in ,

Can Yayınları, Coelho’nun Kitabındaki Hatalı ‘Kürdistan’ Çevirisi Nedeniyle Eseri Toplatıyor

Can Yayınları, Paulo Coelho’nun “On Bir Dakika” kitabındaki ‘Kürdistan’ kelimesinin çevirisindeki sansür nedeniyle eseri toplatacağını duyurdu.

Can Yayınları
- Reklam -
- Reklam -

Bir sansür haberiyle daha mı karşınızda olacağız diye endişelenirken işler bu defa öyle gelişmedi. Hatta alışık olmadığımız medeni bir üslupla olay neticeye bağlandı. Yazar Paulo Coelho’nun Can Yayınları tarafından dilimize kazandırılan “On Bir Dakika” romanında, ‘Kürdistan’ ifadesinin geçtiği cümlenin farklı şekilde çevrildiği Twitter’da bir kullanıcı tarafından ortaya çıkartıldı.

https://twitter.com/DildarReceb/status/1150090871913795585

Haliyle ortada uygulanan bir sansür mü var, sorusuyla yayınevi ağır bir şekilde eleştirilmeye başlandı. Can Yayınları’nın sahibi Can Öz ise hiç geciktirmeden bir açıklama yaptı:

- Reklam -

Can Öz: ‘Tepki Gösteren Okurlar Haklı’

Saadet Özen: ‘Coelho Politik Bir Tartışmanın İçinde Olmak İstememiş Olabilir

Ardından eserin çevirmeni Saadet Özen’den detaylı bir açıklama geldi:

“Coelho hakkında açıklama yapmak istiyorum. Kitapta geçen “Kürdistan” kelimesini sansürlediğim iddia edildi, faşist, ırkçı, akla gelebilecek her tür hakaret sıralandı. Bakalım gerçekten bu kelimeyi kullanmaktan imtina eder miyim. Bu sayfalar, bir yıl önce çıkan bir çevirimden. Yani, yazar Kürdistan dediyse ben de öyle çevirmişim. Bu çok doğal. Coelho’nun kitabı (On Bir Dakika) on altı yıl önce yayınlanmış. Açıklama için bu saate kadar beklememin sebebi şu: Dünden beri hatırlamaya çalışıyorum, acaba o zaman farklı mı düşünüyordum, diye. Hayır. Bugün ne düşünüyorsam onu düşünüyordum. Kararsızlık anlarında insanı ilkeler korur. Çeviri her zaman yorumla yürüyen bir iş, fakat sansür başka. Hiçbir zaman bunun yanında olmadım. Yazarın görüşüne katılıp katılmamak da önemli değil. Ne yazdıysa o.

“Yayınevinde bunun konusunun geçtiğini bile hatırlamıyorum. Can Yayınları’nın herhangi bir kitabı sansürlediğine hiç şahit olmadım, olmaz. Öte yandan, özellikle bir not yoksa, editörden çıkmış ya da basılmış çeviriyi bir daha okumuyorum. Şayet soran olmasa bunun farkına bile olmayacaktım, keza yayınevi de öyle. Ne olmuş da böyle olmuş derseniz, söyleyeceklerim tahminden öteye gitmez ve bu, suçu birilerine yıkmaya çalışmaya girer. Yalnız, dün söylediğim gibi, Coelho’nun çevirileri ajansına gider. Yani, çevirinin onayı oradan geliyor, en azından o zaman öyleydi. Söylediğim gibi, o süreçle benim bir ilgim yok. Özellikle “çevirinin şurası olmamış, şöyle değiştirdik” gibi bir not yoksa çevirileri tekrar okumuyorum.

“Ayrıca, sansürde garip bir uyarlama var. Portekizcesinde tam olarak şöyle diyor: “Entrou em um cybercafé e descobriu na internet que as curdos vinham do Curdistão, um país inexistentex hoje dividado entre a Turquia e o Iraque.” Türkçede ise Kürdistan adı geçmiyor, Kürtlerin Ortadoğudan geldiği söyleniyor. Tutun ki sansürlemek istedim. Kürdistan kelimesini kaldırdım. Ortadoğuyu niye ekleyeyim? Hatta (kelimeden imtina eden kafa yapısı) Coelho’nun “varolmayan ülke” tanımıyla mutlu olabilirdi de. Nasıl olduğuna dair daha fazla tahmin yürütmek, spekülasyona girer. Cevap veremeyecek durumda olanlara soru sormayı gerektirir. Şunu biliyorum, Can Yayınları’nın dün hemen açıkladığı gibi yeni baskılarda bu düzeltilir.

“Dünden beri pek bir şey hissetmeden linci seyrediyorum. Vaktiyle başka türlü düşünmüş olsaydım, bunu söylerdim. Mesela korkmak mümkündü. Salman Rüşdi’nin Japon çevirmeni öldürülmüştü. Bizde bir kitap sakıncalı görüldüğünde çevirmeni de yargılanıyordu ki bu hâlâ değişmedi. Çevirmenlik ve çevirmenler ancak bir sorun olduğunda akla gelir, bu böyle. Ancak, kişiliğimle, tavrımla ilgili genellemelere şaşırdığımı söylemem gerek. Mesela biri, neden Kürtlere sıra geldiğinde uzak durduğumu sormuş, mealen. Çok üzücü.

“Bunu “benim Kürt arkadaşlarım da var” çiğliğine düşmeden kısaca ifade etmeye çalışayım. Her kimlik, halk, milliyet, din, cinsiyet, yönelim, bir diğeri kadar onurlu. Hayatı böyle yaşamaya çalışıyorum. İnsanız, içimden çocuk gibi, en azından bunun için çabaladığıma dair örnekler vermek geliyor, ama bu hem ayıp hem garip olur. Lincin şehvet seli, en doğru şeyi bile söylese insanların ne kadar kötü olabildiğini gösterdi. Hangi halktan olurlarsa olsunlar, onlara kapım kapalı.

“Yapmadığım bir şey için özür dilemem. Yüze yakın kitap çevirdim. Binlerce sayfanın içinde bu bir leke olarak kalacak. Anlamaya çalışanlar gibi anlamak istemeyenler de olacak, buna bir çare yok. Daha fazla uzatmayayım. Can Yayınları benim evim, büyüdüğüm yer. Kitapta bu bölüm düzeltilecek. Can Öz’ün dostluğu, desteği her zaman gurur verici. Bu işe elbette üzüldüm, çok üzüldüm. Ama işte dostlarımız, destek olanlarımız, anlamaya çalışanlarımız var. Yola onlarla devam edeceğiz.

Can Öz: ‘Saadet Özen Tanıdığım En İlkeli Çevirmen’

Saadet Özen’in açıklamaları ise Can Öz tarafından bir Tweet ile onaylandı:

Ayrıca Can Öz, kitabın pazartesiden itibaren toplatılacağını da duyurdu:

Haberin sonunda söyleyeceğimizi başında söyledik. Böyle medeni izahlara, hatayı kabullenmelere ve telafi çabalarına alışık değiliz.

Dileriz yayıncılık dünyamızdaki bu tavır büyüyerek devam eder.

Sizler bu durum hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı bizlerle paylaşmayı unutmayın!

Devrim Beyaz

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunuyum. 2016'dan beri serbest editörlük yapıyor, çeşitli internet siteleri ve dergiler için haber ve incelemeler kaleme alıyorum.

4 Yorum BULUNUYOR


  1. Avatar for Leingrad Leingrad dedi ki:

    Yorumlara bir göz gezdirdim. Linç kültürü, sosyal medyanın ve eğitimsizliğin yardımıyla topluma kanser gibi yayılmış durumda. Türkiyenin başına gelen ve gelecekte daha beter sonuçlar doğuracak toplumsal bir sorun haline geldiğini çok rahat gözlemleyebiliyoruz.

  2. Avatar for Husey Husey dedi ki:

    Kürtler ve Türkler olarak çok alıngan ve linçi ve milliyetçiliği ırkçı yönlere çekerek çoğu kişiyi rahatça umurumuzda olmadan üzmeye,anlamsız bir şekilde alışmış bir milletiz.Umarım 10-20 yıla düzeliriz yoksa çağın 200-300 yıl gerisine kesin gideceğimiz açık.

  3. Avatar for Bay_Karamsar Bay_Karamsar dedi ki:

    İnsanlar yaşadıkları ülkeye çok yabancı. Sebep sonuç ilişkisinde bir şeyleri hatırlamak ve hatırlatmak yerine anlık duygu-düşüncelerine göre tepki vermeye fazlaca yatkınlar. 16 yıl önce, o kelimeyi metin içerisinde kullandığı için şikayet gelip, çevirmen hakkında soruşturma açılabilirdi. İleride bir gün, düzeltilen baskılar yüzünden yine şikayet ve linç gelmeyeceğinin garantisi de yok.

    Neyse, yayınevi şu anki tepkilerin üstesinden gelmiş gibi gözüküyor.

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

The War and Us

The War and Us: Savaşın Kâbuslarını Başarıyla Yansıtan Tablo

Bozuk Saat

Haftanın Kitabı #112 – Bozuk Saat