Wonder Woman’ın Vatanı Themyscira’daki Gerçek, Erkek Bebeklerin Acı Kaderini Ortaya Çıkardı

2011 yılında DC Comics, The New 52 ile evrene dair bildiğimiz çoğu şey değiştirirken, gölgelerde kalan bazı öyküler de gün yüzüne çıktı. Bazı karakterler gelecekleriyle yüzleşirken, bazıları geçmişinin tamamen yalan olduğunu hazmetmek zorunda kaldı. Wonder Woman karakterinin yeni öyküsü ise bunlardan birisiydi. New 52’da Diana Prince’in aslında bir yarı tanrı olduğunu ve Themyscira’nın erkek bebeklerin anlatılmayan hikâyelerini öğreniyoruz.

Karakterin yaratıcısı olan William Moulton Marston, Wonder Woman’ı okurlara etik, adaletli, dürüst ve güçlü bir adadan gelen tüm yönüyle eksiksiz bir kadın olarak sunmuştu. Orijinal hikâyesinde kilden şekil verilen ve Zeus tarafından yaşam bahsedilen bir süper kahraman olduğunu okumuştuk. Fakat yenilenen New 52 evreninde Diana’nın aslında bir insandan doğma yarı-tanrı olduğunu öğreniyoruz. Dahası, Diana ve Amazon kadınlarıyla ilgili öğrendiklerimiz Themyscira tarihinin ışık almayan diplerine doğru iniyor.

Brian Azzarello ve Cliff Chiang ikilisinin kaleminde çıkan Wonder Woman serisinin 7. sayısında, Diana’nın görevi çeşitli doğaüstü güçler tarafından saldırıya uğrayan ve Zeus’un çocuğunu taşıyan Zola’yı korumaktı. Çeşitli olaylar sonucunda yeraltı dünyasında Hades’in tutsağı olan Zola’yı oradan çıkarmaya çalışan Wonder Woman, bu görevinde Hephaistos’tan yardım ister. Tanrı’nın yanında çalışan onlarca erkeği gördüğünde Amazon’lara ve Themyscira’nın erkek evlatlarına dair karanlık gerçeği öğrenir.

Wonder Woman Evrenindeki Gerçek Amazonlar

Amazonlar denizlere yelken açarak erkeklerin olduğu gemileri aralarmış. Böylesi gemileri bulduktan sonra mürettebatı baştan çıkarıp onlarla birlikte olduktan sonra, bedenlerini okyanusun soğuk sularına atarlarmış. Çocuklarının doğumundan sonra kız çocukları yetiştirilip büyütülürken, erkek çocuklar ise babalarıyla aynı kaderi paylaşmak için denize bırakılırmış. Fakat bunu gören Hephaistos -kendisi de aynı kaderi paylaştığı için- denize bırakılan erkek çocukları kurtarmış. Bir süre sonra Amazonlularla anlaşarak kendi yaptığı metal işlerine karşılık erkek çocukları himayesi altına almaya başlamış. Çünkü Amazonlulara göre kılıçlar erkeklerden daha değerliymiş.

Azzarello ve Chinag tarafından yerle bir edilen Themyscira ütopyası sadece Wonder Woman karakterinin arka planında değiştirilen ufak bir ayrıntıdan daha fazlası aslında. Bu hikâye bize iyiliğin altından bir ışıkla parlayan kalesi olarak bildiğimiz Themyscira’nın aslında derinlerde ne kadar karanlık ve kötü olduğunu gösteriyor. Adaletin şaşmaz temsilcisi Amazon kadınlarının denizcileri ölümlerine götüren sirenler olduğunu anlatıyor. Böylelikle Wonder Woman evreni Marston’un en başında kurmaya çalıştığı ideal yapısından uzaklaşıp belki de bugün tam da içinde yaşadığımız vazgeçişlerin dünyasına yaklaşıyor.

Siz Wonder Woman ile ilgili yeni anlatılanları nasıl buldunuz? Sizce The New 52 ile anlatılanlar DC Evreni’ne daha uygun bir gerçeklik mi sunuyor? Yorumlarınızı Kayıp Rıhtım Forum’da paylaşabilirsiniz.

Kaynak: Screen Rant