“Uzay neden karanlık?” sorusuna cevap bulma zamanı. Geceleri gökyüzüne bakınca ya da evrenin farklı köşelerini gösteren fotoğrafları incelerken hep aynı koyu karanlığı görürüz. Yıldızlar, gezegenler veya belki bir uzay aracı dışında simsiyah bir evren. Peki, barındırdığı pek çok ışık kaynağına rağmen gökyüzü niye karanlık?
Cevap, ışığın eksikliğinden daha karmaşık ve konu hakkındaki tartışmalar 1823’te yazılan bir makaleyle başlıyor.
Alman hekim ve astronom Heinrich Olbers’in sunduğu bir tezle literatüre giren Olbers Paradoksu, evrenin sürekli genişlemesinin yayılan ışığı değiştirdiğini öne sürüyor. Evren ışık hızından daha hızlı genişlediği için, uzak galaksilerden gelen ışık gerilip kızılötesi, mikro veya radyo dalgaları hâline geliyor. Bunlar da, insan gözüyle algılanamadığı için siyah olarak görünüyor.
Yıldızlar, spektrumun her tarafından ışık yayıyor. Kızılötesi ve morötesi gibi insanların göremediği frekanslar, gökyüzünün gerçek rengini oluşturuyor. Özellikle de Büyük Patlama’nın ardından yayılan proton ve elektronların çıkardığı mikrodalgalar, hâlâ evrenin dört bir köşesini kaplıyor. Yani, mikrodalga görebilseydik evreni sürekli bir parlaklık olarak algılardık.
Uzay Neden Karanlık? Sorusunun Birden Fazla Yanıtı Var
Yıldızlararası boşluğun karanlık görünmesinin bir diğer sebebiyse uzayın neredeyse mükemmel bir vakum olması. Dünya’nın mavi gökyüzü atmosferi oluşturan nitrojen ve oksijene bağlı. Güneş’ten gelen ışık, bu iki elementle birleşince gözle görülebilen ışıklar yayarak alışık olduğumuz gökyüzünü yaratıyor.
Maddenin oluşturduğu bir atmosferin eksikliğinde, ışık kaynaktan alıcıya düz bir çizgide yolculuk ediyor. Yıldızları; ışık, uzaydayken sekip gözümüze birden fazla dalga hâlinde ulaşacak partikülleri bulamadığı için sadece tam olarak gözümüzün karşısındaki (birkaç milyar kilometre uzakta olsa da) noktalar olarak görüyoruz. Yıldızlar arasında tamamen vakumlanmış bir boşluk bulunduğu için de, geriye sadece karanlık kalıyor.
Kızıl ve mor ötesi dalgaları gözle göremiyor olmamız bireysel olarak hayal kırıklığı yaratabilir ama bilim önümüzdeki yıl bu sorunu çözmeyi hedefliyor. Hubble Uzay Teleskobu’nun halefi olan James Webb Uzay Teleskobu, kızıl ve mor ötesi dalgaları görebilmek için 2022’in başında uzaya fırlatılacak. Teleskobun gelişmiş lensleri, evreni var olan bütün dalga boylarında tarayarak gerçek renklerini görecek. Bu renkler arasında Dünya’da yaşamın sebebi olan oksijen ve suyu da ayırt etme kapasitesindeki Webb, uzayda hayat arayışında yeni bir aşamaya geçmemizi sağlayacak.
Siz de konu hakkındaki görüşlerinizi Kayıp Rıhtım Forum’da bizimle paylaşabilirsiniz.
Kaynak: Live Science
Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.