Usta oyuncu Necip Naşit Özcan’dan acı haber geldi. Tiyatro sahnelerinden televizyon ekranlarına uzanan sanat yolculuğunda sayısız projede yer alan, kendine has üslubuyla izleyicinin gönlünde taht kuran Adile Naşit’in yeğeni, 68 yaşında hayata veda etti.
27 Şubat’ta geçirdiği beyin kanaması nedeniyle hastaneye kaldırılan Naşit Özcan, tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. Sanatçının eşi Elif Göklü, 22 Nisan’da Özcan’ın sağlık durumunun kötüye gittiğini açıklamıştı. Acı haberi sosyal medya hesabından duyuran Göklü, şu ifadeleri kullandı:
“Naşit’imi kaybettik. Meraklısı için upuzun dolu dolu bir hikâye ve ömür yaşadık boncuğum. Elbet bir gün buluşacağız… Ama artık her şey çok yarım. Seni çok seviyorum popim.”
Sanatçının vefatı tiyatro camiasında büyük üzüntü yarattı. Meslektaşı Erhan Yazıcıoğlu, “Naşit’i de kaybettik. Hızla eksiliyoruz. Çok üzgünüm. Meslektaşlarıma ve tiyatro sevenlere başsağlığı diliyorum,” mesajını paylaşırken, Süha Uygur ise “Naşit Özcan’ı kaybettik… İstanbul Şehir Tiyatroları ailesi ve tiyatro camiamızın başı sağ olsun. Işıklar içinde uyu arkadaşım,” sözleriyle acısını dile getirdi.
Naşit Özcan’ın Sanat Yolculuğu Ailesiyle Başladı
1957’de İstanbul’da dünyaya gelen Naşit Özcan, köklü bir sanatçı ailesinin mensubuydu. Tuluat Ustası Naşit Bey’in torunu, sinema ve tiyatro sanatçısı Selim Naşit Özcan ile Rum Sotiriya Hanım’ın oğlu olarak sanat dünyasına adım attı. Tiyatro serüvenine 1971 yılında Gönül Ülkü – Gazanfer Özcan Tiyatrosu’nda yönetmen Ferih Egemen’in sahneye koyduğu Ben Çalmadım adlı çocuk oyunuyla başladı.
2022 yılında Hülya Koçyiğit’in sunduğu Film Gibi Hayatlar programında konuşan sanatçı, “Böyle bir ailede olmak gururlu, çok ağır bir yük. Eğer onların yolunda ilerliyorsanız hele çok daha ağır bir yük. Ben inanıyorum ki Naşit’lerin soyadını hiç yere düşürmedim. Şehir Tiyatroları’nda 35 yılım geçti. Birçok ödüller aldık,” demişti.
Nejat Uygur’un yanında yetişen sanatçı, ustasından aldığı disiplini şu sözlerle anlatmıştı:
“Onun yanında çok şey öğrendim. O benim hocamdı. Nejat abi çok sert bir adamdı sahnede. Evet kuliste çok ağır disiplinleri vardı. ’Kapıdan girerken dedikodunuzu paspasın altına bırakın çıkarken alırsınız’ diye bir yazısı vardı, hiç unutmam.”
Halası Adile Naşit’in oğlu Ahmet’in anısına kendi oğluna da Ahmet adını veren Özcan, halasının evladını kaybetmesinin ardından yaşadığı derin acıyı da şöyle anlatmıştı:
“Ahmet onun 15 yaşındayken kaybettiği oğlu, hayatının en büyük acısı. Her akşam işten döndüğünde otururduk masaya. Dururdu yemeği önünde. Başlardı böyle şıpır şıpır ağlamaya, sonra gözyaşını silerdi. ’Hadi bakalım, yemeklerimizi yemeğe başlayalım’ derdi. Ritüeliydi o her gün.”
Sizler de Naşit Özcan hakkındaki duygularınızı yorumlarda veya Kayıp Rıhtım Forum’da paylaşabilirsiniz.
Bizleri Google News ve WhatsApp kanalımızdan takip edebilirsiniz.
Allah rahmet eylesin.