Paranormal olaylara inanmak ile uyku kalitesi arasında bir bağlantı olabilir. Bilim insanları, kişinin doğaüstü olaylara inanma eğilimiyle uyku deneyimi arasındaki bağı araştırdı.
İlişkinin kesinliği hâlâ farklı araştırmalarla doğrulanmaya ihtiyaç duysa da, yapılan yeni çalışmanın oldukça ilgi çekici sonuçları var.
Düşük uyku kalitesine sahip kişileri odak alan ölçümlerde; bu bireylerin hayaletlere, iblislere, ölümden sonra yaşayan ruhlara, ölülerle iletişim kurmaya ve uzaylılara inanma eğilimlerinin daha yüksek olduğu ortaya çıktı.
Çalışmanın yazarlarının yaptığı açıklamada “düşük uyku kalitesi”, uykusuzluk semptomlarının artması ve uykuya dalmakta zorlanma gibi belirtileri de kapsıyor.
Araştırmada uyku felci yaşayan kişilerin sıklıkla ölüme yakın deneyimlerden bahsettiği ve bu deneyimlerin ölümden sonraki hayata dair bir kanıt olarak yorumladığı ifade ediliyor.
Araştırmacılar ek olarak uzaylıların Dünya’yı ziyaret ettikleri inancına sahip kişilerin, bir kişinin kafatasının içinde yüksek ses veya çarpma hissi ile ilişkilendirilen patlayan kafa sendromu ile bağlantılı olduğunu kaydediyor.
“Paranormal Olaylara İnanma Eğilimi Üzerine Daha Fazla Araştırma Yapılmalı”
Makalenin yazarları, ortaya çıkan yeni bulgunun daha fazla araştırılması gerektiği görüşünü paylaşıyor.
Araştırma, sosyal medya ve BBC Science Focus dergisi üzerinden çevrimiçi bir anket ile gerçekleştirildi. 18 yaşından büyük kişiler arasında yapılan araştırmada katılımcılara çeşitli paranormal konular ile uyku değişkenleri hakkında sorular soruldu. Çalışmaya toplam 8.853 kişi dahil oldu.
Uyku felci, görsel ve işitsel halüsinasyonları içerebileceğinden ve patlayan kafa sendromunun kendine özgü bir sesi olduğundan, uzaylılara olan inancın sesler veya görüntüler içeren uyku bozukluklarıyla bağlantılı olabileceği görüşü araştırmanın önemli sonuçlarından birisi.
“Bu çağrışımların bir açıklaması, bu nedenle, uyku ile ilişkili sesler veya görüntüler yaşayan birinin bunu uzaylıların veya diğer doğaüstü varlıkların var olduğuna dair kanıt olarak yorumlayabilmesidir.”
Araştırmacılar ayrıca, örneklem grubunun büyüklüğüne rağmen katılımcıları çalışmaya dahil ederken seçimi kendilerinin yaptıklarını, bu nedenle de katılımcıların “genel nüfusu temsil etme olasılıklarının düşük olduğunu” kaydediyor.
Bununla birlikte, yazarlar çalışmalarının uyku ve paranormal inançlar arasındaki bağlantı hakkında yeni bilgiler sunduğunu ve hâlâ bilinmeyen çok şey olsa da, hem hastalar hem de sağlık hizmeti sağlayıcıları için farkındalık yaratmaya yardımcı olabileceğini kaydediyorlar.
Birleşik Krallık’taki Goldsmith Londra Üniversitesi’nden Alice M. Gregory’nin öncülüğünde gerçekleştirilen çalışma Journal of Sleep Research adlı bilim dergisinde yer buldu.
Daha önce yapılan başka bir çalışmada ise cadılık ve büyücülük inancı, eğitim ve kültür seviyesiyle ilişkilendirilmişti.
Siz bu araştırmanın sonuçlarına katılıyor musunuz? Görüşlerinizi Kayıp Rıhtım Forum‘da paylaşabilir, en güncel bilim içerikleri için bizleri Google Haberler üzerinden takip edebilirsiniz.
Kaynak: Science Alert
“İnsanların paranormale inanma arzusu, paranormalin var olmadığı yönündeki tüm kanıtlardan daha güçlüdür.” (Susan Blackmore)
(1973’te Oxford Üniversitesi’nden mezun olan Susan Blackmore, 1980’de Surrey Üniversitesi’nde parapsikoloji dalında doktorasını tamamlamış. Paranormal inanç, uyku felci, yakın ölüm deneyleri, zen ve meditasyon, bilinç gibi konularda araştırmaları bulunuyormuş. Şu anda 71 yaşında)
Araştırma çok da elzem veriler sunmamış. Burada bahsedilen uyku felci-karabasan gibi durumlar bilimsel olarak açıklandı zaten. Tek tanrılı dinlerin hepsinde de ölümden sonra yaşam, iblis, melek, ruh, cin kavramı var. Dört kitaptan birine inanan bunlara da inanıyor. İnanarak yetişiyor. Uyku kalitesine bunu bağlamak? Bilimsel dille anlatsaymış keşke. Pek tatmin edici olmadı bu haliyle.
Bana pek bilimsel olarak yeterli gelmedi. Paranormal inanç ile uyku kalitesi arasındaki paralellik sağlam bir temel üstünde değil gibi.
Katılıyorum.
Çocukluğunu cinlere, perilere inanılan bir ailede ve bunların konuşulduğu çevrede geçirmiş olmanın etkisi her şeyden daha fazladır.
Aile, çevre, inanç faktörleri her şeyden daha etkilidir bence.