2007’den beri Nadir Eserler Kütüphanecisi olarak görev yapan Sevgi Atila Cünüş koleksiyonun ender parçaları ve kütüphanede sunulan yeni kataloglama sisteminin araştırmacılara sağladığı kolaylıklar hakkında konuştu.
Nadir Eserler Koleksiyonu toplama 28 bin 783 eser barındırıyor. Kategorisel olarak 9’a ayrılan koleksiyonun dağılımı da şu şekilde:
- Genel Koleksiyon (22 bin 420 eser)
- Folio Koleksiyonu (860 eser)
- İbrahim Müteferrika Koleksiyonu (33 eser)
- Yazmalar Koleksiyonu (181 bibliyografik kayıt)
- 1700 Yılı Öncesi Basılmış Eserler Koleksiyonu (138 eser)
- Yıllıklar Koleksiyonu (374 yıllık)
- Özel Boy Folio Koleksiyon (46 eser)
- Amerikan Tarihi Dökümanları Koleksiyonu (3128 eser)
Boğaziçi Üniversitesi Kütüphanesi Nadir Eserler Koleksiyonu Uzmanı Sevgi Atila Cünüş koleksiyona ait eserlerin boyut ve içerik farklılıkları göz önünde bulundurularak kategorilere ayrıldığını ve yeni gelen bağışlarla birlikte eser sayısının artabileceğini belirtiyor.
Koleksiyonu oluşturan eserlerin nereden temin edildiğini sorduğumuz Cünüş’ün cevabı şu şekilde:
“Koleksiyonun önemli bir bölümü Robert Kolejin ilk yıllarından itibaren toplanmış değerli eserler. Kolejin ünlü tarih hocası Alexander van Millingen’in bağışladığı kendi koleksiyonu nüveyi oluşturmuş. Aptullah Kuran anılarında Kolej’in Nadir Eserler ve Yakın Doğu Koleksiyonunun kütüphanede kalması için verdiği mücadeleden bahseder. Kolej koleksiyonunun o dönem Kolej müdürlerinin, hocalarının, öğrencilerinin ve çeşitli kişi ve American Board, American Library Association (ALA), Carnegie Endowment gibi kurumların bağışlarıyla zenginleşmiş olduğunu biliyoruz. Kimi kitapların üzerinde eski sahiplerine ait imza, exlibris ve notlar bulunmakta. Bunların yanında Makbule Özbakan, M. Kemal Özergin, Şerif Mardin, Tarık Zafer Tunaya, Perice Celal, Rint Akyüz, Neşet Eren, Nadir Özbek, Rana Eldem, Selçuk Esenbel gibi isimlerden gelen eserler de günümüz nadir eserler koleksiyonunu zenginleştiren önemli bağışlardır.”
Robert Kolej’den Bugüne “Nadir” Bir Boğaziçi Tarihi
Koleksiyondaki kitaplar arasında Kolej’in kurucusu Cyrus Hamlin, bağışlarıyla Kolej’in kuruluşunu sağlayan ve adını veren Christopher R. Robert, Kolej müdürlerinden George Washburn, Caleb Frank Gates, son müdür John Scott Everton ve ailesine ait exlibrisli eserler koleksiyonun önemli parçalarıdır. Koleksiyonda Cyrus Hamlin’in kızı Henrittae Hamlin’in imzasını taşıyan eser, C. Hamlin’in anılarında bahsettiği ilk Harvard bağışı kitaplarından exlibris taşıyan eserler, Robert Kolej’in öncüsü Bebek Semineri kitaplarından olduğu tespit edilen eser, yine Hamlin’in anılarında çokça bahsettiği Ahmed Vefik Paşa’nın hediyesi olduğuna dair üzerinde bir not bulunan eser, Hamlin’in İstanbul’a geldiğinde evinde misafir olduğundan bahsettiği W. G. Shauffler’ın imzasını taşıyan kitaplar, Millingen, Birge, Huntington, Hewitt vs. gibi hocaların imzalarını ya da bağış notlarını taşıyan kitaplar, ALA’nın savaş dönemlerinde çeşitli bölgelerde Amerikan askerleri için kurdukları kütüphanelerde kullanılan ve sonrasında koleje bağışlanan exlibrisli kitaplar gibi nüshalar bulunuyor.
Cünüş, bu kitapların bir anlamda Robert Kolej tarihinin gizli şahitleri olduğunu söyleyip ekliyor:
“Bu kitapları Nadir Eserler kategorisi altında değerlendirmemizin sebebi sadece 1800’lü yıllardan kalmış olmaları değil; Kolej tarihine dair ve Kolej tarihinde önemi hâiz kişilere ait imza, not, exlibris gibi izler taşıyor olmaları da onları nadir eser kılan özelliklerdendir. Örneğin şu anda koleksiyonda Sabiha Gökçen’in 1995’te imzalamış olduğu ve 1982 basımı bir kitap var, yine başka bir örnek 1946 basımı olup Asaf Halet Çelebi’nin Peride Celal’e imzalı hediyesi olan kitap gibi. Bunlar basım tarihi itibariyle yeni sayılsa da üzerinde önemli bir imza bulunduğu için nadir eser olarak değerlendirildi.”
İbrahim Müteferrika Koleksiyonu da var, Tevfik Fikret de!
Nadir Eserler’de yer alan dikkate değer koleksiyonlar arasında İbrahim Müteferrika baskısı eserler bulunuyor. Müteferrika Koleksiyonunda bazıları birden fazla kopya olmak üzere toplam 33 nüsha arasında. Bizzat Müteferrika tarafından basılmış ilk 17 eserin dördü hariç ve Müteferrika’nın ölümünden sonra yine onun matbaasında basılmış 7 eserden ikisi hariç diğerleri mevcuttur. İlk basılan eser meşhur Lugât-ı Vankulu, Katip Çelebi’nin Tuhfetü’l-kibâr fî esfari’l-bihâr, Kitâb-ı Cihannümâ ve Takvimü’t Tevârih’i koleksiyonda bulunan eserler arasında.
Nadir Eserler’in merak uyandıran koleksiyonlarından bir diğeri de Tevfik Fikret’in kütüphanesinden gelen kitaplar. Tevfik Fikret’in ölümünden sonra eşi Nazime Fikret’in Robert Kolej’e bağışladığı bu kitaplar arasında şair Fikret’in Galatasaray Lisesinde öğrenci olduğu yıllardan kalan kitaplar dahi bulunuyor. Tevfik Fikret’in Robert Kolej tarihinde önemli bir isim olduğuna dikkat çeken Cünüş, kitapların bir bölümünün Tevfik Fikret’e Galatasaray Lisesindeki başarılarından dolayı ödül olarak verildiğini ve bunun da kitapların özel ciltlenme biçimiyle ve bazı nüshalarda bulunan Mekteb-i Sultaniye ait hediye etiketlerinden anlaşılabildiğini ifade etti.
Koleksiyonda yer alan ilginç parçalar arasında III. Selim döneminde saray mimarlığı görevinde bulunan Antoine Ignace Melling’in İstanbul ve çevresini ele alan gravürlerini içeren -1819 baskısı eseri-, Cedid Atlas tercümesi, taşbaskı Urduca bir Kur’an-ı Kerim tercümesi, Karamanlıca olarak bilinen Yunan harfleri ile basılmış Türkçe eserler ve dünyada sayılı nüshalarının olduğu bilinen Kitâbü’l-edvâr, Mir’ât-ı Kâinât gibi nadir yazma nüshalar bulunmaktadır.
Nadir Eserler’in Kataloglanmasında Bir İlk
Nadir Eserler Koleksiyonu yeni bağışlarla büyümeye devam ediyor. Koleksiyona katılan en son eserlerin Barlas ailesinden geldiğini belirten Cünüş; Barlas bağışlarının dedeleri Izdırabzâde Abdullah Necib Efendi’ye ait yazma ve eski harfli basma nadir eserlerden meydana geldiğini ve bu eserlerin kataloglanma sürecinde de yeni bir kataloglama sisteminin ilk defa kullanıldığını vurguladı.
“2013’ten beri genel koleksiyonda uygulamakta olduğumuz Kaynak Tanımlama ve Erişim (RDA/Research Description and Access) isimli kataloglama sistemini en son gelen Barlas koleksiyonuyla birlikte nadir eserlerin kataloglanmasında da uygulamaya başladık. Bu sistem kütüphane kullanıcılarına dijital ortamda bilgiye ulaşırken büyük kolaylık sağlıyor. Kaydedilmiş bir eseri katalog sisteminde aradığınızda, o eserle bağlantılı ve o eser üzerine yapılmış diğer eserler de karşınıza çıkıyor. Örneğin “İsâgûcî” isimli eseri aramış olalım, o eser üzerine yapılmış şerhler, haşiyeler ya da eserin kimin kitaplığından gelmiş olduğu gibi bağlantılı tüm bilgileri görebiliyorsunuz. Kısacası RDA sistemi araştırmacılar için rehber niteliğinde bir kataloglama sistemi.”
RDA sisteminin verimli olarak işleyebilmesi için eserlerin bağlantılarını çalıştırabilecek arka plandaki otomasyon sisteminin de önemli olduğunu ekleyen Cünüş; yazma ve nadir eserlerin RDA sistemine göre kataloglanmasına yönelik İstanbul Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümünde tamamladığı doktora tezinde de Barlas koleksiyonundaki eserlerle uygulamalı çalışma fırsatı bulduğunu dile getirdi.
“Tezde uygulama örnekleri olarak büyük oranda Barlas koleksiyonu üzerinde çalıştım. Şu anda sadece Barlas koleksiyonuyla gelen eserler bu sisteme göre kaydedildi. Ama aslında bu eserleri kaydederken bağlantılı oldukları diğer eserleri de sisteme dahil ettiğimiz için; önceden kataloglanmış olan bazı eserlerin kayıtlarını da RDA’ya göre güncellemeye başlamış olduk. Geriye dönük de bir çalışma olacak ama şimdiden bir dönüşümün başladığını söyleyebilirim.”
Boğaziçi Üniversitesi Kütüphanesi katalog tarama ekranında kişi adı tarandığında koleksiyonda mevcut eserlerin kayıtları incelenebilmektedir.
Kaynak Tanımlama ve Erişim Sistemi bir eserin mühründen filigranına, eserin içinde bulunan notlardan eserle bir şekilde bağlantısı bulunan tüm kişilere kadar ayrıntılı bilginin tanımlanmasına imkân veriyor. Bu sayede araştırmacılar için büyük kolaylık yaratan sistem, nadir eserlerin kataloglanmasında Türkiye’de ilk defa Boğaziçi Üniversitesi Kütüphanesinde uygulamaya koyuldu.
Nadir Eserler Koleksiyonundan öğretim üyeleri ve Boğaziçi Üniversitesi lisansüstü öğrencileri yararlanabiliyor. Lisans öğrencilerinin de bölümlerinden yazılı başvuru alarak koleksiyondan faydalanmaları mümkün. Kütüphane dışına ödünç verilemeyen ve fotokopi çekilemeyen eserler ancak Kataloglama Bölümü’ndeki “Nadir Eser Masası”nda incelenebilmekte. Araştırmacılar kurallar dahilinde uygun portatif cihaz ile tarama ya da flaşsız fotoğraf çekimi yapabilmekte. Nadir Eserler Koleksiyonu’nun dijitalleştirilmesine yönelik henüz bir çalışma yok. Ancak ileride ayrılacak bir bütçeyle böyle bir projenin de uygulanabileceğini söyleniyor.
Evet, Boğaziçi Üniversitesi sitesinin yayınladığı bu bilgilerle aslında elimizde ne gibi bir hazinenin yattığını okuduk. Sizlerin bu koleksiyon hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı Forumlarımızda bizlerle paylaşabilirsiniz.
Forum üzerinden yorum yapıp sohbete katılmak için tıkla!