Orwell Ödülü, sıra dışı başarılar göstermiş politik yazılara verilen bir İngiliz ödülüdür. Her yıl biri kitap, diğeriyse gazetecilik olmak üzere iki kategoride verilir. Ancak 2012 sonrasında bu konsepte giren bloglar da ödüllendirilmeye başlandı. Böylece ödüle üçüncü bir kategori daha eklendi. Buna karşın, kitap kategorisinde verilen ödül spekülatif kurgulara ait değildi. Ta ki The Power sahneye çıkana kadar…
Orwell Ödülü, George Orwell’ın “politik yazını sanata dönüştürme” mottosuna en çok yaklaşan eserlerin finale kaldığı bir ödül olarak da dikkat çekiyor. Türkçeye gelecek son kazananıysa The Power adında bir distopya. Özellikle Unutulmuş Diyarlar okurları için tanıdık gelecek bir konuya sahip kendisi. Neden mi? Çünkü kitapta doğanın bir cilvesi olarak kadınlar güç bakımından erkeklerden üstün hale geliyor. Drowları tanımış fantazya okuru ne demek istediğimi bir nebze olsun anlayacaktır. Üstelik bu güç sadece fiziksel güç de değil. Kadınların kazandığı bu üstün gücün süper güçlere benzer bir formu da var ve öldürme amaçlı kullanmaktan da geri durmuyorlar. Çünkü şimdi gücü kullanarak sömürü sırası onlara geçmiş durumda.
Yazar Naomi Alderman‘in bu romanı, Orwell Ödülü’nün kitap kategorisinde uzun liste finalisti olarak yer aldı. Kendisi de bunu beklemiyordu ve en az ödülün takipçileri kadar şaşkındı. Kısa listeye kalamamış olsa da bir ilke imza attığı apaçık. Ayrıca, Bailey’s Women Prize‘da kısa listeye kalma başarısını da gösterdi.
7 Haziran‘da Naomi Alderman‘ın Bailey’s ödülünü alıp alamadığını hep birlikte göreceğiz. Ama onun öncesinde, Misis Kitap‘ın bu eseri bizlerle buluşturacağının da haberini vermiş olalım.
Kitabın çıkışı sonbahar dönemine rastlayacak gibi görünüyor. Anlaşılan o ki, bu sonbahar Misis Kitap‘ın yükselişi olacak, çünkü önce Nnedi Okorafor haberi, şimdiyse böyle bir distopya ile karşımıza çıkarak bizleri bir hayli heyecanlandırmayı başardılar.