Hazal Çamur
Kim derdi ki Metis Kitap yıllar sonra bilimkurguya dönecek? Kim derdi ki tam 13 sene sonra Serçe‘nin devamı gelecek?
Metis Kitap, bildiğiniz gibi, ülkemizin fantazya külliyatına büyük katkılar yapmış bir yayınevi. Tolkien çevirilerinden Le Guin’e dek pek çok önemli fantazya yazarını kendi markası altında dilimize kazandırmıştı. Hem de ne kazandırmak! Nasıl harika çevirilerdi onlar! Bu alanda yerli yazarlara da yer vermişti hatta. Barış Müstecaplıoğlu’nun Perg Efsaneleri’nin ilk durağı Metis’ti ne de olsa.
Şimdi gelelim Serçe‘ye. Neden bu kadar heyecanlandığımıza.
Mary Doria Russell‘ın bilimkurgu şaheserleri arasında yer alan ikilemesinin ilk adımı olan Serçe‘yi Metis ilk kez 2003 yılında basmıştı. Sonra devamı gelmemişti ama. İkinci baskısı ta Eylül 2015’te yapılmasına rağmen, o devam kitabı hala ortalarda yoktu.
BSFA ödüllünü En İyi Roman kategorisinde kazanmıştı Serçe. Sonrasında Arthur C. Clarke ile James Tiptree Jr. gibi iki bilimkurgu ustasının adını taşıyan ve bir o kadar prestijli ödülün de sahibi olmuştu.
Serçe bize, uzaya açılan Cizvit bilimadamlarını anlatıyordu. Onlar dinlerini yaymaya değil, Tanrı’nın diğer çocuklarını tanımaya gidiyordu. Amaçları buydu ve tabii bir de o şaşmaz asıl amaçları olan “Ad majorem Dei gloriam” da vardı. Yani, “Tanrı’nın şanını yükseltmek için“…
Tam 13 sene sonra Metis Kitap hem bilimkurguya döndü, hem de Serçe‘nin uzun zamandır beklediğimiz (ve ümidimizi yitirdiğimiz) o eksik parçasını tamamladı! İşte o eksik parça Tanrının Çocukları‘nın tanıtım metni şöyle:
Mary Doria Russell’ın ilgiyle okunan romanı Serçe’den sonra Tanrının Çocukları da Türkçede: Beklenmedik dönemeçlerle dolu incelikli olay örgüsü ve edebi ustalığıyla en az ilki kadar güçlü bir eser.
Roman, Jana’ata ve Runa adlı iki akıllı türün bulunduğu Rakhat gezegenine yapılan ilk seferde yaşanan felaketin ardından, yeni bir sefer için kolların sıvanmasıyla başlıyor. Dünya’da hazırlıklar sürerken, paralel bir anlatımla, Rakhat’ta insanların ister istemez başlattığı değişim rüzgârına da tanık oluyoruz. Zorlu bir yolculuğun ardından Dünyalı ekip hedefe vardığındaysa, iki gezegenin halklarının kaderi bir kez daha kesişiyor.
Bir bilimkurgu romanı olarak Tanrının Çocukları’nın ayırt edici özelliği antropolojik derinliği: karakterlerin karmaşık iç dünyasını ikna edici bir şekilde resmetmesi; onların zaaflarını, kendi kendini kandırma ve anlam olmayan yerde bile sürekli anlam arama eğilimlerini, hırs ve yanılgılarını, iyi niyetle de olsa başkalarına zarar verme kapasitelerini gözler önüne sermesi. Dahası, yazarın önemli toplumsal meselelere -farklı türlerin/kültürlerin bir arada yaşaması, anlayış ve hoşgörünün kendinden farklı olanı tanımayla başlaması, katı geleneklerin zulmü, değişimin kaçınılmazlığı vb- yaklaşımı da kayda değer.
Bütün bunlara yaratıcı bir hayal gücü ve kitabın her sayfasında hissedilen ince bir mizah da eklenince, ortaya keyif ve heyecanla okunan doyurucu bir roman çıkıyor. Tüm bilimkurgu hayranlarına ve edebiyatseverlere tavsiye ediyoruz.
Başak Bekişli tarafından çevrilen kitap raflardaki yerini aldı. Bize de 13 sene sonra gelen mutlulukla kitabı okumak kaldı.
Dileriz Metis Kitap fantazya ile olan bağlarını yeniden güçlendirir. Belgariad Serisi‘ni yeni kapaklarıyla tekrar buluşturdukları ve Tanrının Çocukları‘nı dilimize çevirdikleri gibi, bambaşka eserlerde de bizlerle olmaya devam ederler. Çünkü onların kalitesini hiçbir şeye değişmeyiz.
