Zamanında yerel halk tarafından “vampir” olduğu düşünülen bir adamın yüzü, DNA kalıntılarından faydalanılarak yeniden tasarlandı.
18. yüzyılın sonlarında ABD’nin Connecticut eyaletinin kentinde bir adam, uyluk kemikleri birbirine çapraz biçimde yerleştirilmiş bir halde gömüldü. Bu, yerel halkın onun vampir olduğunu düşündüğünü gösteriyordu. Adam hakkında bilinenler ise bunlarla sınırlıydı. Yaklaşık 200 yılın ardından, adamın DNA’sından yola çıkılarak yapılan bir çalışma onun ne tür bir görünüşe sahip olabileceğini açığa çıkarıyor.
Kalıntılardan yola çıkarak insan modellemek yaygın bir yöntem. Son olarak Orta Çağ İskoçya’sında yaşamış üç bireyin yüzleri tekrar modellenerek çeşitli araştırmalarda kullanılmıştı.
Şimdi ise bölge halkının vampir olduğunu düşündüğü bir kişinin kalıntıları, yeni bir çalışmayla gün yüzüne çıkartıldı. Araştırmayı gerçekleştiren uzmanlar, DNA analizinin ardından JB55 olarak adlandırılan bu kişinin öldüğü sıralar 55 yaşında olduğu ve tüberküloz hastalığıyla mücadele ettiği sonucuna vardı. 3 boyutlu yeniden yüz modelleme yazılımı kullanan adli uzman; JB55’ın açık bir ten rengi, kahverengi veya ela gözleri, kahverengi veya siyah saçı ve çilleri olduğunu belirledi.
Vampir Uygulamalarına Maruz Kalan Adamın Yüzü Tekrar Canlandırıldı
Kafatası ve bacakların mezarda konumlandırılışından yola çıkan araştırmacılar, bir noktada cesedin mezardan çıkartılıp yeniden gömüldüğünden şüpheleniyor. Bu eylem, vampir olduğu düşünülen kimseler üzerinde gerçekleştirilen bir uygulama. Geçmişte birçok insan arasında, tüberküloz nedeniyle ölenlerin aslında vampir olduğu inanışı oldukça yaygındı.
Araştırma ekibinde yer alan isimlerden Ellen Greytak bu duruma dair şu ifadeleri kullandı:
“Kalıntılar bulunduğunda uyluk kemikleri yerinden kaldırılıp göğsün üzerine çaprazlama bir şekilde konulmuştu. Bu sayede etrafta yürüyüp insanlara saldıramayacaklardı (vampirler).”
Çalışmayı yürüten ekip, incelemelerde bulunmak için ilk önce adamın iskeletinden DNA’sını elde etmeye çalıştı. Ancak, 200 yaşındaki kemikler üzerinde çalışmak düşündükleri kadar kolay olmadı:
“Teknoloji kemikler üzerinde pek işe yaramıyor, hele de kemikler tarihe karışmış türdense… Kemikler yaş aldıkça parçalanır ve zamanla ufalanırlar. Aynı zamanda, kalıntılar o yerde yüzlerce yıl kaldığında etraftaki bakteri ve mantarlara ait DNA’lar da örneğin içine karışırlar. Zorlayıcı tarihi kalıntıların da DNA’sını elde edebileceğimizi göstermek istedik.”
Geleneksel genom dizileme süreci esnasında araştırmacılar, insan genomunun her bir parçasını 30 defa dizilemeye çalışırlar, bu da “30X Kapsamı” olarak bilinir. JB55’ın ayrışmış kalıntılarının incelenmesinde ise dizileme sadece 2.5X’lik bir kapsama ulaşabildi.
Sözde Vampirin Tüberkülozdan Ölmüş Fakir Bir Çiftçi Olduğu Ortaya Çıktı
Bu durumda araştırmaya ek kaynak olması için araştırmacılar JB55’ın akrabası olduğuna inandıkları bir diğer cesedin DNA’sına ulaşmaya karar verdi. Ancak bu örneğin ulaştığı kapsam diğerinden bile daha azdı: 0.68X
Greytak, “Onların 3. dereceden akraba veya kuzen olduklarını belirledik,” ifadesini kullandı.
Arkeologlar sözde vampirin kalıntılarını ilk defa 1990’da ortaya çıkarmışlardı. 2019 yılında adli bilim insanları vampirin DNA’sını elde etmeyi başardı. JB55’ın aslında tüberkülozdan ölmüş fakir bir çiftçi olan John Barber adında bir adam olduğu ortaya çıktı. JB55 takma adı ise tabutunun üzerine pirinç çivilerle yazılmış adının baş harfleri ve ölüm yaşını gösteren kitabeye dayanıyor.
Geçen aylarda Polonya’da, boğazına orak yerleştirilmiş bir başka “vampir mezarı” bulunmuştu.
Siz bu modellemeyi gerçekçi buldunuz mu? Fikirlerinizi Kayıp Rıhtım Forum’da bizlerle paylaşabilirsiniz.
Kaynak: Live Science
Forum üzerinden yorum yapıp sohbete katılmak için tıkla!