Ülkemizde Fin halkı daha çok Grigory Petrov’un Beyaz Zambaklar Ülkesinde isimli eseriyle tanınıyor. Hatta ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün de bu kitabı askeri okulların müfredatına eklediği söyleniyor. Eserde Fin halkının özgürlük mücadelesini savaşla değil, eğitimle verdiği anlatılıyor. Kaldı ki şu an Finlandiya gerek ekonomi, gerek eğitim olsun dünyanın önde gelen ülkelerinden biri konumunda. Sonuç olarak Fin halkı eğitimle kazandığı zaferi eğitimle taçlandırıyor.
Bu zaferin altında tabii ki halkın sözcüklere olan inancının etkisi büyük önem taşıyor. Fin halkı için bu inanç çok eskilere dayanıyor. Yani kültürün ayrılmaz bir parçası olan destanların da yer alıyor. Kalevala – Fin Halk Destanı ise önemini sözcüklere olan inancı ön plana taşımasıyla elde ediyor. Bu destanda “sözcüklerle dünyayı değiştirme” konusu irdeleniyor. Aynı konuyu Tolkien’in Silmarillon’u, Ursula K. Le Guin’in Yerdeniz Serisi’ ve Patrick Rothfuss’un Rüzgârın Adı gibi eserlerde de görmüştük hatırlarsanız. O nedenle bu halk destanlarını okuma fırsatı bulmak biz fantastik edebiyatseverler için ayrı bir önem taşıyor.
Gelin bir de eserin tanıtım yazısına göz atalım.
Kalevala – Fin Halk Destanı | Arka Kapak Tanıtımı
Kalevala, kuzey insanın yalın hayatlarını anlatan bir halk destanıdır. Diğer destanlardan daha gerçekçi bir tarzda yazılmış olan bu uzun şarkı, doğadan başka bir yaşam kaynağı olmayan halkların dertlerini anlatır.
Tolkien’in Silmarilon’undan Ursula Le Guin’in Yerdeniz Öykülerine kadar birçok çağdaş edebiyat eserinde izlerini gördüğümüz Fin halk destanı Kalevala’yı diğer destanlardan ayrı kılan en önemli özelliği dünyayı “sözlerle değiştirmektir.” Kalevala’daki 50 şiirin neredeyse tamamında yer alan ozan Väinämöinen, koşuk/şarkı söyleyerek büyü yapar, sözlerle savaşır ya da tekne yapmak için sözler arar. Fin halkının o topraklara yerleşme ve paganlıktan Hıristiyanlığa geçiş sürecini anlatan destanda, Homeros’un İlyada’sından farklı olarak sadece iki halkın çatışmasını değil aynı zamanda dostlukları, evlilikleri ve kültürlerinin kaynaşması da anlatılır.
Kalevala’nın Fin kültüründe ve Fin ulusal bilincinde ayrı bir yeri vardır. İlk kez 1917’de bağımsız bir devlet kuran Fin halkının dillerini yaşatmaları belki de büyük ölçüde Kalevala sayesindedir. Yüzyıllardır halk arasında sözel olarak anlatılan destanların derlemesi olan Kalevala’nın çok çeşitli versiyonları vardır. Elinizdeki bu kitap 1849 tarihli Lönnrot’un derlemesidir ve günümüzde resmileşmiş tek Kalevala’dır. Özgün dilinden titiz uğraşlar sonucu yapılan Kalevala çevirisi, İlyada gibi, Gılgamış Destanı gibi dünya kültürünün kurucu başyapıtlarından biri olarak nihayet Türk okurlarıyla buluşuyor.
Daha önce 1965 yılında Balkanoğlu Yayıncılık, birkaç yıl evvel de Can Çocuk tarafından sadeleştirilmiş baskısıyla Türkçeye çevrilen eser bu kez Everest Yayınları aracılığıyla ve Riitta Cankoçak’ın Fince aslından çevirisiyle karşımıza çıkıyor. 780 sayfalık eser, ayrıca Lönnrot’un derlemesi olup resmileşmiş tek Kalevala olma özelliğini de taşıyor.
Sözcüklerin destansı dünyası merak eden okuyucularımıza eserin sayfalarını aralamasını tavsiye ediyor ve eserden küçük bir parça metinle yazımızı sonlandırıyoruz.
“Onlardan toparlar oğlunu,
eski Lemminkainen’i.
Etleri etlerle birleşip,
kemiği kemiğe kaynaştırıp,
siniri sinire eritip,
damarı damara sokup diker.”