Severance dizisi 2. sezon bölümleri Apple TV+’ta izleyicilerin karşısına çıkmaya başladı. Lumen Industries şirketinde yaşanan gizemli olayları takip eden bilimkurgu macerası, iş ve özel yaşam anılarının cerrahi prosedürle ayrılabildiği bir dünyada geçiyor.
Bu bilimkurgu konsepti, ilk etapta hayali görünse de insan beyninin işleyişine dair ilginç sorular ortaya atıyor. Peki gerçekten de bir kişinin zihni ikiye bölünebilir mi?
Gerçek hayatta 1940’lardan itibaren, epilepsi tedavisinde kullanılan bir cerrahi yöntemle bazı hastaların beyinlerinin sol ve sağ yarımküreleri arasındaki bağlantılar kesilebiliyor. Bu işlem, beyin yarımküreleri arasındaki iletişimi sağlayan korpus kallozumun ayrılmasıyla gerçekleştiriliyor. Günümüzde nadiren de olsa uygulanan bu yöntem, “bölünmüş beyin” hastaları olarak bilinen bireylerin ortaya çıkmasına neden oldu.
Bu ameliyatların ardından yapılan araştırmalar, beyin yarımkürelerinin bilgi işleme yeteneğini bağımsız olarak sürdürebildiğini gösterdi. Örneğin bazı hastalar sağ yarımkürelerinden gelen bilgiyi konuşarak ifade edemezken, bu bilgiyi yazıyla ya da Scrabble harflerini kullanarak açıklayabiliyor. Hatta bazı hastalarda, “yabancı el sendromu” adı verilen bir durum gözlemlendi. Bu durumda, bir el bağımsız şekilde hareket ediyor gibi algılanıyor. Bu vakalar, bir beyinde iki ayrı bilincin var olabileceği fikrini gündeme getirdi.
Severance Dizisi ile Gerçek “Bölünmüş Beyin” Vakalarının Farklılıkları
Severance dizisinde, Britt Lower tarafından canlandırılan Helly R’nin “innie” (iş yaşamını hatırlayan kısmı) ve “outie” (iş dışındaki yaşamını hatırlayan kısmı) olarak adlandırılan iki ayrı zihinsel durumu arasında çatışmalar yaşanıyor. Gerçek bölünmüş beyin hastalarından farklı olarak, dizide her iki tarafın da konuşma yeteneği bulunuyor. Bu, dizi konseptindeki prosedürün beyin ağlarının daha karmaşık bir şekilde ayrıldığını düşündürüyor.
1994’te “Neil” adlı bir hasta üzerinde yapılan bir vaka çalışması, Severance konseptine benzer bazı hafıza sorunlarını gündeme getiriyor. Neil, bir tümör nedeniyle günlük olayları hatırlayamıyordu ancak yazı yoluyla bu anıları geri getirebiliyordu. Örneğin bir kitabı hatırlamadığını söylese de yazıya döktüğünde ayrıntılı bilgi sunabiliyordu. Bu durum, bilinç dışı zengin bir hafıza kapasitesinin varlığını ortaya koyuyor. Dizide de benzer bir durum John Turturro’nun hayat verdiği Irving karakteriyle işleniyor. Irving iş yerindeki koridorların detaylarını bilinçsizce resmedebiliyor.
Kapı Etkisi ve Hipokampusun Rolü
Dizideki “innie” ve “outie” geçişleri, ofis asansör kapılarında gerçekleşiyor. Bu, “kapı etkisi” olarak bilinen bir fenomeni hatırlatıyor. Bu etki, bir kapıdan geçmenin önceki bir niyeti ya da anıyı unutmaya neden olabileceğini öne sürüyor. Beynin bu tür bölümlenmiş deneyimleri işlemekten sorumlu kısmı, hipokampus olarak biliniyor. Hipokampus hem mekânsal bilgiyi hem de episodik hafızayı yönetiyor.
Ancak dizideki ayrıştırma prosedürünün sadece hipokampusu hedef aldığı fikri gerçekçi değil. Hafıza, algı, dil ve dikkat gibi birçok süreçle bağlantılıdır. Ayrıca Severance’ta iş yaşamına dair bilgi ve duygusal anıların, kişinin dış dünyadaki bilincinden tamamen ayrı tutulduğu gösteriliyor. Bu, hafızanın geniş bir beyin ağı tarafından desteklendiğini düşündürerek prosedürün karmaşıklığını artırıyor.
Gerçekte insan hafızasını tamamen ikiye bölmek mümkün olmasa da Severance dizisi, bu tür bir işlemin nörobilimsel ve etik sonuçlarını hayal gücüne dayalı olarak tartışıyor. 3. sezon hazırlıklarına başlayan dizi, yeni bölümleri ile bu soruları daha da derinleştirmeyi hedefliyor.
Siz Severance dizisinin bilimkurgu yönünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Düşüncelerinizi aşağıdaki yorumlar bölümünde veya Kayıp Rıhtım Forum’da paylaşabilir, daha fazlası için bizleri Google News ve WhatsApp’tan takip edebilirsiniz.
Kaynak: The Conversation
Forum üzerinden yorum yapıp sohbete katılmak için tıkla!