in

Gard Şiir Dergisi 21. Sayısıyla Geri Döndü

Gard Şiir Dergisi, 2 yıl süren uzun bir aranın ardından yeniden aramıza dönüyor!

gard ust
- Reklam -
- Reklam -

Şiir dergileri arasında kalitesini her zaman konuşturan işlerden birisi olan Gard, uzun bir aradan sonra yeniden raflardaki yerini aldı.

Yeni yayın döneminde dergide kimi değişiklikler de mevcut: Derginin editörlüğünü A. Emre Cengiz üstleniyor. Tasarım ve sayfa sayısında herhangi bir değişikliğe gitmeyen derginin tasarımı, yine Şakir Özüdoğru’nun ellerinden çıkıyor. Bu sayının kapak görseli, 2016 yılında kaybettiğimiz ressam/akademisyen Mustafa Okan’a ait.

Mayıs-Haziran 2018 tarihli 21. sayının tanıtım bülteni şöyle:
Yakın zamanda aramızdan ayrılan Ülkü Tamer’i bir dizesiyle anarak açılıyor Gard’ın yaprakları.

- Reklam -

Anita Sezgener, 2017 yılında Nod Yayınları tarafından kitaplaştırılan Tikkun Olam’ın ardından, yeni şiiriyle ilk kez Gard’da yer alıyor. Sezgener; postpartum sürecin imgelemine izdüşümlerini çarpıcı bir dille çağırıyor şiire. Komşu gürültülerinden dışsal ve içsel bir sessizliğin izini sürüyor: “içe işleme ağır ağır olur. kızım hadi biraz daha. sizi artık düşünmüyorum.”

gard siir dergisi21Arif Erguvan, dönüşen-değişen renkler, sesler ve uzuvlardan kurduğu anlatıya davet ediyor okuru. Bir evin bahçesinden başlayıp gökyüzüne açılan bir dünya bu:“çünkü parmaklarım benim uzamak istiyor.”

İlk şiir kitabı Sıfır Nöbeti 2017 yılında yayımlanan Elif Karık, uzay-zamanda duvarları kaynayan, dağılan ama yitip gitmeyen bir odanın ikonik haritasını çıkarıyor: “oda uzaya dahil henüz.”

A. Emre Cengiz, savaş ve utanç dolu bir insanlık tarihinin tabiatla olan tezatlığına dikkat çekiyor. Kapsüllerle başka gezegen ve galaksilere göç hayali, sürekli konuşan, kara sözcüklere dolu bir ağzın susturulmasıyla mümkün görünüyor: “seslerle büyüyen prompter’ı parçala.”

Sise ve soğuğa boğulan distopik bir uzamdan sesleniyor bizlere Emre Varışlı. Medeniyetin ve gündelik yaşam pratiklerimize fazlasıyla sirayet eden kapitalizmineleştirisi eşliğinde bir dans ritmi tutturuyor: “cevizi kopar yere düşür / ağzınla al yere at.”

Gard bu sayıda, şiirleri daha önce matbu herhangi bir dergide yayımlanmamış olan Nalan Kurunç’u konuk ediyor sayfalarına. Kurunç, Hades için ava çıkanlarla büyüyen, avla avcının birbirine karıştığı bir ölüm diyarı tasvir ediyor: “Ne kadar sağırsan / Akasya taşırsın boğazında.”

Yarattığı cehennemden kendini yeryüzüne sürgün eden şeytanına sesleniyor Şakir Özüdoğru. Artık bir kapısı olmayan, duvarları işkence aletleriyle bezeli bir zindan,alenen kendini inşa ederken, farklı şeytanlardan dinlediği hikâyelerle genişliyor, ‘lirik özne’yi çepeçevre sarıp gündelik yaşantıyı da içine alıyor bu dehşetengiz topoğrafya: “ama o cehennem hâlâ cehennem.”

Emel İrtem, faşist darbenin öldürdüğü mucizeyi bir telefon konuşmasıyla izdüşürüyorGard’ın sayfalarına. Faşizme karşı açan sardunyalar, evlere sinen ölüm kokusu ve acı bir yargı: “alemler ölür dünya düzelir.”

Daha önce de Gard’ın sayfalarına konuk olan Özgür Balaban;tavşanla karganın hikâyesini, kendi yaratı evreninde bozumlayarak sunuyor okura: “biz buna tıpkı gezegen diliyoruz.”

Gard’ın bu sayısında yer alan bir diğer ilk şiir, Zeynep Aygül’e ait. Daha önce çevirileriyle Gard’da yer alan Aygül, bu kez ilk şiiriyle selamlıyor okuru. Hisler ve duyularla ördüğü dizeler, genişleyip daralıyor ve yeniden genişliyor: “sonra birden bitti ya da dindi / mesafeyle meselem/ benim.”

“Onulmaz çağ”ın içinden, sosyal hayata uyumu reddeden bir özne olarak; bizi hapseden kentlerin derinliklerinden, insanlığın dramını imliyor ve endişeyle bildiriyor Semih Yıldız: “mağarada kabarmış postum şimdi ışıklı bir mağazada.”

- Reklam -

Müslüm Çizmeci; rakamları, kendilerinden çok daha farklı anlamlarda göstergelere dönüştüren ikiyüzlülüğü, yaşamın bitmek bilmez sancılarını esnaf eşrafıyla muhabbet edasında bütünleştiriyor şiirinde: “rakamlar sinirimi bozuyor osman abi.”

Bu sayının arka kapağında küçük İskender, büyüyen bir gölgenin içinde ararken kaybettiği şeyi, rüyadan sarsılarak uyandırılmış birinin şaşkınlığıyla baş başa bırakıyor okuru: “Düşüp tuzla buz oldu bir kemik aniden.”

Bu sayıda, l-a-n-g-u-a-g-e şiir akımı içinde yer alan Amerikan şair RaeArmentrout’un “Cayma” adlı

şiiri, A. Emre Cengiz çevirisiyle okur karşısına çıkıyor. JeferryBeam’in “Kraliçe” isimli şiiri, Şakir Özüdoğru çevirisiyle; Meg Johnson’ın “SashaGrey ve Megan Fox” isimli şiiri ise A. Emre Cengiz çevirisiyle dilimize kazandırıldı.

Gard, iyi okumalar diler.

Dergiye şuralardan ulaşmanız mümkün:

ANKARA: İmge Kitabevi, Dost Kitabevi, A Şiir Evi

ESKİŞEHİR: Adımlar Kitabevi

İSTANBUL: Mephisto (Beyoğlu), Mephisto (Kadıköy)

İZMİR: Yerdeniz Kitapçısı, Yakın Kitabevi

Gelişmeleriyse buradan takip edebilirsiniz.

Kayıp Rıhtım olarak bu güzel yayının yeniden aramıza dönmesini mutlulukla karşılıyor ve kendilerine hoş geldin diyoruz!

Onur Selamet

1993 İstanbul. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema ve Televizyon Bölümü mezunu. Çeşitli kısa ve orta metraj film projelerinde yer aldı. Öyküleri kimi dergi ve fanzinlerde yayımlandı. 2013'ten beri üç arkadaşıyla birlikte Marşandiz Fanzin'in makinistliğini yapmaya devam ediyor. İlk öykü kitabı "Ölü Dalgıcın Sonbaharı" ise Eylül 2018'de yayımlandı.

1 Yorum BULUNUYOR


  1. Avatar for Pardus Pardus dedi ki:

    Yanlış hatırlamıyorsam geçen gün gördüğüm dergi buydu. Almaya yeltenmiş fakat vazgeçmiştim. Küçük boy bir dergiydi sanırım. Hayırlı olsun sayın Dergi. :slight_smile:

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

insan citi cuneyt arkin

Cüneyt Arkın’ın 1960 Yılında Yayımlanan Kısa Hikâyesi: “İnsan Çiti”

dus gezgini ust

Sör Benfro’nun Şarkısı Serisi İlk Cildiyle Raflarda