Türk okurlar olarak David Mitchell’a aşinayız. Kendisinin önceden altı adet eserine kavuşmuştuk, bunlar arasında sinemaya uyarlanıp oldukça ses getiren kitabı Bulut Atlası da vardı. Bulut Atlası’nın ardından dilimize çevrilen romanlarından Kemik Saatler de okuyucularının beğenisini kazanmıştı, hatta sitemizde de bu kitabın incelemesine yer vermiştik. İncelemeye buradan ulaşabilirsiniz.
Şimdiyse sıra, yazarın yedinci romanı Slade Köşkü’nde! Kitabın tanıtım bülteni şu şekilde:
“Durdum çünkü bahçenin arka tarafı, küçük siyah kapının olduğu duvar iyiden iyiye karardı. Akşam çöktüğünden değil. Saat dört bile olamaz. Hava puslu olduğundan da değil. Başımı kaldırıyorum, deminki gibi mavimtırak gökyüzü. Sorun bahçede. Bahçe siliniyor.”
Slade Geçidi’ne sap – dar ve rutubetli bir aralıktır, dikkat etsen bile göremeyebilirsin. Sağ kolundaki duvarda küçük siyah demir kapıyı bul. Sapı, anahtar deliği yok ama dokunduğunda açılır. Eski bir köşkün dökük mahallesine göre fazla şatafatlı arsa sınırlarına göre fazla büyük, güneşle yıkanmış bahçesine gireceksin, sakın şaşırma. Bir yabancı adınla selamlayacak seni, içeri davet edecek. Önce gitmek istemeyeceksin. Sonra gidemediğini fark edeceksin.
En orijinal ve sürükleyici yazarlardan birinin kaleminden çıkan bu ince işlenmiş, sıkı ve ürkütücü öykü, 1979’da başlayıp sarsıcı sonuna 2015’in Cadılar Bayramı civarında varıyor. Dokuz yılda bir ekim ayının son cumartesi günü Slade Köşkü’ne bir “misafir” getirtilir. Ama o misafiri kim, neden, ne amaçla seçmiştir? Cevapları, merdivenin başındaki uzun tavan arasında…
Mitchell’ın önceki eserleri gibi Slade Köşkü de Doğan Kitap aracılığıyla bizlerle buluşacak, kitabın çevirmeni Sıla Okur. Keyifli okumalar dileriz.
Forum üzerinden yorum yapıp sohbete katılmak için tıkla!