19. yüzyılın sonları pekâlâ birçoğumuzun bildiği gibi Osmanlı-Rus çekişmesine sahne oldu. Öyle ki meşhur “sıcak denizlere inme politikası” dahilinde muhtelif hamleler yapan Rus Çarlığı, güneyde yüzyıllardır varlığını muhafaza eden Osmanlı İmparatorluğu’yla karşılaştı. İşte Gürcü asıllı Rus yazar Boris Akunin‘in Erast Fandorin karakteri de bu ortamda ortaya çıktı. Hatta serinin ikinci kitabı olan Türk Gambiti, orijinal ismi Turetskiy Gambit olarak 2005 yılında sinemaya uyarlandı ve tıpkı kitap gibi büyük bir başarı elde etti.
Serinin ilk kitabı Azazel ve ikinci kitabı Türk Gambiti, Alfa Yayınları‘nın çevirisi ve baskısıyla bizlerle.
Kitapların tanıtım bültenleriyse şöyle:
Azazel
“Sıradışı dedektifin bu ilk macerasında Erast Fandorin’in daha yirmi yaşında, becerikli, korkusuz, soylu ve yakışıklı bir gençtir. Kaderin cilvesiyle yoksul düşen genç, bir polis karakolunda işe girmiş, verilen görevleri ve kalbinin emirlerini harfiyen yerine getirmektedir.
Rus polisiye yazarı B.Akunin’i uluslararası üne kavuşturan Fandorin romanlarında 19. yüzyıl sonu Rusya’sının atmosferi bütün renkliliğiyle canlandırılıyor.
Rus klasiklerinin Onegin, Çiçikov, Raskolnikov, Anna Karenina gibi karakterleri de polisiye karakterler olarak karşımıza çıkıyor. Serinin bu ilk romanında Fandorin, Petersburg’un beyaz gecelerinden Londra’nın sisli nehrine dek uzanan büyük bir gizli örgütü ortaya çıkarır.”
Türk Gambiti
“Türkiye ile Rusya’nın korkunç ve çok kanlı bir savaşa girdiği 1877 yılında, Varvara Suvorova adlı, dönemin fikirlerine kapılarak nihilist olmaya heves etmiş genç bir kadın, askeri harekat bölgesindeki nişanlısının yanına gitmek için yola çıkar.
Neşeli bir macera olarak başlayan seyahat, yolda tesadüfen yaşanan tatsız olaylar yüzünden rota değiştirir. Genç kadın birdenbire kendini Rus imparatorluğunun gizli ajanı Erast Fandorin’le birlikte Balkanlar’da, entrikaların ortasında bulur.”
Tarihsel gerçeklikler üzerine kurulu polisiye sevenler için altın değerinde olan bu serinin Azazel çevirisi Sabri Gürses‘e âitken, Türk Gambiti‘nin çevirisiyse Uğur Büke‘ye âit. Kapak tasarımlarının kalitesine değinmeye dahi gerek duymuyorum. Herkese iyi okumalar!
Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.