Hırvatistan’da yürütülen arkeolojik kazılarda, Orta Çağ’a ait olduğu belirlenen sıradışı bir mezar gün yüzüne çıktı. Mezarda başı kesilmiş ve bedeni ters çevrilmiş bir iskelet bulunması, dönemin halkının vampir korkusuyla hareket ettiğini düşündürüyor. Uzmanlar bu tür uygulamaların, ölülerin geri dönmesini engellemek için yapıldığını belirtiyor.
Zagreb’in yaklaşık 112 kilometre güneydoğusunda yer alan Rašaška (Račeša) arkeolojik alanında önceki yıl yapılan kazılarda keşfedilen mezar, 13. ile 16. yüzyıllar arasına tarihlendiriliyor. Bağımsız arkeolog Dr. Nataša Šarkić’in başında olduğu araştırma ekibi, mezarda yaptıkları incelemede dikkat çekici detaylarla karşılaştı.
İskelette yapılan antropolojik analizler, cesedin 40-50 yaşlarında bir erkeğe ait olduğunu ortaya koydu. Gövdesi yüzüstü, diğer uzuvları yukarı bakacak şekilde kasıtlı olarak çevrilmiş olan iskelette, kafatası vücuttan yaklaşık 30 santimetre uzağa yerleştirilmiş durumda bulundu. Ayrıca mezarda cesedin baş ve ayak kısmına yerleştirilmiş büyük taşlar da dikkat çekti.
Vampir Mezarları ve Orta Çağ İnanışları
Dr. Šarkić, bu tür mezarların Doğu Avrupa’daki vampir inançlarının yaygınlığını gösterdiğini belirtiyor. “Hristiyanlığın kabulünden sonra bile birçok Slav ülkesinde kötü ruhlara olan inanç devam etti,” diyen Šarkić, özellikle Balkan folklorundaki vampirlerin Hollywood’un aristokrat vampir imajından oldukça farklı olduğunu vurguluyor.
İskelet üzerinde yapılan detaylı incelemeler, kişinin hayattayken oldukça şiddet dolu bir yaşam sürdüğünü gösteriyor. Omurga ve alt ekstremitelerde ağır fiziksel çalışma izleri tespit edilirken, kaburgalarda ve bacakta travma izleri, üst çenede keskin bir nesneyle oluşturulmuş iyileşmiş yaralar ve kafatasının arka kısmında ölümcül iki darbe izi bulundu.
Rašaška bölgesi, tarihsel kaynaklara göre önce Tapınak Şövalyeleri’ne, ardından St. John Şövalyeleri’ne ve son olarak yerel soylulara ait olmuş. 2011’den beri devam eden kazılarda toplam 181 iskelet ve çok sayıda dağınık kemik bulundu. C14 analizi, mezarların çoğunun 15-16. yüzyıllardan kaldığını gösteriyor.
Mezarlıkta Yatanlar Toplum Tarafından Sapkın Olarak Görülüyordu
Araştırmacılar, bu özel mezarın kilise içinde, ancak duvara yakın “olumsuz” bir konuma yerleştirilmiş olmasının da önemli bir detay olduğunu belirtiyor. Hristiyan geleneklerine göre cesetler, İsa’nın ikinci gelişini görebilmeleri için doğuya bakacak şekilde gömülüyordu. Mezardaki farklı uygulamalar, kişinin toplum tarafından “sapkın” olarak görüldüğünü ve bir tür cezalandırmaya maruz kaldığını düşündürüyor.
Pakrac’ın Eski Şehir bölgesinde 2024 yılında bulunan başka bir “vampir mezarı” da benzer özellikler taşıyor. Süslü bir ahşap tabuta gömülmüş olan cesedin başı hiçbir zaman bulunamamış. Bu tür uygulamaların temelinde, ölülerin mezarlarından kalkıp yaşayanlara zarar vermesini engelleme amacı yatıyor.
Dr. Šarkić son dönemde özellikle Polonya’da benzer mezarların keşfedildiğini ve arkeoloji ekiplerinde biyoarkeologların yer almasıyla bu tür bulguların daha iyi tespit edilebildiğini belirtiyor. Ayrıca, kişinin yaşarken gösterdiği “günahkâr veya şiddet içeren davranışlar”ın yanı sıra, cenaze ritüellerinin düzgün yapılmamasının da bir kişinin potansiyel vampir olarak görülmesine neden olabildiğini ekliyor.
İlginizi Çekebilir: Polonya’da Bulunan ‘Vampir’ Kadının Yüzü Yeniden Canlandırıldı
Sizler de yeni bulgularla ilgili fikirlerinizi yorumlarda veya Kayıp Rıhtım Forum’da paylaşabilir, daha fazlası için bizleri Google News ve WhatsApp kanalımızdan takip edebilirsiniz.
Kaynak: Ancient Origins
Forum üzerinden yorum yapıp sohbete katılmak için tıkla!