John Wyndham (1903-1969), yazarlık kariyerinin ilk yıllarında H. G. Wells’in Zaman Makinesi ve Dünyalar Savaşı romanlarından esinlenerek yazdığı iki kitabı, dedektiflik temalı bir romanı ve hikâyeleriyle çeşitli dergilerde yayımlanan ve tefrika edilen bir yazar. İkinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesi ve ardından Soğuk Savaş’ın gelmesi kariyerinin duraklama dönemine girmesine neden olsa da, bu unsurların özgün çizgisinin oluşmasını da sağladığı söylenir. Yani dönemin bilim insanlarının sınır tanımaz çılgın deneyleri, ilerleyen yıllarda Wyndham’ın kıyamet sonrası temalı eserlerinin temelini oluşturmuş: Nükleer felaket, radyoaktif kirlenme, buzulların erimesi ve mutasyon geçirmiş insanlar, bitkiler ve hayvanlar…
Hatırlarsanız Delidolu Kitap aracılığıyla yazarın öncelikle “Krizalitler” adlı romanını okumuştuk. Wyndham bu eserinde nükleer felaketi ve genetik mutasyonu temeline alarak normallik, anormallik, ötekilik, tahammülsüzlük ve saf ırk gibi kavramların çatışmalarını ve takıntılarını irdeliyordu. Yayınevinin okurlara sunduğu ikinci romansa “Triffidlerin Günü”ydü. Bu kitapta da insanoğlunun kibrine, hırsına ve açgözlülüğüne karşı doğanın başkaldırışıyla Triffidler isimli verilen bitkilerin dünyayı ele geçirmesi anlatılıyordu. Krizalitler hakkındaki video incelememize buradan ve “Bilimkurgu Klasiği Triffidler Günü’ne Dair Her Şey” başlıklı haberimize ise şuradan ulaşabilirsiniz.
Şimdiyse sıranın yazarın hayattayken yayımlanan son romanı Chocky’ye geldiği görülüyor. Hayatının son dokuz yılında sadece birkaç hikâyesini dergilere göndermekle yetinen Wyndham, 1963 yılında yazdığı Chocky öyküsünü zamanla genişleterek roman halinde 1968 yılında yayımlatıyor. Chocky’nin önceki okuduğumuz iki kitaptan bambaşka bir konuya ve paralel bir kurguya -evrim ve gelişimi merkeze alıp insanoğlunu irdelemesi- sahip olduğunu belirtip sözü tanıtım bültenine bırakıyoruz:
Matthew bir gün zihninde, nereden geldiğini bilmediği bir ses duymaya başlar. Durmaksızın kendisiyle konuşan bu sesin adı Chocky’dir. Ailesi bu durumu başlarda pek önemsemez ve sıradan bir “hayali arkadaş” olarak nitelendirir; ancak zamanla işin rengi değişir. Matthew kendisinden beklenmeyecek üstün davranışlar sergiler, zorlu matematik ve fizik kuramlarından bahseder, harika resimler çizmeye başlar. Hatta yüzme bilmemesine rağmen hem kendini hem de kız kardeşini boğulmaktan kurtarır. Bu olağanüstü olayın ardından gazetelere de konu olan Matthew’nun hayatı bambaşka bir yöne evrilir. Artık herkes, Chocky’nin ne kadar “hayali” olduğunu sorgulamaya başlamıştır…
Sosyopolitik meseleleri bilimkurgu türüne başarıyla yerleştiren John Wyndham, teknoloji, uzay, evrim ve gelişim üzerine kaleme aldığı Chocky’de, büyüme çağındaki bir çocuğun gözünden dünyayı ve insanlığı irdeliyor.
Bazı korkular vardır; onlara artık inanmayacak kadar ilerlediğimizi ısrarla, inançla savunuruz. Ama yine de bu korkular hepimizin içinde uyumaktadır ve kritik bir anda, dikkatsiz ve beklenmedik bir sözle uyanabilirler.
“Hâlâ güncel, hâlâ rahatsız edici.” – Guardian
Chocky’nin çeviri koltuğunda adını sıkça duyduğumuz Niran Elçi bulunuyorken editörlüğünü yine tanıdık bir isim Ümit Mutlu üstleniyor. İki yüz sayfadan mürekkep bu baskı, önceki iki Wyndham kitabında olduğu gibi yine ciltli olarak raflardaki yerini aldı.
Kirzalitler güzeldi, 50’lerde yazılamasına rağmen bugün hâlâ gördüğümüz sorunlara güzel parmak basıyordu. Triffidler’i okumak kısmet olmadı daha. Bunu da alırım muhtemelen
Triffidlerin Günlüğü de bence aynı güzellikteydi, fuara gelir gelmez kaptım bu kitabı da. Şimdi sırada…
Aynen, katılıyorum.
Yazarın 50-60 yıl önce böyle eserler vermeÅ olması müthiÅ bir Åey! Delidolu Kitap’ın hazırladıÄı mini sitede bulunan belgeselde bir eÄitmenin sözleri her Åeyi açıklıyor, kendisi Åöyle anlatıyor:
Sanırım yeni çıkan kitapla birlikte, okuyacaÄım kitaplar listesi hiç bitmeyecek.