Yazdığı WOOL (Silo) üçlemesiyle adından sıkça söz ettiren Hugh Howey, Türkçeye ilk defa çevrilen bir romanla daha aramızda. Yazarın ilk olarak 2014 yılında Kum (Sand) adıyla yayınlanan romanı yine bilimkurgu türünde ve kıyamet sonrası bir maceayı konu alıyor.
Hugh Howey eserleri ilk defa 2014 yılında MonokL Yayınları tarafından dilimize kazandırılmıştı. Toplamda üç kitaptan oluşan Silo serisi, okurlaca oldukça beğenildi. Kitap fuarı kapsamında ülkemize de gelen yazarla Kayıp Rıhtım olarak bir video röportaj da gerçekleştirmiştik.
Yıllar sonra serinin yayın hakları İthaki’ye geçti ve kısa sürede yayımlanmış her üç kitabı da yeniden basıldı. Şimdi de yazarın bi başka serisi olan Kum, Cihan Karamancı çevirisiyle dilimize kazandırıldı.
Kum – Hugh Howey | Arka Kapak Yazısı
Son yılların en önemli bilimkurgu serilerinden WOOL’un yazarı Hugh Howey’den yepyeni bir kıyamet sonrası roman.
“KİMSE BİZİM İÇİN GELMEYECEK. KİMSE BİZİ KURTARMAYACAK. BU, BİZİM HAYATIMIZ.”
Eski dünya kumların altında kaldı. Hareket eden, yer değiştiren, çöken kumların üstündeki vahşi yeni dünyaysa eskisinden daha zalim. Dinmeyen rüzgârların ve korkunç kumların yaşamı kontrol ettiği kasabalarında dört kardeş, anne ve babalarının onları terk etmesinden sonra tek başlarına. Böyle bir dünyanın en saygı duyulan mesleği ise babalarının da yaptığı “kum dalgıçlığı”.
Dört kardeşten biri olan Palmer, kendini kanıtlamak ve hayatını kazanmak için yaşına göre oldukça tehlikeli bir göreve hazırlanıyor: Kumulların altına dalarak çok derinde olduğuna inanılan efsanevi, eski dünya şehrini keşfetmek. Fakat bu zorlu dalış sadece Palmer’ın değil yaşadığı tüm kasabanın dünyasını yerle bir edecek.
Kum, kanunsuzluğu, göz ardı edilmişliği, kendi başınalığı keşfe çıkan soluksuz bir macera.
“Kum, Hugh Howey’nin WOOL serisinin başarısının tesadüf olmadığını gösteren nitelikli bir bilimkurgu-gerilim kitabı.” –Financial Times
“Hugh Howey bu işi biliyor.” –SFX
“Capcanlı ve mükemmel yaratılmış bu dünyanın arka planında aile ve toplum hakkında oldukça duygu dolu bir hikâye yatıyor.” –Morning Star
İthaki Yayınları etiketiyle çıkan kitabın editörlüğü Alican Saygı Ortanca’ya ait. Ömer Ezer’in yayına hazırladığı, Emirhan Burak Aydın’ın düzeltisini üstlendiği ve Hamdi Akçay’ın kapak tasarımını yaptığı roman 344 sayfadan oluşuyor.
Kitabın ilk bölümünü içeren ÖN OKUMAsı için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Sizler WOOL serisini okumuş muydunuz? Peki Kum’ın konusu ilginizi çekti mi? Kayıp Rıhtım Forum üzerinden yorumlarınızı paylaşabilirsiniz.
Kurgusal dünya harika ancak ana hikayeyi hiç beğenmedim. Başı sonu belli. Hikaye olmamış.
Bir sonraki kitabının adı bence ya Mesai ya da Çimento olacak.
Öncelikle Hugh Howey hayranıyım Silo serisini okudum ,kendisini hatta canlı gördüm ,imzasını aldım,gelelim kitaba .
Yazının bundan sonrası az da olsa spoiler içerebilir .
.Yazar çok geniş bir evren yaratmış fakat bunu iyi kullanmamış ,iki üç kitaplık hikayeyi sanki sıkılmış, bir kitaba sığdırmış,sonunda da başı sonu belli bir hikaye olmuş ,çok iyi buluşlar var kuma dalmalar,bu dalma için kullanılan teçhizatlar ,kumun altında şehirler ,geliştirilecek o kadar çok şey var ki, bu konuda ki en olumlu yorumum kitabın sayfa sayısı herhalde .Yinede Hugh Howey yazar ben okurum diyor distopik değişik bir dünyaya ait bir şeyler arıyorsanız tavsiye edilir ,son bir şey ekleyeyim yazarı sosyal medya hesaplarından takip ediyorum , dünyayı eşiyle beraber kendi kullandığı teknesiyle geziyor gezilerinden esinlendiğini sanıyorum bu eser için
@kara Kesinlikle katılıyorum. Bu kadar harika bir kurgu bu kadar batırılabilirdi. Devamı sürpriz bozan (spoiler) içerir.
Kum dalışı yapma, Danvar’ın keşfi derken kitap beklentiyi artırıyor ve heyecanlandırıyor. Ancak karakterleri ayrı ayrı anlatıp sonra birleştirme çabası insanı yoruyor ve konudan koparıyor. Vic’in hikayesinin ayrı Palmer’ın ayrı, annelerinin ayrı, diğer kardeşlerin ayrı derken insan sıkılıyor ve konu çizgisinin çok dışına çıkıyor. Bu nedenle hikayeyi de çok fazla kaçırdım. Mesela bütün şehirleri bomba ile patlatmaya çalışan adamın amacı nedir? Neden böyle bir şey yapıyor? Madem Danvar şehrinden faydalanmayacak o kadar yatırım yapıp bulunduktan sonra neden geri kumların altına gönderdi? Babalarının sürekli batıya gidin demesi nedendir? Batıda ne vardır? Buna rağmen onlar neden gitmezler? Vic babasının bile dönemediği yere neden gitmiştir? Yani kurgu güzel ancak bu kadar güzel bir kurgu bu kadar batırılır.