Dünyaca ünlü masalları bir araya getiren Hans Christian Andersen, ölümünden onlarca yıl sonra bir kez daha onurlandırılıyor. Yazarın dünyaya geldiği Odense’daki ev müzeye dönüştürülüyor. Müze, ziyaretçilerine peri masallarının büyülü dünyasına adım atma imkanı da sunmayı hedefliyor.
Çoğu müze birçok tarihi şahsiyeti ziyaretçilerine tanıtmak amacı taşır. Fakat Danimarka Odense’da bulunan Hans Christian Andersen’ın evi bir istisna olacak.
Evin yaşayan bir müze olacağını belirten müze yöneticisi Henrik Lübker, bu yerin Andersen’ın hayatının ve Küçük Deniz Kızı ve Kral Çıplak gibi masallarının sergileneceği vitrinlerden ziyade okurlarına basit dersler veren masal yazarının his dünyasından yansımalar olacağını söyledi.
Lübker müzeyi, “Bildiğinizi düşündüğünüz her şeyi baştan deneyimleyeceğiniz ve hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı bir evren,” olarak tanımladı.
Bahçesi, Tokyo Ulusal Stadyumu’nun mimarı Kengo Kuma tarafından hazırlanan müzede sergiler, insanların masallarda okuduklarını görebilecekleri yerler olarak tasarlandı. Küçük Deniz Kızı masalı için hazırlanan kısımda, içinde su olan cam bir tavanın ardından gökyüzüne bakma imkanı sunan bir havuz, başka bir kısımda ise yazarın Gölge masalının ambiyansını yansıtan bir bölüm mevcut.
Lübrer bu konu hakkındaki düşüncesini şöyle aktarıyor:
“Masalların derin ve katmanlı anlamları var. Ziyaretçilerin anılarındaki masalları daha farklı anlamlarla hissetmelerini sağlamak istiyoruz.
Hans Christian Andersen Zorlu Bir Hayatın Ardından Adını Edebiyat Tarihine Yazdırmayı Başardı
Çamaşırcı bir annenin oğlu olarak 1805’te doğan Andersen’ın hayali ünlü bir yazar olmaktı. Hayallerini gerçekleştirmek için çeşitli kapıları çalan yazar, varlıklı bir aileden eğitimi için bir burs buldu ve böylece kendini geliştirme imkanı elde etti. Başarısız şiir ve roman denemelerine rağmen adını duyurmak için çabalayan yazar Çirkin Ördek Yavrusu masalı ile tanınmaya başladı. Bazı masalları ders verici nitelikte olsa da çoğu anlatısı sosyal statüler arasında olan ilişkileri konu alıyor.
Masalları tüm dünyada duyulmuş yazar 1875’te hayatını kaybettiğinde belki de yıllar sonra böyle anılacağını bilemezdi. Andersen’ın masalları bugün sayısız dile çevrildi. Filmlere, animasyonlara ve resimli kitaplara uyarlandı.
Müze, Andersen’ın doğduğu eve kurulduğu için ziyaretçiler gezilerini yazarın doğduğunu söylediği odada tamamlayabilirler. Ayrıca Andersen’ın şehirde ayak bastığı yerlere koyulan işaretlerle yazarın şehirde yürüdüğü yollardan yürüme imkanına da sahip olacaklar.
Koronavirüs salgınından dolayı gelen yasaklar nedeniyle müzenin resmi açılışı için yaz ayları beklenecek.
Hans Christian Andersen masalları ve yazarın doğduğu evin müzeye dönüşümü hakkındaki yorumlarınızı Kayıp Rıhtım Forum’da bizimle paylaşabilirsiniz.
Kaynak: Smithsonian Magazine
Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.