsanından Antarktika için ‘Acil’ Uyarısı
Fikirlerinizi yorumlarda veya Kayıp Rıhtım Forum’da paylaşabilir, daha fazlası için bizleri Google News ve WhatsApp kanalımızdan takip edebilirsiniz.
Kaynak: Universal Today, ABC
Buzulları bilemiyorum ama manzara çok hoş duruyor. Death Stranding gibi aynı.