in

Erol Çelik’ten Bir Osmanlı Gerilim Romanı: Cellatlar Kahvesi

Heyula, Satranç ve Şövalye, 19 Numaralı Koltuk, Ağlatan kitaplarının yazarı Erol Çelik’ten, kan ve günahla yıkanmış, gururları için ölmeye hazır cellatların yaşadığı bir dünyaya yolculuk.

cellatlar kahvesi ust
- Reklam -
- Reklam -

“Oysa baban sana anlatmıştı bu saatte suya girmemen ve suyu kirletmemen gerektiğini lakin sen onu dinlemedin, o pis kanla, tertemiz suyumuzu kirlettin.”

Cellatlar Kahvesi’nde hem bir aşk öyküsü anlatılır, hem de bir onur savaşı. Hem keskin metallerin son verdiği hayatlar anlatılır, hem de günahla yıkanılan infazlar. Bir babanın, oğluna mesleğini onuruyla teslim etmesinin çelişkisini okurken, diğer yandan genç bir celladın, Osmanlının en güçlü paşasını öldürmek için neleri göze aldığını okuyacaksınız. Kurgulanmış gerçeklerin yanında, arınmak için gidilen bir derede, Çay Ninesinin mistik dünyasıyla karşılaşacaksınız.

Cellatlar Kahvesi’nin başkarakteri Çatal Ağa’nın lakabının hikâyesini veya Balıkhane Zindanındaki Keşanlının infazını okuduğunuzda burnunuza, toprağa düşen kanın kokusu gelecek.

- Reklam -

Cellatlar Kahvesi, dramatik yapıya sahip, Osmanlıda geçen tarihi bir gerilim romanıdır.

Erol Çelik, “Kitaptaki yirmiden fazla karaktere sayfalarca analiz ve kurgu yaptığım için, sanki her biriyle tanışmış, ellerini sıkmış, ölümlerini izlemiş gibiyim,” diye anlatıyor kitabını.

Köyün namusunu kirlettiğini iddia edip, Devşirme Karısını öldürmeye çalışan kör bir adam. Oğlu tarafından kahraman zannedilen bir gece bekçisi. Başkasının suyunu kirleten Aslan Ağa. Babasının kaderine boyun eğmek zorunda olan, Kara Ağa. Oğlunun kanatlarında uçan, mavi gözlü Cellatbaşı Çatal Ağa. Ölmek için celladına yalvaran Yusuf. Uğrunda adam öldürülen Ermeni Dansöz.

Tüm bunlar ve daha fazlası, cellatların acımasız hayatlarının birer yan öyküsü adeta.

Artık sadece günahlarıyla değil, gölgeleriyle de ölmek zorundaydı.

Kitabın tanıtım yazısı şöyle:

- Reklam -

cellatlar kahvesiGalata’daki taş meyhanede bu gecelik müzik susmuştu ama yarın geceden tezi yok, tekrar başlayacaktı. Belki Arap yeni bir dansöz çıkaracaktı sahneye, belki yeni kabadayılar naralar atacaktı. Kim bilir belki de yeni cinayetler işlenecekti. Oysa kesin olan tek şey Kıpti’nin bundan sonraki hayatı tamamen değişecekti.

Kim celladını karşılarken bu kadar mutlu olurdu ki?

Tereddüt etme ağam!

Artık sadece günahlarıyla değil, gölgeleriyle de ölmek zorundaydı.

Yerde cansız bir şekilde kanlar içinde yatan babasının elinden palasını aldığında Onur savaşı çoktan bitmişti. Babasının kanıyla kızıla dönmüş palayı havaya kaldırarak diğer cellatlara gösterdi. “Ben Kızıl Ağa’nın oğluyum,” dedi. “Onun ekmeğini yedim, onun suyunu içtim ve onun silahını kullanacağım.”

O bir cellat oğluydu ve oğlu bir cellat olacaktı.

Erol Çelik’in 393 sayfadan oluşan yeni kitabı, Cadı Yayınları etiketiyle raflardaki yerini aldı.

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

kitaplik inceleme

Kitaplık: Gerçekten Kitaplıklar Hakkında Her Şeyi Bilmek Gerekli mi?

Kral Arthur ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri - Andrew Lang

En Sevilen Kral Arthur Efsaneleri Artık Bir Arada