Rus edebiyatıyla hiç haşır neşir olmayanların bile en az bir kez Lev Tolstoy ismini duymuşluğu vardır. Tam adı Lev Nikolayeviç Tolstoy olan yazarın edebiyat uğruna arkasında bıraktığı miras nesiller boyu nice yazarı etkilemiş, etkilemeye de devam etmektedir. Ancak ünlü yazarın, aynı zamanda felsefecinin, hayatına dair öyle detaylar paylaşacağız ki sizlerle, eminiz en fanatik okurları dahi daha önce duymamıştır.
Yazarın hayatı ve eserleri hakkında bilinmeyenler ile tanışmaya hazır olun.
İşte Lev Tolstoy Hakkında 10 Şaşırtıcı Bilgi
1. Hayatının Büyük Bölümünü Kırsalda Geçirdi
Varlıklı bir ailenin çocuğu olmasına rağmen Tolstoy’un hayattan beklentisi küçük mutluluklardan fazlası değildi. Vaktinin büyük bölümünü yalın ayak özgürce dolaşıp köylü hayatını dibine kadar yaşadığı hem de memleketi olan Yasnaya Polyana’da geçirirdi. Kırsala olan bu aşkı romanlarındaki bazı karakterlere yansımıştır hatta. Anna Karenina’daki Konstantin Levin bu karakterlerden bir tanesidir.
2. Seçkin Bir Dilbilimciydi
O zamanlar aristokrat sınıfına mensup pek çok kişi gibi o da yaşamı boyu birden fazla dilde ustalaşmıştı. Yaygın diller olan İngilizce, Fransızca ve Almancanın yanı sıra Yunanca, İspanyolca, İtalyanca, Ukraynaca, Türkçe ve Bulgarca da okuyabildiği diller arasındaydı. Evindeki 39 dilde 23.000 eserden oluşan kütüphanesi verdiğimiz bilgiyi kanıtlar nitelikte.
3. El Yazısı Berbattı
Tolstoy eserleri uzunluklarıyla ünlüdür. En bilinen ve dört bölümden oluşan romanı Savaş ve Barış bu yıldırıcı uzunluğun en net örneklerinden. Yazısının kötü oluşuna geçecek olursak, o dönem editörünün başı bu arapsaçı gibi anlaşılmaz yazıyla epey dertteymiş. Bu noktada ise yardıma koşan kişi eşi Sophia olmuş. Sophia, yazarın en bilinen eserlerinin çoğunu yeniden yazarak editöre teslim etmiş. Tolstoy’un hayatının sonlarına doğru Sophia’nın, eşinin günlüğünü de gelecek nesillere yararlı olsun diye elden geçirdiği biliniyor.
4. Nobel Edebiyat Ödülü’nü İstemedi
Tüm zamanların en başarılı yazarlarından biri olmasına rağmen Tolstoy’un Nobel Edebiyat Ödülü’ne hiçbir zaman layık görülmemiş olması ilginç bir detay. Bu olayın iç yüzü aslında biraz başka, gelin bir göz atalım.
Aslında kendisi 1906 yılında Rusya Bilim Akademisi tarafından Nobel ödülüne aday gösterilmiş ama nedendir bilinmez, yazar adını listeden sildirmek için araya torpil bile koydurmuş. Daha sonra ödülü alınca reddetme zahmetinden bu şekilde kurtulmuş olmuş kendine göre.
5. William Shakespeare’den Hiç Hazzetmezdi
Lev Tolstoy yaşadığı süre boyunca pek çok ünlü yazarı yakından takip etmişti. Kendi zamanında yaşamış birçok yazarla da arkadaşlık etti, eserlerini de beğeniyle okudu. Ama nedendir bilinmez William Shakespeare’e karşı hiçbir zaman iyi duygular besleyemedi. Hatta ona katlanamadığını açıklayacak kadar ileriye gitti. Anton Çehov bu durumu Tolstoy’un Shakespeare’den gözünün korkması olarak yorumlamıştı.
6. Aforoz Edilmişti
Bu bilgi kulağa çok korkutucu gelse de aslında o kadar ciddi bir şey değil. Tolstoy’un kiliseden ayrılması tamamen kendi kararıyla oldu denilebilir. Vaftiz edilmiş, Tanrı’ya inanan bir Hıristiyan’dı, aforoz edilişi inancına gölge düşürmedi. Rus Ortodoks Kilisesi ile belli başlı konularda anlaşmazlık yaşadı ve yazar olması dolayısıyla kendi fikirlerini sesli belirtmekten hiç çekinmedi. Sonrasında hükümetin de baskılarıyla kilise ona bir mektup aracılığıyla aforoz edildiğini bildirdi.
7. Fakirliği Güzellerdi
Rus yazar ömrü boyunca bir takım dogmatik inanış oluşturmuştu. Yazar olarak isim ve statü sahibi olması bu durumu değiştirmeye yetmedi. Yoksullukla ilgili ilginç fikirlerini en nihayetinde kendi hayatında uygulamaya başlamak istemiş, yazdığı kitaplardan telif hakkı ücreti almayı bırakarak fakirlik içinde yaşama kararı almıştı. Ancak karısı, olması gerektiği gibi, çocukların ve ailenin geleceğini gerekçe göstererek onu bu kararından vazgeçirdi.
8. Hevesli Bir Mektup Arkadaşıydı
Aktif bir roman yazarı olmasıyla beraber Tolstoy, dünya genelinden okurlarıyla pek çok yazışma da gerçekleştirmişti. Mektup arkadaşları içinde tanıdığınız bir isim de var. Tolstoy’un kendisi gibi şeytanın kaba kuvvet veya nefretle yenilemeyeceği felsefesini benimsenmiş olan Mahatma Gandi!
9. Vejetaryendi
Ömrünün ikinci yarısında, yaklaşık 50 yaşlarındayken Tolstoy vejetaryen olmaya karar verdi. Bu beslenme şekline dair inancı, herkesin bir gün mutlaka vejetaryen olacağı şeklindeydi. O zamanlar bu şekilde beslenmenin yaygın olmadığını söylememize gerek yoktur herhalde. Tolstoy’un zamanının ötesinde olduğunu gösteren birçok özelliğinden biri de buydu.
10. Uslanmaz Bir Kumarbazdı
O zamanlar beyefendilerin en büyük zevklerinden biri kartlardı, Tolstoy’un da aynı şekilde. Kumara çok fazla düşkündü; bu düşkünlüğü ona ağır bedeller de ödetmişti. En büyük kaybını Yasyana Polyana’daki evini masaya koyup kaybettiğinde yaşamıştı. Evini her zaman geri almak istemiş ancak bu işte bir türlü başarılı olamamıştı.
Sizler de Lev Tolstoy hakkında bildiğiniz ilginç bilgileri, yazarın eserleri ve hayatı üzerine paylaşmak istediklerinizi Kayıp Rıhtım Forum yorumlarında bize iletebilirsiniz.
Kaynak: Culture Trip
Forum üzerinden yorum yapıp sohbete katılmak için tıkla!