Peren Ercan
Sherlock dizisinin yaratıcıları Steven Moffat ve Mark Gatiss tarafından yapılan yeni Dracula uyarlaması bu hafta izleyiciyle buluştu. Dizide, bir diğer Viktorya Dönemi’nde geçen dizi olan Sherlock’tan izler bulunacağı bekleniyordu. Ancak herkesi şaşırtan başka detaylar ortaya çıktı. İlk bölümde gördüğümüz iki sürpriz detay, Dracula’nın Doctor Who’yla aynı evrende geçtiğini kanıtlar nitelikte.
Dracula 1. Sezon İncelemesi için tıklayın.
Dracula’nın ilk bölümü The Rules of the Beast’in başında Jonathan Harker’ın, nişanlısı Mina Murray’den gelen bir mektubu okuduğunu görüyoruz. Mektupta Mina, uzak oldukları için ilişkilerinin zayıflayabileceğini söylüyor ve “The Rose & Crown’da çalışan tatlı barmen kadın”la vakit geçirebileceğinden bahsediyor.
Bu detay, doğrudan Doctor Who’nun 2012’deki noel özel bölümü olan The Snowmen’le alakalı. Söz konusu bölümde Clara Oswald, aynı ismi taşıyan bir mekanda çalışıyordu. Ancak bu detayda ufak bir mantık hatası olduğunu da belirtelim. Dracula’nın ilk bölümü 1897’de geçerken The Snowmen’in 1892’de geçtiği biliniyor. Ayrıca, o bölümde gördüğümüz Clara ölüyordu. Fakat gerçek Clara’yı Ashildr’le zaman yolculuğu yaparken de görmüştük. Belki de 1897’ye de gitmiştir.
Yapılan Gönderme Sherlock’a mı? Doctor Who’ya mı?
Başka bir kısımda da Sister Agatha’nın, Mina’yı Budapeşte’de Jonathan’ı görmeye getirdiğine tanık oluyoruz. Agatha, onu bulmak için “Londra’daki bir dedektif arkadaşından” yardım aldığını söylüyor. İlk bakışta bunun Sherlock göndermesi olduğu düşünülebilir. Fakat bir diğer ihtimal, bunun Doctor Who’nun Moffat Dönemi’nde gördüğümüz dedektif Madame Vastra olabileceği yönünde.
Diğer bölümlerde henüz göndermeler tespit edilmiş değil. Dracula’nın ikinci sezonu gelirse yeni detaylarla karşılaşma ihtimalimiz hiç de düşük sayılmaz. Dizinin ilk bölümü, 1 Ocak 2020’de yayınlanmıştı. BBC’de yayınlanmasının ardından Netflix kütüphanesine de eklenen Dracula, ortalama doksan dakika süren üç bölümden oluşuyor.
Dracula’nın Doctor Who’yla aynı evrende geçmesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Bahsi geçen detaylar, ileride daha çok gönderme göreceğimizin de habercisi olabilir mi? Ve aynı zamanda diziyi izlediniz mi? İzleydiyseniz nasıl buldunuz?
Düşüncelerinizi Kayıp Rıhtım Forum üzerinden bizimle paylaşın.
* Netflix Açıkladı: 2019 Yılında Türkiye’de En Çok İzlenen Yapımlar
* Atiye 1. Sezon İncelemesi: Spiritüel Klişelere, Tesadüfler Yumağına Merhaba
Kaynak: we got this covered
Bunlar, Moffat’ın Doctor Who’ya yönelik küçük göndermeleri gibi geldi. Ama dizinin ruhu cidden Doctor Who’msu geldi.
Diziyiyse, hikâyeye yaklaşım tarzı ve Kont ile Hellsing arasındaki bağ sebebiyle Doctor Who’suz Doctor Who gibi yorumladım. Doctor karakterinin belli başlı özellikleri Kont ile Hellsing arasında paylaştırılmış gibi. Bu da ikiliyi karşıtlıkları vesilesiyle tuhaf bir uyum yakalayan çifte dönüştürüyor. Eh, dizi de bu “beni anlayan sevgili düşmanım” temasına göre işlenmiş.
Dracula’yı henüz izlemedim ama Steven Moffat ve Mark Gatiss’in nasıl senaryo yazdığını kendimce biliyorum. Doctor Who’yu ve Sherlock’u izleyerek belli bir kanıya vardım. Bu adamların çok güzel fikirleri var ama başlarında biri durup bunları engellemezse şıçıp sıvıyorlar. Şöyle ki Doctor Who da Russell T. Davies’in yürütücü yapımcı olduğu bölümlerde bu ikisinin yazdığı bölümler şahane. Ama dizide Moffat ipleri eline aldıktan sonra başta yine iyi olmasına rağmen (Çünkü adamın senaryo tekniğinde hikayeyi yazıp araya sonu düşünülmemiş gizemler koymak ve diziyi yolda düzmek var.) sonlara doğru elinde düşünülmemiş parçalar da birikince düzgün de bağlayamadan batırıyor. Bir de hep bir öncekinden daha büyük şeyler olsun takıntısından dolayı bence yeni serideki en iyi doktor olan 12. doktorun hikayeleri saçma sapan bir hal aldı. Hatta bu adamın yüzünden Doctor Who’nun en bilim kurgudan uzak kişisel bölümlerini yazan Chibnal’e verdiler yürütücü yapımcığı ve dizinin hali ortada her sezonda en fazla bir tane olması gereken bölümlerden koca tırt bir sezon izledik.
Bir diğer özelliği ise Moffat ve yancısının dönemi dışında karakter yaratmaları. Madame Vastra çok iyi bir örnek günümüzde yaşasa kertenkele olmasına rağmen sırıtmayacak lezbiyen Sherlock Holmes. Ve bu ikili Sherlock dizisiyle yeni bir şey yaratmayarak karakteri günümüze taşıdı ve Benedict Cumberbatch’in yüzünü verdiler sadece. Herşeye rağmen bence muhteşem olan dizi duygusal falan derken 3. ve 4. sezonda saçma sapan bir hal aldı. Clara da aynı şekilde 1897’de yaşamasına rağmen 2010 lardan düşmüş gibi bir karakter. (Sadece snowman bölümündekinden bahsediyorum. yoksa günümüzde yaşayan versiyonunu ve Clara’nın neden birden çok olduğunu da biliyorum ve dizide bu durumu çözümlenmesini beğenmiyorum.)
Bir de bahsettiğim gizemleri çözemeyince ex machina’yı çok kullanırlar.
Bu kadar uzattıktan sonra demem o ki bu adamlar çok güzel konsept kursa da hep aynı şeyin etrafında dolanan yazarlar. Dracula dizisinde de muhtemelen bu tarz saçmalıklar var ve göndermeden çok bu adamların muhteşem konseptler yaratıp benzer şeyler yazmasından kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Diziyi izlemedim ama Dracula’da da lezbiyen ateist rahibe varmış. Ben bu adamlar genelde 3 sezon sonra çok bozdukları için 3 bölümde izlenemeyecek kadar saçmalamazlar diyerek izleyeceğim.