Beyza Taşdelen
Ne mutlu ki, Türk Edebiyatı’nda fantastik ve bilim kurgu türlerinin büyük atılımlar kaydettiği bu son dönemde pek çok yeni yazar ve onların gelecekte öncü olarak anılacak değerli eserleriyle tanışma fırsatı bulduk. Olcay Şeker‘in kaleminden çıkan ve bilim kurgu ile fantazyayı tek potada eriten 7 Pencere de bu eserlerden biri oldu. Dünya ve üzerinde bulunan kaynakların geleceği hakkında kaleme alınmış oldukça sürükleyici bir kurguyu okurlarıyla buluşturan 7 Pencere bu iki türün bizim coğrafyamızda nasıl ele alındığını görmek isteyen ve okuma listelerini hazırlarken yerli yazarlarımıza öncelik vermeyi arzu eden okurlar için yeni ve güzel bir seçenek.
İlk defa Wattpad üzerinden yayımlanan, sonrasında ise Cinius Yayınları tarafından basılan kitabın tanıtım bülteni ise şu şekilde:
Yaşadığımız dünyanın kime ait olduğu sorusunu hep bencilce cevapladık. Toprağı, suyu, yeraltı kaynaklarını
birbirimizle paylaşmak yerine; onlara tek başımıza sahip olmaya çalıştık. Evrende küçük bir kum tanesi olduğumuz gerçeğini unuttuk. Sahip olduğumuza inandığımız hiçbir şeyin bize ait olmadığı gerçeğini anlamak istemedik. Yüzyıllar boyunca hep kendimize düşmanlar yaratıp onlarla savaştık. Oysa düşman en yakınımızdaydı, bize çok benziyordu.
Dünyanın 7 farklı şehrinde gökyüzünde açılan 7 pencere, tüm insanlığın gündemini değiştirecek, bu 7 pencerenin sırrı çözülmeye çalışılacak. Sır çözüldüğünde ırk, dil, din ayrımı yapmak için kimsenin sebebi kalmayacak. Çünkü insanlığın en büyük savaşı kapının açılmasıyla başlayacak.
Konusu da ilginç değil mi? Eğer şu sıralar okuyacak yeni, değişik ve biraz daha bizden bir kitap arıyorsanız 7 Pencere’yi okuma listenize eklemenizde fayda olacaktır.
