Uzayda uzun bir zaman geçirmek beyin yapısını değiştiriyor. Yeni yayımlanan bir makale, Dünya dışına seyahat eden insanların beyinlerinin bu süreçten etkilendiğini ortaya koydu.
İnsanlar, 1960’lardan bu yana uzaya seyahat ediyor. Ay dışında herhangi bir kara parçasına ayak basılmamış olsa da, birçok insan Uzay İstasyonu’na veya atmosfer dışına yolculuk ediyor. İşte bu süreçte araştırmacılar uzay uçuşunun insan fizyolojisini ve insan sağlığını nasıl etkileyebileceğini araştırıyorlar. Örneğin, en önemlilerinden biri olan Twins Study (İkizler Araştırması), uzayın bedenlerimizi, hatta gen ifademizi bile nasıl değiştirdiği hakkında birçok bilgi sunmuştu.
Şimdi de yeni bir çalışma, uzay uçuşunun insan beynini garip ve olağan dışı şekillerde etkileyebileceğini öne sürüyor. En önemli yanlarından biri de astronotların görme yetilerini bozması ve bunun uzun süre devam edebileceği yönünde.
Bazı astronotlar, uzaya seyahat ettikten sonra görme ile ilgili sorunlar ilettiler. Dünya üzerinde yapılan muayene sonuçları, astronotların optik sinirlerinin şiştiğini ve bazılarının gözlerinde retina kanaması ve diğer yapısal değişiklikler yaşadığını ortaya çıkardı. Bilim insanları, bu görme sorunlarının, uzaya uçuş sırasında artan “kafa içi basınç”tan kaynaklandığından şüpheleniyorlar. Houston’daki Teksas Sağlık Bilimleri Merkezi’nde bir radyolog olan Dr. Larry Kramer tarafından yürütülen yeni bir çalışmada, araştırmacılar bu baskının aslında mikro yerçekimini arttırdığına dair kanıtlar buldular.
Uzayda Zaman Geçiren Astronotların Vücutlarında Değişimler Yaşanıyor
Gerçekleştirilen başka bir çalışmada ise araştırmacılar, Uluslararası Uzay İstasyonu’na yaptıkları uzun yolculuğun öncesinde ve sonrasında 15 astronotun beyinlerini taradı. Perivasküler boşluğu, yani damarların etrafındaki boşluğu ölçmek için MR görüntülerinden yararlanan bilim insanları, bu boşlukların hem astronotların Dünya’dan ayrıldığı zamanla hemen dönüklerinden sonra hem de dönüşün üzerinden bir süre geçtikten sonra nasıl değiştiğini gözlemledi.
Astronotların uzaya ilk gidişinin ardından bu boşlukların uzay ortamına adapte olmak için genişlediği görüldü. Ancak astronotların uzaya ikinci ve sonraki gidişleri sırasında bu boşlukların aynı kaldığı fark edildi. Söz konusu değişikliklerin astronotlarda nörolojik sorunlara yol açabileceğini düşündürecek denge veya görsel hafıza sorunlarıyla karşılaşmadı.
Oregon Sağlık ve Bilim Üniversitesi’nin pediatri bölümünden Doçent Dr. Juan Piantino, konuyla ilgili olarak şunları söyledi:
“Bu bulgular sadece uzay uçuşu sırasında meydana gelen temel değişiklikleri anlamamız için değil, aynı zamanda beyin omurilik sıvısının dolaşımını etkileyen hastalıklardan mustarip Dünya’daki kişiler için de faydalı olacak.”
Tüm bu araştırmalar, astronotların Mars’a ve başka gezegenlere yapılması planlanan uzun yolculuklardan sağ çıkabilmesini garantiye almaya yönelik çalışmalar için önemli birer bilgi kaynağı olacak.
Sizce uzayda fazla zaman geçirecek olmanın insanlara bu gibi başka ne etkileri olabilir? Yorumlarınızı Kayıp Rıhtım Forum üzerinden bizlerle paylaşabilirsiniz.
Kaynak: Space
Ginko yayınlarından çıkan Charles Wohlforth - Amanda R. Hendrix Yeryüzünün Ötesi isimli kitapları 12 başlıkta dünya dışı bir gezegenin kolonileştirilmesine yönelik cevaplar ararken en önemli sorunlardan birisi olarak astronotların uzayda veya diğer gezegenlerde yaşayacakları fizyolojik, bilişsel ve zekâ ile ilgili sorunlara dikkat çekiyorlardı.
Kitapta dünya koşullarına uygun bir şekilde evrimleşen insanın uzayda bir süre sonra kas kaybı vd problemlerin yanı sıra zeka gerilemesi yaşadıklarını yazmışlardı.
Örneğin koloni için Mars çok uygun değil ama koloni kurmaya daha uygun olacağı düşünülen Europa için uzayda geçecek olan yaklaşık 2 - 3 yıllık bir yolculuk insanların kansere yakalanmalarına bile zaman tanımadan yerçekimsizlik, kapalı ortam, karanlık, boşluk, kas kaybı, vücut sıvılarının tersyüz olması vs vs nedenleriyle ölmelerine ya da delirmelerine neden olacak diye yazmışlardı.
Europa’ya varacak astronotlar ölmeseler bile bugünkü teknolojimiz ile oraya vardıklarında bitkiden farksız olabilirler.
Türümüz için diğer gezegenlere yerleşmek bir yana yolculuk bile uzak hayal gibi.