İlk sezonuyla dizi dünyasına damga vuran, hepimizin bayılarak izlediği bir yapım olmuştu Westworld. Verdiği uzun arayla hayranlarının tadı damağında kalmış, heyecanla beklemeye koyulmuştuk. Artık çok yakında kendisine kavuşacağız. Bunun sevincini yaşarken, dizinin yaratıcı ekibinden harika bir haber daha geldi.
The Hollywood Reporter‘ın aktardığına göre; Yıldızlararası (Interstellar), Prestij (The Prestige) ve Kara Şövalye (The Dark Knight) gibi yapımların yazar koltuğundaki Jonathan Nolan ve Westworld’ün arkasındaki diğer önemli isim Lisa Joy, “The Peripheral” adlı yeni bir bilimkurgu dizisi için çalışmalara başladılar. Ne yazık ki eserleri şimdiye kadar dilimize hep çok problemli olarak aktarılan (hatta tabiri caizse katledilen), yazar William Gibson‘ın The Peripheral isimli siberpunk-gizem türündeki romanından uyarlanacak. Kitap, büyük sınıf ayrılıklarının yaşandığı distopik bir gelecekte, Flynee Fisher adlı kadının hikâyesini anlatıyor. Kahramanımız bir video oyununun beta testi sırasında cinayete rastlar, ancak bu gerçekte ve farklı zamanda yaşanmış olabilir.
Projenin arkasındaysa Yüzüklerin Efendisi (The Lord of the Rings), Barbar Conan (Conan the Barbarian), Üç Cisim Problemi (The Three-Body Problem) ve Iain M. Banks‘in Culture serisi derken son zamanlarda sektörde yaptığı büyük atakla adından sıkça söz ettiren Amazon var.
Hayranlarını heyecanlandıracak çok büyük projelerle gelen Amazon, bakalım hangileriyle başarılı olacak? Her yeni haberle coşkumuz bir kat daha artıyor, beklediğimize değecek mi? Hep birlikte göreceğiz.
Bir nokta var ki bir türlü karara varamıyorum.
Kitapların “bu hızda” dizi film olması insanların kitapları merak etmesine yol açıyor mu? Yani kitap okumayı artırıyor mu? Yoksa okuma oranının giderek düşmesine mi neden oluyor? Bana son haberlere bakarak ikincisi gibi geliyor.
hiç bir sekilde arttıracağını düşünmüyorum. dahası azlatıyor bile. insanlar okuyacakları varsa bile dizisi çekilir diye okumayı erteliyor. Aslında biraz bağnazlık yapmalıyım. Diziler ve filmler kitaplar için küfürdür. Dünyayı döndüren şey hayalgücüdür der Einstein. Kurgunun temeli de hayal gücüdür. Herkesin kafasındaki harika yapıyı maddeye büründürmek ise hayal gücünü öldürür. Dahası karakterler ve mekanlar şekil bulduğu yetmiyor gibi bir de üstüne üstlük kitaptan ayrı iş yapıyorlar. Tüm dizi sektörü yakılmalıdır

“Komplo teorisi” diye de denebilir. Belki de daha az okuyan toplumlar yaratmak içindir yahut orjinalliÄini kaybeden sinema sektörünün orjinallik arayıÅıdır.
Biraz daha ileri taÅıyalım, kitaplar bu acıdan nasıl etkilenirler. Okurlar -sinema izleyen okurlar- sinemadaki sinematografik anlatımı kitaplarda görmek isterlerse; yani kısa anlatım, metaforik anlatım, zamansal boyutta atlamalar. Romanı baÄlayan bileÅenleri -ara metinleri- ortadan kaldırma, “anlatma göster” tavsiyesini eserlerde görmek isterlerse.
Belki de bazı çevrelerin Åu kadar kelimeden fazlası roman daha azı iÅte falanca filanca diye sınıflandırması, bu kısaltmaya giden korkudan dolayı mı? Ä°lerleyen zamanlarda 20 sayfalık romanlar mı okuyacaÄız. Kahramanın yolculuÄunun her bir unsuru bir sayfa gelecek sekilde bir eser mi okuyacaÄız?
Bazı okurların klasiklerin o aÄır betimlemelerine yönelme bu kaybın özlemi mi? Yoksa zaten olan oldu mu?
Ohyşş. Müthiş bir haber.
Çok fazla dizi izlemiş olmamdan mıdır bilmiyorum fakat ben artık buna doydum. Bitmiş hikaye görmek istiyorum, sezonlarca uzatılan, yıllarca süren hikayeler değil. William Gibson’da sevdiğim bir yazardır ve her şeyden önce kitaplarını okumak isterim, uyarlamasını izlemek değil.