in

Irak+100: Bilimkurgunun Orta Doğu’daki Yükselişi

Iraklı yazarlardan ülkelerinin yüzyıl işgal altında kaldıktan sonraki geleceğiyle ilgili bilimkurgu öyküleri yazmaları istendi. Ortaya bizim pek de yabancısı olmadığımız tartışmalar ve endişeler çıktı.

iraq 100
- Reklam -
- Reklam -

Bilimkurgu denince akla ilk önce Amerika, İngiltere veya Rusya gelir. Bunun sebeplerinden birkaçını yazarların hayal gücünün ileri teknolojiden etkilenmeleri, kıvrak zekâlarını kullanarak ve başlarını belaya sokmadan devletlerini eleştirmeleri ya da savaş görmüş insanların psiko-sosyal bunalımlarını başarılı bir şekilde anlatmaları olarak sıralayabiliriz. Örnek olarak Arthur C. Clarke’ın bulunduğu ülkedeki teknolojinin gelebileceği noktayı öngörerek yazdığı 2001: Bir Uzay Destanı, Aldous Huxley’nin Cesur Yeni Dünya ve Yevgeni Zamyatin’in Biz romanları örnek gösterilebilir.

Bu toplumların refah seviyesi olarak yukarılarda olduğu kaçınılmaz bir gerçek ve sanatı sanat için yapıyorlar diyebiliriz. Bu tıpkı Antik Yunan’da, ülkenin refah seviyesi yükseldikten sonra sıranın felsefeye gelmesi gibi bir şey. Bu sebeple bilimkurgunun temellerinin oluşması, sosyal hak ve özgürlüklerin yeteri kadar sağlandığı zamanlarda gelişmiştir çoğu zaman.

Fakat daha önceki bir haberimizde ilk İslami Bilimkurgu derlemesinin basıldığını söylemiştik hatırlarsanız. Böylece artık Orta Doğu yazın geleneğinin de gerçeklikten yavaşça uzaklaşıp, fantazya ve bilimkurguya yönelmekte olduğunu görmüştük. Bu seferki haberimiz ise Irak’tan geliyor.

- Reklam -

Irak+100 seçkisi günümüz Iraklı yazarlara şunu soruyor: Anavatanınız, 2103 yılında –Amerika ve İngiltere önderliğinde gerçekleşen Irak’ın işgalinden tam “yüzyıl” sonrasında– nasıl gözükürdü? Savaştan kendini yenilemesi ve yaralarını iyileştirmesi bir yüzyıl nasıl sürer ve ülkenin durumunu –siyasetini, dinini, dilini, kültürünü– nasıl etkilerdi? Irak yüzyıl içinde savaşın kaosundan nasıl kaçmış ve barışa ulaşmış olurdu?

Elbette çoğu hiciv örneği gibi bu hicivli bilimkurgu seçkisi de zamanının siyasetinden kaçıyor ve çağının yazarları da bulundukları döneme uzak oldukları kadar yakın bir şekilde eleştiri oklarını yönlendiriyorlar; böylelikle oluşabilecek sorunlardan –eserlerin toplatılması, yasaklanması, aforoz edilmesi, darağacında sallandırılması vesaire– sıyrılabiliyorlar. Seçkinin, yazın dünyası için oluşturduğu önem ise Arap yazarların bilimkurgu ve fantazyaya ivme kazandırmalarına olanak sağlamaları.

Aşağıda, seçkiye hikaye yazmış iki yazarın bilimkurguya ve Arap yazınına olan yaklaşımlarını görüyoruz.

Kahramana’nın Anoud mahlaslı yazarı:

Irak+100’e hikaye yazmam istenilene kadar Arap edebiyatındaki bilimkurgu eksikliğini ya da Arap Bilimkurgusu konusunda ne kadar cahil olduğumu hiç düşünmemiştim. Çocukken Jules Verne’in Dünyanın Merkezine Seyahat’ini ve Arapçaya çevrilen süperkahraman çizgi romanlarını okumuştum, gel gelelim bir yetişkin olarak sadece Orwell’ın 1984’ü ve Ahmed Saadawi’nin Frankenstein Bağdat’ta (Frankenstein in Baghdad) kitabını okuduğumu anımsayabiliyorum. Saadawi’ninki dışında hiçbir ismin Arap olmadığını fark etmişsinizdir.

iraq 100 kapak“Medya, Arap yazınındaki bilimkurgu eksikliğini, Arap dünyasının yirminci yüzyılın bilimsel gelişmelerine ve buluşlarına diğer ülkelere kıyasla kayıtsız kalmasına bağlıyor. Bilimsel gelişmeler haber başlıklarında şiddet hikayelerine ve devam eden mevcut çatışmalara kıyasla daha az yer buluyor. Bazı Arap yazarlar, diğer ülkelerde yazılan eserleri doğaya karşı geldiği ya da tanrıya şirk koştuğu gerekçesiyle yasaklayan din adamlarını suçluyor. Hatırlıyorum da, sekiz yaşımdayken Bağdat’taki ilkokul öğretmenim Challenger uzay mekiğinin patlamasına NASA’nın tanrıya kafa tutmasının sebep olduğunu söylemişti. Bunu annemle babama söylediğimde bana kıs kıs gülmüşlerdi tabii ama ne demek istediğimi anladınız.

“Irak+100’e müdahil olduğumdan beri modern Arap edebiyatındaki bu türden eserleri keşfetmek için daha fazla çaba harcıyorum. Okuma listemde Ahmed Khaled Towfik’in 2008’de basılan Ütopya’sı (Utopia) ve 2013 Etisalat En İyi Genç Yetişkin Roman Ödülü’nü kazanan Noura Al Noman’ın Ajwan’ı bulunuyor.

“Seçki için hikaye yazmamı istediklerinde bocaladım. Boş bir bardak gibiydim ve nereden başlamam gerektiğini bilmiyordum. Genellikle görmüş geçirmiş olduğum şeylere bakar ve onları çözümlerim. Bir Bağdat pazarındaki manzarayı, kokuları ve sesleri capcanlı bir şekilde betimleyebilirim; ne var ki benden zaman yolculuğunu, uzaylıları, kıyamet-sonrasını hayal etmemi istediniz mi dört satırdan fazla yazamıyordum. Seçkiye katılan diğer birkaç yazarın Kuszib, Nujefa ya da Bağdat Sendromu gibi hikâyelerini okuyunca tuhaf hissettim. İyi anlamda bir tuhaflıktı. Irak’ı hiç o haliyle hayal etmemiştim ve sanki diğer yazarlar Irak’a benim için yeni bir boyut kapısı açmışlardı ve heyecan vericiydi. Kendi hikayemi, katı bilimkurgudan ziyade “fütüristik” buluyorum.

- Reklam -

“Birazcık daha destekle Iraklı yazarların bilimkurgu, fantazya ve büyülü gerçekçiliğie yöneleceklerine inancım tam. Hem bir süreliğine sefil gerçekliğimizden kaçmak için hem de zarar görmeden ve fazla göze batmadan mevcut düzeni ve gücü elinde tutanları eleştirip, alaya almak için olabilir bu dediğim. Irak + 100 bunu başlattığı için hem memnunum hem de korkuyorum; çünkü okuyucuların bu seçkiye nasıl tepki vereceğini bilmiyorum. Onları heyecanlandıracak mıyız? Yoksa kızdıracak mıyız? Belki her ikisi de… Zamanla göreceğiz.”

Najufa’nın yazarı İbrahim Al-Marashi:

“Bir Irak asıllı Amerikalı, bir bilimkurgu tarihçisi ve okuyucusu olduğumdan Hassan Blasim’in Irak+100 projesinin çekimine kapıldım.

“Tarihçi olarak Hassan’ın, ‘günümüzün Orta Doğu edebiyatında sağlam bir bilimkurgu ve fantazya yazın geleneğinin olmadığı’ serzenişi dikkatimi çekti. Bölgenin tarihi göz önünde bulundurulduğunda kaçış edebiyatının kıtlığı şaşırtıcı. Fantazya edebiyatına en güzel örnek olan Binbir Gece Masalları ilk olarak Orta Doğu’da derlenip basıldı. Murcialı (şimdiki İspanya) sûfî İbn Arabi’nin eserlerinde spekülatif kurgunun ilk ögelerini keşfettim. 1238 yılları civarında yazdığı Futuhat al-Makiyya’sında, ‘uzak şehirlere (Dünya’nın dışına) yaptığı yolculuklarını, bizimkinden çok daha üstün olan teknolojilere hükmetmesini’ anlatıyor.

“Modern bilimkurgu ve fantazyanın İngilizcede gösterdiği gelişim epey bir zamandır beni büyülemekte. H.G. Wells’in Dünyaların Savaşı adlı romanı Tazmanya’daki yerel nüfusun kurutulmasında İngiltere’nin rolünü eleştirirken, Godzilla serisi ve Akira gibi kıyamet-sonrası türündeki Japon mangaları ise gerçek bir travmayı, 1945’te Hiroshima ve Nagasaki’ye atılan atom bombalarını anlatmak için kullanılan hayali evrenler vazifesi görüyor.

“Benim seçkiye yazdığım öykü olan Najufa, 2010 yılında annem ve babamla birlikte, yetişkin bir birey olarak ilk kez gittiğim atalarımın şehri Necef’teki İmam Ali Türbesi ziyaretimi baz alıyor. Hikayemde droidleri kullanma fikrine ilham veren şu oldu: Teröristler bombaları uzaktan patlatmak için cep telefonu kullandıklarından türbe sınırlarına telefon sokmak yasak. Yerli ve yabancı turistler telefonlarını türbenin dışında bırakmak zorundalar, tıpkı paltonuzu vestiyere bırakır gibi. Türbedeyken benden daha genç ziyaretçilerin cevapsız çağrıları ya da mesajları var mı diye ne kadar gergin ve endişeli olduklarını hatırladım. O mekanın ruhaniliği ile cevapsız çağrı kadar önemsiz bir şeye duyulan kaygı arasında bir kopukluk hissettim. Bu yaşanan olay dünyanın başka bir yerinde de farklı değil. Teknoloji bağımlısı bir dünyada yaşıyoruz. Gelgelelim Irak’ta ister bir terörist olun ister bir ziyaretçi, telefon artık bir uzantımız haline geldi ve birer sayborg, bir tür insan-teknoloji melezi olduğumuzu, dolayısıyla telefonlarımızın da uzantılarımız olabileceğini Necef’te fark ettim.

“Hikayem ayrıca Philip K. Dick’in Androidler Elektrikli Koyun Düşler Mi? (Bıçak Sırtı ismiyle sinemaya da uyarlandı) romanından ve eserleri Matrix serisine ilham olan Fransız düşünür Jean Baudrillard’dan esinlendi. Bu eserlerin dijital ve sanal gerçeklik çağında, “Bir bireyin kendi varlığının gerçek olduğuna nasıl karar verir?” gibi felsefi sorunları gün yüzüne çıkardığını düşündüm. Hikayem teknofobilerimizi alıp, Irak’ın 2003 yılında Amerikan güçleri tarafından işgal edildikten sonra başlayan gerçek sorunlarıyla harmanlıyor.

“Toparlamak gerekirse, Irak+100’ün yazarları, Irak’ın geleceğiyle fikirlerini belirtiyor, ki bunlar Irak’ın günümüzdeki sorunlarına da ışık tutuyor. Beni spekülatif kurguya çeken de bu. Bir tür olarak doğası gereği kaçış edebiyatına girerken mevcut gerçekliğe olan ilgiyi de arttırıyorlar. Bilimkurgu bilimin, makineleşmiş gerçekliğin ve insan olmanın ne demek olduğu fikrinin yakınlaşmasındaki endişemizi ortaya çıkarıyor. Bilimkurgu sosyopolitik gerçeklerimizin bir yansıması.”

Bu seçkiyi sınıflandırdığımızda askeri bilimkurgu, spekülatif kurgu ve hiciv türlerine girdiğini görüyoruz. Hicvettiği konu 2003 yılında tüm dünyayı etkilemiş bir askeri olay olduğundan, İngiliz ve Amerikan yazınında ve dış siyasette nasıl bir tepki çekeceğini merak ediyoruz doğrusu. Ayrıca Irak’ın geleceğini olduğu kadar bugününü, günümüz sorunlarını da ele aldığı yadsınamaz gerçek. Zaten iyi bir bilimkurgunun olmazsa olmazı bu değil midir? Okumak, benzer çalışmaları ülkemizde de görmek dileğiyle.

Bayram Sarıkaya

Hacettepe Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisiyim. İyi ki blues, elektrogitar, kamera, 1970 yılı, bilimkurgu, "Kuzgun" ve turuncu var. Bolca okurum çünkü kitaplar olmadan hayat zaten sıkıcı. Dante'nin "Komedyası"yla girdiğim dünyada Samuel T. Coleridge'ın "Yaşlı Denizcinin Ezgisi"yle devam ettim. Uzak doğu sinemasına, genel olarak da sinemaya aşığım. Zaman makinesi bulup önce İngiltere'ye gidip H. G. Wells’le, oradan da Japonya'ya gidip Akira Kurosawa'yla tanışabileceğime inancım tam. Ölmeden önce Japonya’yı görmek istiyorum. Şu an yaptıklarımın çoğunu ileride Japonya'da yaşamak için yapıyorum, çünkü -önceki hayatımda feodal lord olmamdan kaynaklı da olabilir- bir şekilde ruhum oraya bağlı.

4 Yorum BULUNUYOR


  1. Avatar for merveriii merveriii dedi ki:

    Bu yazıyı henüz gördüm. Bu şekilde güzel ve aydınlatıcı bir incelemeyi bize sunan yazar Bayram Sarıkaya’ya teşekkür ederim. Hiç bilmediğim şeyler öğrendim.

  2. Avatar for bayramallanpoe bayramallanpoe dedi ki:

    Artık buralarda değilim fakat çok teşekkür ederim ^^

  3. Avatar for zehir zehir dedi ki:

    Hakikaten Bayram, nerelerdesin sen?

  4. Avatar for bayramallanpoe bayramallanpoe dedi ki:

    Selam abi, Erasmus için İspanya’daydım. Bir hafta önce geldim. Bir ara Ankara Rıhtım Buluşması yapsak :call_me_hand:t4:

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

Terry Pratchett müzesi

Terry Pratchett’ın Çalışma Odası Müze Oldu

haftanin kitabi ogullar ve rencide ruhlar

Haftanın Kitabı #59 – Oğullar ve Rencide Ruhlar