Onur Özgüner
İskoç asıllı yazar Andrew Lang’in yazdığı, Britanya mitolojisindeki efsanevi Camelot kralı Arthur’un kötülüğe karşı iyiliğin mücadelesini anlatan hikâyelerden oluşan Kral Arthur ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri kitapseverlerle buluştu.
Kitap, Kral Arthur’un hükümdarlık döneminde geçen efsanelerden en sevilen on üç tanesini ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri’ni ele alıyor.
Kral Arthur ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri – Andrew Lang | Arka Kapak Tanıtımı
“Hikâyelerde hem insanlara hem de doğaüstü güçlere karşı savaşan kahraman savaşçı Kral Arthur, tarihin en büyük mitlerinden biridir. Onun dönemine dair sayısız efsane, yüzyıllardır kitaplara, filmlere, tiyatroya, müziğe, dansa konu olmuş, tarih boyunca her yaştan insanın ilgisini çekmiştir.
Saplandığı taştan kimsenin çıkaramadığı kılıcı çeken Arthur’un kral olması, Gölün Hanımı’nın Arthur’a Excalibur’u vermesi, Yuvarlak Masa Şövalyeleri’nin toplanması, Morgana’nın Arthur’u öldürmeye çalışması, Merlin’in sonu, Kutsal Kâse arayışı, Kraliçe Guinevere adına yapılan savaş, Arthur’un ölümü ve efsaneyi oluşturan daha pek çok olay Andrew Lang’in canlı anlatımıyla bir kez daha hayat buluyor.”
Guy Ritchie’nin yönettiği 2017 yapım tarihli King Arthur: Kılıç Efsanesi filmi dâhil olmak üzere bu hikâyeler birçok uyarlamaya ilham verdi.
Kral Arthur ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri, Maya Kitap, Mitolojik Hikayeler Dizisi etiketiyle ve Ahmet Eliuz‘un çevirisiyle raflardaki yerini aldı.
Kitabın tanıtım yazısında yer alan “Kahraman savaşçı Kral Arthur, tarihin en büyük mitlerinden biridir.” ifadesine katılıyorum. Kral Arthur büyük bir destan kahramanıdır (kimilerine göre de gerçekten yaşamıştır).
Ancak bu destanın bu denli çok tanınmasında Kral Arthur’un Batı uygarlığının bir miti olmasının rolü de epey büyüktür.
Örnek olarak bizim Oğuz Kagan’ı ele alalım… Oğuz Kagan’ın destanı da Kral Arthur’un miti kadar görkemlidir. Ancak Oğuz Kagan’ın Doğu uygarlığına ait olması onu Arthur vb Batı destanları karşısında tanınmaz kılmakta, adına yetkin romanlar yazılmasına engel olmaktadır; elbette bu bağlamda onun üzerine film de çevirilmemektedir…
Not: Ayrıca Oğuz Kagan, Arthur’u öttürür…
Her kelimesine katılıyorum
Kral Arthur hakkında Türkçeye kazandırılmış en güzel eser SEL yayınlarından çıkmış Mina Urgan’ın tercüme ettiği Sir Thomas Malory’nin derlediği “Kral Arthur’ün Ölümü” adlı yaklaşık 850 sayfalık eserdir.Değişik bir üslupta yazılmış eseri okuması pek de kolay değildir. Ama parça parça okunursa bayağı keyiflidir. Diğer taraftan;
Batı uygarlığı kendi edebiyatına, tarih ve efsanelerine ait konuları ve kahramanları pazarlamakta son derece usta olduğundan bütün dünya adeta bu eserleri ezberlemiştir.(Kral Arthur, Ivan Hoe,Robin Hood, Arslan Yürekli Richard, vs…) Bu nedenle
Haçlı seferlerini, karanlık çağları, medeniyet ve din savaşlarını, batı tarihini daima batılı eserlerden onların yorumları çerçevesinde öğreniriz ne yazık ki!
Bizler ise, kendi tarihimizi sadece kendi kendimize anlatarak tatmin oluyoruz. Oysa tarihimizden ne harika epik eserler ve kahramanlar ortaya çıkardı! Ama bunun için sağlam kalemi olan edebiyatçılar ve bu romanları sinemaya aktarabilecek bir film endüstrisi ile beraber güçlü bir PR çalışması yapmak gerekir. Çünkü Batı dünyası Doğunun tarih tezlerine ve tarihi olayları yorumuna daima şüphe ile bakmış, doğu tarihine kendi tarihini ilgilendirdiği kadarı ile önem vermiş ve asla tarafsız olamamıştır.
Nefis yorum…