Nickelodeon’da yayınlanan Avatar Son Hava Bükücü (Avatar: The Last Airbender), 2000’li yılların en çok bilinen çizgi filmlerinden birisidir. 2005’te başlayıp 2008’e kadar süren bu dizinin özellikle benim jenerasyonum için önemli bir yeri var. Daha sonra 2012 yılında yeni karakterlerle Korra Efsanesi (The Legend of Korra) başladı ve o da 4 sezon boyunca devam etti. Her ne kadar bu devam serisi ilki kadar popüler olamasa da her iki çizgi dizi de iyi oluşturulmuş karakterleri ve mükemmel hikayeleriyle benim gibi birçok kişiyi ekran başına kilitlemişti.
Bryan Konietzko ile beraber bu iki diziyi yaratıp bütün bölümlerde senaristlik yapan Michael Dante DiMartino, bu sene yayınlanacak ilk romanıyla edebiyat dünyasına giriş yapacak. Rebel Genius isimli kitap Rönesans dönemini andıran fantastik bir evrende geçiyor. Bu dünyada sanat güçlüdür, tehlikelidir ve yasaktır. Her sanatçı Dahi adı verilen ve sanatçının yaratıcı ruhunu simgeleyen kuşa benzer bir yaratığa sahiptir. Bu canlıya sahip olduğu anlaşılan kişiler ölümle cezalandırılmaktadır. Dolayısıyla on iki yaşındaki Giacomo, bir Dahi’si olduğunu keşfettiğinde başının belada olduğunu anlamıştır.
Neyse ki Giacomo, genç sanatçıların ve onların Dahi’lerinin yaratıcı enerjilerini bir silah olarak kullanmalarını sağlayacak kutsal geometriyi öğrendikleri gizli bir stüdyoda emniyet bulur. Ancak oldukça tehlikeli bir sanatçı, dünyayı yok edebilecek üç kutsal aracın peşine düştüğünde Giacomo ve arkadaşlarının onu durdurması gerekmektedir.
DiMartino’nun Mashable’a kitapla ilgili verdiği röportajda söylediğine göre bu fikir uzun yıllardır aklında yer etmekteymiş. Hatta Avatar ve Korra esnasında da bunun üzerinde çalışmaya devam etmiş. Korra sona erdiğinde hikayeye iyice odaklanma fırsatı bulmuş ve şans eseri tanıştığı bir editör sayesinde olay bir kitap anlaşmasına kadar ilerlemiş.
DiMartino, Rebel Genius’u yazmanın Avatar’ı yazmaktan nasıl farklı olduğunu şöyle anlatıyor:
Hikayeyi sahnelere bölüp Sahne 1’de şunlar, Sahne 2’de şunlar olacak diye çalıştığım sürece oldukça benzerlik var. Bütün bu yöntemleri hala kesinlikle kullanıyorum. Biraz daha zordu çünkü Avatar ve Korra’da her sezon tek bir hikaye yapısı olsa da yine de bölüm bölüm yazıyorsun. 22 dakika gibi kısa bir zamanda bir hikayeyi anlatabiliyordun. Dizinin bir bölümünü kafamda kurabiliyordum. Ama bu çok daha büyük. Bu belki de dizinin bir sezonuna eşit, ancak anlatma şekli çok daha farklı.
Avatar ve Korra’da yazım tarafına istediğim kadar odaklanma fırsatını hiç bulamadım, çünkü bu dizinin yalnızca bir parçasıydı. Tamamen hikaye anlatmaya odaklanabilmek bir roman yazmanın en sevdiğim taraflarından birisi. Ayrıca kağıt üzerindeki kelimeler projenin bitmiş hali oluyor. Bir animatöre göndermiyorsun, bir sanatçının çizmesine gerek yok. Bu fikri de seviyorum. Tamamı, bitmiş hali bu. Tatmin edici bir deneyim.
Roman için yaptığı araştırma hakkında da şunları söylüyor:
Araştırma yaparken beni şaşırtan şey matematiğin sanatla nasıl bağlantılı olduğu oldu, tüm bunların nasıl iç içe geçtiği. Ve bugünlerde hepsini farklı disiplinlere ayırıyoruz. Ya yaratıcısındır ve bir sanatçı olursun ya da matematikte iyisindir ve bilim adamı olursun. Ama apaçık belli ki Einstein süper yaratıcıydı ve Stephen Hawking de dünyadaki en yaratıcı insanlardan birisi. Bu, kitabı yazarken öğrendiklerimin bir parçası, tüm bu farklı disiplinler arasındaki bağlantıyı anlayabilmek. Ve umut ediyorum ki, sanata ilgileri olsun ya da olmasın, çocuklara beyinlerinin daha yaratıcı kısmını kullanmaları için ilham verebilirim.
Rebel Genius önümüzdeki ekimde raflarda olacak. Umarım ülkemizden bir yayınevinin dikkatini çeker de Türkçede görme şansına da erişiriz.