in

Enstitü: Stephen King İmzalı Yeni Korku Romanı Sonunda Türkçede

Stephen King imzalı Enstitü sonunda Türkçedeki yerini alıyor. Diziye de uyarlanacak olan The Institute, Altın Kitaplar etiketiyle raflarda.

Enstitü - Stephen King
- Reklam -
- Reklam -

Stephen King üretmeye devam ediyor. Yazarın son kitaplarından birisi olan The Institute nihayet Türkçe raflarındaki yerini alıyor. Enstitü, Altın Kitaplar etiketiyle okurun karşısına çıkıyor.

Türkçede son olarak Yabancı (The Outsider) kitabını okuma fırsatı bulduğumuz King’in hızına yetişmek pek de mümkün değil. Kral, Yabancı’nın üzerine Elevation, If It Bleeds ve Later adlı üç eser daha çıkardı.

Altın Kitaplar ise orijinal dilinde Eylül 2019’da yayımlanan Enstitü’yü 2021’in ilk ayında Türkçe raflarına taşımayı başarıyor. Korku, gerilim, fantazi ve gizem türlerine dahil edebileceğimiz bu roman; özel yetenekleri nedeniyle kaçırılan çocukların hikâyesini konu alıyor. Telekinezi ve telepati gibi yeteneklere sahip çocukların bir arada tutulduğu Enstitü’den kaçmak ise sanıldığından çok daha zor gözüküyor.

- Reklam -

Öte yandan Stephen King kitaplarında artık alışık olduğumuz üzere, The Institute’nün uyarlama hakları da 2019’da çoktan satıldı. Spyglass Entertainment tarafından geliştirilen yapım dizi formatında izleyicilerin karşısına çıkacak. Yapımın hangi platformda izleyici bulacağı ise şimdilik açıklanmış değil.

Enstitü – Stephen King | Arka Kapak Tanıtımı

Enstitü - Stephen King

Minneapolis’in sakin banliyölerinden birinde yaşamakta olan Luke Ellis, bir gece yarısı evine giren davetsiz misafirler tarafından kaçırılır. Luke, penceresi olmayan fakat tıpkı kendisininkine benzeyen bir odada gözlerini açar. Ve kapısını açıp dışarı çıktığında onun gibi özel yetenekleri yüzünden buraya getirilen birçok çocuğun odalarının sıralandığını görür. Enstitü… Özel yeteneklere sahip çocukların tutulduğu bir hapishane, onlardan adeta intikam almaya yemin etmiş bir müdür ve insafsız personelin acı dolu yuvası. Burada vicdan azabı yok. Burası girişi olan ama çıkışı olmayan bir cehennem…

- Reklam -

Toplamda 616 sayfadan oluşan Enstitü romanını dilimize Doğanay Banu Pinter kazandırıyor. Eser Ocak 2021 tarihi itibarıyla raflardaki yerini yavaş yavaş almaya başlıyor.

Altın Kitaplar yazarın hem yeni kitaplarını yayımlamayı sürdürüyor hem de eski kitaplarına yeni baskılar hazırlamaya devam ediyor. Elevation, If It Bleeds ve Later için ise henüz bir yayın tarihi paylaşılmadı.

Peki siz yeni Stephen King kitabı için heyecanlı mısınız? Yazarın son eserleri hakkındaki fikirleriniz neler? Görüşlerinizi ve beklentilerinizi Kayıp Rıhtım Forum’da bizimle paylaşabilirsiniz.

Devrim Beyaz

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunuyum. 2016'dan beri serbest editörlük yapıyor, çeşitli internet siteleri ve dergiler için haber ve incelemeler kaleme alıyorum.

7 Yorum BULUNUYOR


  1. Avatar for periyodiknesriyat periyodiknesriyat dedi ki:

    Meraklı bir okurun gözünden bazı çeviri sorunları ve övgüler:

    3. Baskı Sayfa 11:

    Kusursuz derece normal boyunu (bir elli beşten azıcık uzundu) sergileyecek şekilde doğruldu, gözlüklerini burnunun üzerinde geriye itti ve elini kaldırdı.

    Bir terslik olduğunu fark ettiniz, değil mi?

    1.55? Normal? Tabi ki 1.55 boya anormal demeyeceğim ama özellikle boyu normal diye anılan bir adam için çok kısa. Çeviri hatası.

    Özgün metne bakalım:

    He stood up to his perfectly normal height (five-ten and a fraction), pushed his glasses up on his nose, and raised his hand.

    Biz nasıl 1 metre 70 cm bir insana kısaca 1.70 diyorsak İngilizcede de 5 feet ve 10 inch olan bir insana 5.10 deniyor. Yani adamın boyu metrik sistemde 1.78 civarı.

    Adamımız çeviride 20 cm kadar çekti. Şimdi bu metni okuyanlar, bu mühim karakteri kitap boyunca kısa biri olarak hayal edecek.


    Sayfa 43:

    Bazen bir polis memuru ya da eyalet polisinden biri onları kovalayıp ceza yazıyordu (veya 0.9 yolu üzerinde üflerlerse onları içeri alıyorlardı) fakat hafta sonları görevde olan dört DuPray polis memuruyla bile tutuklamalar nispeten az gerçekleşiyordu.

    0.9 yolu üzerinde üflemek? Ne kadar bariz, değil mi hata? Bildiğin alkol sınırı bu.

    Özgün metin:

    Sometimes a deputy or an SP trooper would run one of them down and write him up (or jail him if he blew .09), but even with four DuPray officers on duty during weekend nights, arrests were relatively rare.

    Amerika Birleşik devletleri alkollü araç kullanma sınırı: 21 yaş üstü için kandaki alkol yoğunluğu % 0.08’in altı.

    İlginçtir çevirmen, özgün metindeki sayının kesrini de değiştirmiş. Sanırım bir mantığa oturtmak için yapmış bunu. Çünkü .09 ifadesinin 0.09 anlamına geldiğini bilmiyor olamaz.

    Aslında sırf “blew” sözcüğü bile yeter ifadenin anlamını tahmin etmek için.


    Sayfa 79:

    "Enstitü’ye hoş geldin,” dedi kız.
    "Hâlâ Minneapolis’te miyiz?”
    Kız güldü. “Pek sayılmaz. Maine’deyiz. Medeniyetten uzakta. En azından Maureen’e kalırsa öyle.”
    Maine mi?” Başını, şakağına bir darbe almış gibi şiddetle salladı. “Emin misin?”

    Özgün metne bakalım:

    “Welcome to the Institute,” she said.
    “Are we still in Minneapolis?”
    She laughed. “Not hardly. And not in Kansas anymore, Toto. We’re in Maine. Way up in the williwags. At least according to Maureen, we are.”
    “In Maine?” He shook his head, as if he had taken a blow to the temple. “Are you sure?”

    O güzelim Oz Büyücüsü göndermesi çeviride yok oldu. Neden? Çevirmen göndermeyi anlamadığı için sildiyse çok kötü. Çünkü ileriki sayfalarda bu ifade anılıyor:


    Sayfa 99:

    Kalisha’nın, Kansas’ta olmadığı kesin, deyişini anımsadı.

    He thought of Kalisha saying Not in Kansas anymore, Toto.

    Burada da “Oz Büyücüsü” göndermesi tam aktarılamamış. Gerçi aktarılsa da önemli değil çünkü ilk bahsedildiği an çevrilmemiş.


    Sayfa 109:

    “Onu Arka Devre’ye götürdüklerinde Bobby Washington’ın, testlerinin bittiğine dair şüpheleri olduğunu mu sanıyorsunuz? Ya da Pete Littlejohn’un? Tanrım, beyinler bir avuç barut olsa o ikisi sümküremezdi bile.”

    “Do you think Bobby Washington had any doubts that his trials were over when they took him to Back Half? Or Pete Littlejohn? Jesus Christ, if brains were black powder, those two couldn’t have blown their noses.”

    Bu King’in 1977’de yayınlanan Shining romanında (Medyum) da yaptığı bir benzetme:
    If brains was black powder he couldn’t blow his own nose.

    Ve 2019’da Trump için aynı şeyi söylüyor:
    “Trump posted the wrong approval numbers and says wind turbines cause cancer. If brains were black powder, the guy couldn’t blow his nose.”
    https://twitter.com/StephenKing/status/1116433922001395713?s=20

    Bu bir hakaret. Beyinsiz demeye getiriyor anlatıcı. Türkçesi, yaklaşık olarak: “Beyinler barut olsa o ikisi burunlarını bile patlatamaz.”


    Sayfa 588:

    Sarışın adam gülümsedi. “William Smith diyelim. Ehliyetimde öyle yazıyor.” William kelimesinde sorun yoktu, ehliyet sözcüğü de tamamdı ama sürücü kelimesi adamın dudaklarından thürücü diye çıkmıştı. Bir peltekliği vardı ama belli belirsiz denebilirdi. “Bana Bill deyin.”

    The blond man smiled. “Let’s say I’m William Smith. That’s the name on my driver’s license.” Smith was okay, so was driver’s, but license was lithenth. A lisp, but a slight one. “Call me Bill.”

    Adam çeviride “sürücü” dememesine rağmen nasıl peltek söyleyebiliyor?! Türkçede ehliyet tek kelime ama İngilizcede iki: driver license. Çevirmen ehliyet yerine sürücü belgesi dese sorun çözülecek. Ama gözden kaçmış.


    Şimdi gelelim övgülere:

    Yukarıda bahsettiğim hatalar binlerce kelimeden oluşan bu kalınca kitapta ufacık bir yer kaplıyor. Belki bazıları anlam bakımından önemli ama yine de göz ardı edilebilir.

    Doğanay Banu Pinter farklı türlerde onlarca kitap çevirmiş iyi bir çevirmen. Elleri dert görmesin. Hep çevirsin. Bir kaç güzellik:

    Sayfa 14:

    Al gülüm ver gülüm, diyorsunuz yani,” diye karşılık verdi Tim sırıtarak.
    Almak vermek falan yok ama arabama binebilirsin.”

    You scratch my back and I scratch yours,” Tim said, grinning.
    (Sen benim sırtımı kaşırsın ben de seninkini.)
    "There will be no scratching of any kind, but you may get in.

    Aynı sayfa:

    Trump ve ahbap çavuşları hepsini geri aldılar. Zaten eşek hoşaftan ne anlar.

    Trump and his cronies took it all back. They understand culture no more than a donkey understands algebra.
    (Bir eşek cebirden ne kadar anlarlarsa onlar da kültürden o kadardan anlarlar.)

    Güzel karşılıklar.

    Sayfa 86:

    “İkisi de olur ama ben olsam daha ender bulunur derdim. Nadirdir kuş dili gibi oluyor biraz.”

    “Either is okay, but I’d go with more rare. Rarer sounds like you’re trying to start an outboard motor.”

    Buradaki sözcük oyunu şahane aktarılmış. Özgün metinde “rarer” ifadesi tekne motoru sesine benzetilmiş. Çevirmenimiz güzel bir karşılık bulmuş.

    Sayfa 173:

    Avery, Luke’a baktı. “Tamam. Bir hödüğün kafasına radyo düşmüş ama adam ölmemiş. Neden?”
    Luke, Avery’ye insanların kibar bir toplulukta hödük gibi kelimeler kullanmadıklarını söylemeyi düşündü, ama sonra kibar topluluğun bulundukları yerde var olmadığını hatırlayarak, “Bilemedim,” diye karşılık verdi.
    “Çünkü, radyoda hafif müzik çalıyormuş.”
    “Tabii ya. Peki, sık sık ishal olan böceğe ne denir?”
    “Tuvalet sineği mi?”
    “Hayır, cırcırböceği! Haydi, uyu artık.”

    Avery looked at Luke. “Okay. The big moron and the little moron were standing on a bridge, see? And the big moron fell off. Why didn’t the little one?”
    Luke considered telling Avery that people no longer talked about morons in polite society, but since it was clear that polite society did not exist here, he just said, “I give up.”
    “Because he was a little more on. Get it?”
    “Sure. Why did the chicken cross the road?”
    “To get to the other side?”
    “No, because she was a dumb cluck. Now go to sleep.”

    Şakalar sözcüğü sözcüğüne çevrilmemiş. Öyle yapılsaydı çiğ bir çeviri olurdu. Benzer karşılıklar bulmak çok daha iyi olmuş.

    Bunlara benzer onlarca güzel karşılık var.

  2. Avatar for ElijahBaley ElijahBaley dedi ki:

    Blow one’s nose: Burnunu silmek, sümkürmek, hınkırmak

    Bence çeviri doğru ama kelimenin ikili anlamını aktaramıyor tabi.

  3. Avatar for periyodiknesriyat periyodiknesriyat dedi ki:

    Çeviri düz anlamda doğru ama özgün metinde bahsedilenle zerre alakası yok. Zaten çevirmen de aynı hataya düşüp ifadenin sözlük anlamını aktarmış. Çeviri hatalı.

  4. Avatar for ElijahBaley ElijahBaley dedi ki:

    “Beyinler barut olsa o ikisi sümüğünü bile patlatamaz.”

    Olsa bence daha iyi olurdu.

  5. Avatar for periyodiknesriyat periyodiknesriyat dedi ki:

    Kesinlikle harika bir karşılık olurdu.

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

2 cevap daha var.

Flash Player Veda

Flash Player Veda Etti: İnternet Dünyasında Bir Dönemin Sonu

Rubik Küp film

Rubik Küp Film Oluyor: Dünyanın En Popüler Oyuncağı Sinemaya Geliyor