George R.R. Martin, Game of Thrones dizisine ilham olan Buz ve Ateşin Şarkısı kitaplarıyla fantastik edebiyat dünyasında derin izler bırakmıştı. Bu dünyanın en unutulmaz canlılarından biri olan ulukurtlar, Martin’in yaratım sürecinde hayati bir rol oynamıştı. Amerikalı yazar, yıllar sonra bu efsanevi yaratıkların “gerçek hayattaki” yeniden doğuşuna tanıklık etti.
Colossal Biosciences adlı biyoteknoloji şirketi, İngiliz yönetmen Peter Jackson ve bilim insanı George Church’ün liderliğinde yaklaşık 12.500 yıl önce soyu tükenmiş olan ulukurtlara benzer bir türü yeniden dünyaya getirdi.
2024 yılının ekim ayında iki erkek, 2025 yılının ocak ayında ise bir dişi yavru doğduruldu. DNA’ları ulukurt fosillerinden elde edilen genetik materyalle zenginleştirilen bu canlılar, modern köpeklerin rahmine yerleştirilen embriyolardan dünyaya geldi.
George R.R. Martin, Ulukurt Projesine İlk Tanık Olanlar Arasındaydı
Şirketin yatırımcılarından ve danışmanlarından biri olan George R.R. Martin, 2025 yılının şubat ayında Colossal’da yavru ulukurtlarla birebir görüşme fırsatı buldu. Martin, kişiselo blog sitesinde kaleme aldığı yazıda deneyimini şu sözlerle anlattı:
“Aylardır dilimi tutuyordum. Sessizlik yemini etmiştim ama dünyaya anlatmak için can atıyordum.”
Colossal’ın kurucularından Ben Lamm ise Martin’in ziyareti sırasındaki duygusal tepkisini şu sözlerle ifade etti:
“George’u yavrularla tanıştırmak için özel olarak uçurdum. Ağladı. Gerçekten gözyaşlarına boğuldu. Bu, hayatında yaşadığı en büyük deneyimlerden biri olduğunu söyledi.”
Martin, yaptığı açıklamanın devamında şöyle konuşuyor:
“Birçok insan ulukurtları sadece mitolojik varlıklar olarak görüyor. Ancak aslında vakti zamanında Amerikan ekosistemine katkıda bulunmuş gerçek hayvanlardı. Sihir üzerine yazan benim. Ama Ben Lamm ve Colossal gerçek dünyaya sihri geri getirdi.”
Yazarın İlhamı, La Brea Katran Çukurları’ndan Geldi
Martin, Buz ve Ateşin Şarkısı serisinde ulukurtlara yer verme fikrinin, Los Angeles’taki La Brea Katran Çukurları’na yaptığı bir ziyaret sırasında şekillendiğini belirtiyor.
Sergilenen 400’den fazla ulukurt kafatasından derin şekilde etkilendiğini aktaran yazar, bu deneyimin Game of Thrones dizisinin açılış sahnelerinden biri olan ve yaz ortasında ulukurt yavrularının bulunduğu bölümü kaleme almasına doğrudan etki ettiğini ifade ediyor.
Martin konuya dair, “Ulukurtlar olmadan Westeros belki de asla var olmayacaktı,” diyerek bu yaratıkların serideki merkezi rolünü vurguluyor. Bilimsel gelişmenin etkileyiciliğine de değinen yazar, “Neil Armstrong Ay’a ayak bastığından beri hiçbir bilimsel haber beni bu kadar heyecanlandırmamıştı,” ifadelerini kullanıyor.
Her ne kadar bazı bilim insanları yaratılan canlıları “gerçek anlamda yeniden diriltme” olarak görmeseler de, Colossal tarafından geliştirilen bu yavrular halihazırda Amerikan Tarım Bakanlığı tarafından kayıt altına alınmış, Amerikan Humane Society sertifikalı, denetimli bir koruma alanında yaşamlarını sürdürecekler.
Romulus, Remus ve Khaleesi isimli yavruların doğumu, Stark Hanesi’nin Ghost, Nymeria ve Summer gibi efsanevi ulukurtlarını özleyen hayranlar için adeta gerçeğe dönüşen bir hayal oldu.
Siz George R.R. Martin’in düşüncelerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlarda veya Kayıp Rıhtım Forum’da paylaşabilir, edebiyat ve TV dünyasından son gelişmeler için bizleri Google News ve WhatsApp’tan takip edebilirsiniz.
Kaynak: The Independent, USA Today
Şu adamı bırakın ya davet etmeyin Allah aşkına bir şeye.
Dedemin ilk sorusu kamera ve röportaj olacak mı diye.İlgi olmayınca delleniyor.