Codex Seraphinianus tanımlaması, anlatması zor bir eser. Temelinde bir kitap. Bir şeyler anlatıyor olabilir ama muhtemelen hiçbir şey anlatmıyor. İçinde Leonardo da Vinci gibi Rönesans sanatçılarından, Marco Polo’nun güncelerinden veya çağdaş sürrealist sanatçılarının fırçalarından çıkmış gibi duran bir sürü resim var. Bunlardan iki tanesi bileğinizin üst kısmına yerleştirilen bir düzenek ve mermiler sayesinde bir el tabancası yapmayı anlatıyor gibi duruyor ama muhtemelen hiçbir şey anlatmıyor da… Bol bol yazı da var kitapta, şu anda okuyamasak bile elbette alfabesi çözümlenip, okunabilecek duruma geldiğinde insanlığın gelişiminde çok büyük bir adım ataca— Yok, muhtemelen o yazılar da pek bir anlama gelmiyor.
Dan Brown’ın romanlarından fırlamış gizli eserler gerçek dünyada da bolca var ama Codex Seraphinianus daha farklı, çünkü yazarı Luigi Serafini hala aramızda yaşıyor. O büyük adımı atmamız için gerekirse işkenceyle kitabın ne anlattığını öğrenebileceğimiz bir durumdayız. Bunun yerine bir röportajından kesitler sunuyoruz, çünkü yazarlara “Bu kitapta ne anlattın?” diye bağırıp dövmek hoş değil, “Niye yeni kitabını yazmıyorsun?” diye bağırıp yaşlı başlı adamların sakalını yolmak da öyle. Kamu spotundan sonra habere geçebiliriz.
Sürrealist ressamların veya ana karakterini ve hikayesini arafta kesip romanını erken bitiren yazarların beyninin içine girip planladıklarını öğrenmek, hiç değilse bile sadece “Ne anlattın?” diye sorup dürüst bir cevap vermelerini ummak hepimizin emellerinden. Codex’in 68 yaşındaki İtalyan yazarına göreyse işler öyle değil. Serafini bir ressamın veya yazarın beynine girmenin de merakımızı gideremeyeceğini düşünüyor.
“En nihayetinde, bunlar birer mürekkep testinden ibaret. Görmek istediklerinizi görüyorsunuz. Sizinle konuştuklarını düşünebilirsiniz ama aslında sadece hayal ediyorsunuz.”
Serafini, röportajın devamında 15. yüzyılda, tıpkı Codex gibi bilinmeyen bir dille yazılmış olan Voynich Elyazması’ndan bahsediyor. Ona göre, insanlığın büyük gizlerinden birisi olan bu kitap bir uydurmacadan ibaret.
“Kutsal Roma İmparatoru İkinci Rudolf antik elyazmalarına hayrandı, birisi ona yaklaşıp kulağına Voynich’in orijinal olduğunu fısıldayıverdi. Uydurma dil yaratmak, hiç de yeni bir fikir değil.”
Kendisinin uydurma dilinde yazılmış kitabı Codex’e gelince “Hiçbir zaman kitabın bir anlamı olduğunu söylemedim, sadece bir oyundan ibaret,” diyor. Ama kitabın tamamen dolandırmaca olmadığını belirtmeyi de es geçmiyor.
“Dostlarımla iletişim kuruyorum, tıpkı blogger’lar gibi. Bu kitap babalarının aksine birbirlerini savaşlarda öldürmektense iletişim kurup birbirleriyle anlaşmayı arzulayan bir neslin ürünü.”
Codex Seraphinianus, Kitapların Bir Şeyler İfade Etmek Zorunda Olmadığının Altını Çiziyor
Serafini’nin eserin absürtlüğünü kabullenmenin gerekli olduğunu savunan düşüncelerine rağmen Codex’in hayranları yayınlandığı 1981 yılından beri kitabın bir şey ifade etmesi zorunluluğuna inanmayı sürdürüyor.
Abe Books’un haberine göre Codex “Temel olarak yabancı bir dünyanın ansiklopedisi. Bizim dünyamıza benzeyen yanları var, kitabın bölümleri bir dünyanın her açısını gösteriyor. Bitkibilim, bilim, makineler, oyunlar ve mimari gibi bölümler yer alıyor.” Tabii ki, kitabın okunamadığını göz önüne alırsak, Abe Books’un çıkarımı da sadece bir tahminden ibaret.
Serafini, kitabın popülerliğinden ve internetin kitabı çözmek için verdiği uğraşlardan çok eğleniyor gibi duruyor ve röportajında işleri iyice yokuşa sürerek 1970’lerde Codex’in asıl yazarının, bütün yazım süreci boyunca yanı başında durup telepatik bir şekilde ne yazması ve ne çizmesi gerektiğini ona gösteren beyaz bir kedi olduğunu anlatıyor.
Kitap ilk çıkışından bu yana 40 yılı aşkındır ne gizeminden ne de popülaritesinden bir şey kaybetmedi, ilk baskısı günümüzde 5000 Dolar’lara kadar fiyatlarla satılan kitabın yeni ve daha karşılanabilir bir baskısı da raflarda yerini yakın zamanda aldı.
Normalde böylesine heyecanlı bir kitabı tanıttığımız haberlerin sonuna ülkemizin güzide yayınevlerine yönelttiğimiz çevirip yayınlamaları isteğimizi iliştirirdik ama, bu kitapta o da pek kolay değil gibi duruyor.
bu kadar şeyi acaba ne kadar zamanda uydurmuştur?
İnanılmaz bir hayal gücü, bence esinlenip film yapılabilir.