En iyi eseri olup olmadığı tartışmaya açık olsa da, Amerikan Tanrıları’nın en çok bilinen Neil Gaiman eseri olduğunu söylesem pek itiraz eden olmaz herhalde. Öyle ki 2001 yılında ilk kez yayınlandıktan sonra En İyi Roman dalında Bram Stoker, SFX, Hugo, Locus ve Nebula ödülleri almış bir eserden bahsediyoruz sonuçta. Bu kadar ses getirmiş bir eserin televizyona uyarlanacağı haberleri geldiğinde de haliyle fazla şaşırmamıştık.
Uyarlama için ilk çalışmalar 2011 yılında HBO’da yayınlanması amacıyla başlamıştı. Ancak proje döndü dolaştı ve son olarak 2014’te Bryan Fuller ve Michael Green önderliğinde Starz kanalında kaldı. Uzun süren senaryo yazımı ve oyuncu seçimlerinden sonra geçtiğimiz temmuzda ilk fragmanı izledik, şimdi de dizi için nihai bir yayın tarihimiz var.
Aslında dizinin birinci bölümü ilk olarak 11 Mart’ta Austin, Teksas’ta düzenlenecek olan SXSW Festivali’nde yayınlanacak ama bizim izleyebilmemiz için 30 Nisan 2017’ye kadar beklememiz gerekiyor. İki ay sonra nasıl bir yapımla karşılaşacağımızı tam olarak kestirmemiz mümkün değil tabi, ama en azından şimdiye kadar öğrendiğimiz bilgileri toparlayıp bir tahminde bulunabiliriz.
Kitabın konusu kısaca şöyle: Shadow (Gölge) Moon üç yıldır hapishanededir ve karısının ölüm haberinin gelmesiyle cenazeye katılabilmesi için erken tahliye edilir. Cenazeye gitmek için bindiği uçakta yanına Bay Çarşamba adında tuhaf bir adam oturur. Bay Çarşamba aslında göründüğünden çok daha fazla tuhaftır ve onun sayesinde Gölge kendisini, eski tanrılarla yeni tanrıların Amerika’nın ruhu için verdikleri bir savaşın ortasında bulacaktır.
Gaiman’ın başta İskandinav mitolojisi olmak üzere birçok farklı kaynaktan beslenerek yazdığı bu muazzam eserin uyarlamasının yürütücü yapımcılık koltuğunda Michael Green ve Bryan Fuller oturuyor. Michael Green daha önce Smalville ve Heroes da dahil olmak üzere birçok televizyon dizisinde yazarlık, yapımcılık yapmış tecrübeli bir isim. Gerçi geçmişinde bir adet Green Lantern (Yeşil Fener) faciası da bulunmakta ama o filmin sorunları senaryoyla kısıtlanamayacak kadar fazlaydı zaten. Ayrıca son Wolverine filmi Logan ile Blade Runner 2049’un senaryolarına, Alien: Covenant’ın ise hikayesine katkıda bulunmuş.
Bryan Fuller ise ekibin bana göre asıl önemli ismi. Zira kendisi Star Trek dizileriyle başlayan kariyerinin devamında Dead Like Me, Pushing Daisies ve son yılların en iyi dizilerinden Hannibal gibi yapımları bize kazandırdı. Şimdi ise Alex Kurtzman ile beraber yeni Star Trek dizisi Discovery’nin yürütücülüğünü üstleniyor. Ayrıca bu iki isme ek olarak Neil Gaiman da dizinin yapımcılarından biri, muhtemelen en az bir bölümün senaryosu da ona ait.
Dizinin başrolünde, The 100’de canlandırdığı Lincoln karakteriyle tanınan Ricky Whittle var. Yardımcı rollerde ise bir yıldızlar geçidi göz dolduruyor. Bay Çarşamba rolünde Ian McShane (Deadwood, Karayip Korsanları: Gizemli Denizlerde), Laura Moon rolünde Emily Browning (Sucker Punch, Talihsiz Serüvenler Dizisi), Medya rolünde Gillian Anderson (The X-Files, Hannibal), Czernobog rolünde Peter Stormare (Prison Break, Constantine), Bilquis rolünde Yetide Badaki, Mad Sweeney rolünde Pablo Schreiber, Mr. Nancy rolünde Orlando Jones ve daha birçok önemli isim dizinin oyuncu kadrosunda yer almakta.
Bildiğimiz bir diğer şey de dizinin kitabı bire bir takip etmeyeceği. Zira Gaiman’ın dediğine göre kitapta 2000’li yılların başlarındaki erken internet çağını temsil eden şişko, sivilceli bir teknik servis elemanı (Technical Boy) varken dizide günümüze daha uygun, daha çok sosyal medya çılgınlığını simgeleyen, Bruce Langley’in canlandıracağı bir Technical Boy göreceğiz. Ayrıca kitapta çok az bahsi geçen İsa dizide Jeremy Davies (Lost) tarafından canlandırılıp daha önemli bir yer kaplayacak, bahsi hiç geçmeyen Vulcan’ı ise Corbin Bernsen oynuyor. Yani karşımızda kitaptakine göre çok daha zengin bir evren bulabiliriz.
Normal şartlarda yapımcıların uyarladıkları hikaye zaten yeterliyken büyük değişiklikler yapmalarını desteklemem ancak hem iki yapımcının da aynı zamanda kendilerini kanıtlamış senaristler olmaları hem de Neil Gaiman’ın yapım sürecine aktif olarak katkıda bulunması içime biraz su serpiyor. Bunun dışında dizi neredeyse mükemmel bir oyuncu kadrosuna sahip ve Starz’ın son zamanlarda yayınladığı Outlander, Black Sails gibi dizilerin kaliteleri de ortada. Beklentileri çok yüksek tutmak doğru değil belki ama ben yine de televizyon dizilerinin altın çağını yaşadığı günümüzde American Tanrıları’nın aynı uyarlandığı roman gibi adından epey söz ettireceğine inanıyorum.
American Tanrıları dizisinin ilk bölümü 30 Nisan 2017’de Starz kanalında yayınlanacak. Diziyi ülkemizde hangi kanaldan izleyebileceğimizi ise henüz bilmiyoruz.