Romanlarını herhangi bir yayıncıyla anlaşmadan, Amazon üzerinden e-kitap olarak yayınlayan ve hatırı sayılır bir başarı elde edip büyük bir ün toplayan yazarları gün geçtikçe daha çok duyar oluyoruz. Hugh Howey (Silo, Vardiya) ve Andy Weir (Marslı, Artemis) akla gelen, dilimizde okuma fırsatı bulduğumuz ilk örneklerinden. Şimdi bunlara bir yenisi daha katılıyor: Michael J. Sullivan.
2008 yılında Kindle üzerinden yayınlamaya başladığı Riyria Revelations adlı epik fantastik üçlemesiyle adını duyuran yazar, 90.000’den fazla satarak yayıncıların dikkatini çekmiş ve sonrasında kitapları fiziki olarak da basılmıştı. Bu üçlemeye üç kitap daha ekleyen yazar sonrasında Riyria Chronicles ile ikinci bir altı kitaplık seriye imza attı. İthaki Yayınları tarafından dilimize çevrilen ve İlk İmparatorluğun Efsaneleri’nin birinci kitabı olma özelliğini taşıyan Destanlar Çağı (Age of Myth) ise bu iki serinin çok öncesini, 3000 yıl evvelki olayları konu alıyor. Yani bir nevi yazarın dünyasına ve oluşturduğu tarihçeye giriş noktası oluşturuyor.
Kitabın arka kapak yazısı şöyle:
Michael J. Sullivan, Destanlar Çağı ile efsanelerle gerçeği, insanlarla tanrıları karşı karşıya getirecek yepyeni bir seriye başlıyor…
İnsanlık tarihinin başlangıcından beri İnsanlar, Fhrey denen ilahi yaratıklarla beraber yaşamışlardı. Fhreyler büyü üzerinde hâkimiyet kurmuş, yenilmez, ölümsüz, insanlardan tamamen ayrı bir ırktı. Ancak bir Fhrey bir insanın ellerinde can verdiğinde, insanlar ve kendilerini tanrı olarak görenler arasındaki yüzyıllardır süregelen denge bozulacaktı.
Yaklaşmakta olan savaşta insanlığın kurtuluşuyla yok oluşu arasında duran sadece birkaç kişi vardı: Tanrı Katili olarak kaderini kabullenmekte zorlanan Raithe, yaklaşan felaketin işaretlerinden kaçamayan genç kâhin Suri ve halkının geleceğini tayin edebilmek için kişisel bir trajediyle başa çıkması gereken Persephone.
Destanlar Çağı sona erdi. Şimdi isyan zamanı.
Toplamda 6 kitaptan oluşan serinin yırt dışında şimdilik üç kitabı yayınlandı. Geri kalan üç kitabın 2020’ye kadar çıkması planlanıyor. Destanlar Çağı‘nı dilimize kazandıran isimse Cihan Karamancı. Editörlüğü ve düzeltisiyse Setenay Karaçay ve Emre Aygün‘e ait. 22 Mart‘ta satışa sunulacak kitabı ön siparişle edinmek isterseniz kendisine İthaki’nin kendi satış sitesinden ulaşabilirsiniz. Fantastik edebiyatseverlere duyurulur.
Açıkçası duyduğumdan beri merak ettiğim bir kitaptı kendisi, çevrileceğini öğrendiğimde de çok mutlu olmuştum. Okumak için sabırsızlanıyorum.
İlknokta’dan ön sipariş verdim. Kapağı, konu özetleri bende Tolkien, Eddings tarzı bir tat taşıdığı kanısını uyandırdı.
Umarım beğenirim, umarım dizi tutulur, ve yine umarım İthaki devamını getirir… Çok fazla umuyorum artık…
Ağaçlara, doğaya, manzaralara karşı zaafım vardır. Bu kitabı ben bulalı bir yerlerde çok uzun zaman oldu. İlk gördüğümde kapağıyla beni büyüleşmişti zaten. Sonra arkadaşıma arka kapağı atarak “Ne diyor bu tam olarak? Ben şunu anladım, doğru mudur?” diye sormuştum. O da bana çevirmişti sağ olsun.
Nightingale’den sonra bu kitap da uzun süredir beklediklerim arasındaydı. Aynı zamanda bir şey fark ettim kapaklarla ilgili. Görsel hafızam daha iyi olduğu için mesela bu forumda olmasam ve başka kapakla çıksaydı muhtemelen asla dikkat etmezdim. Orijinal kapak olması benim gibi insanlar için ayırt edici oluyormuş. Siparişini verdik bakalım idefix bize yamuk yapmazsa gelecek ama yine de okumak için hepsini bekleyeceğim maalesef…
Aslına bakarsanız kapak tam olarak bilinçaltımıza hitap ediyor. Çünkü Yüzük Kardeşliği’nin Gandalf’lı kapağını çağrıştırıyor. Aynı yeşil, ağaç, çimenler, hemen dibinde kahramanlar. Dolayısıyla çok iyi olduğunu bildiğimiz, sevdiğimiz, benzerini arzuladığımız bir esere dair duygularımızı tetikliyor. Eyyorlamam böyle
Bir arkadaşım beni ağaca benzetir. Bende biraz ağaç takıntısı var. Galerim sürekli ağaç fotoğraflarıyla dolu. Hoşuma gidenlerin hepsini çekerim. Dediğiniz gibi belki de bilinçaltıma hitap ediyor. Kendimi en çok doğada huzurlu hissediyorum. Bir de şu çöp atanların kafasını kırabilsem keşke…