in

Otostopçunun Galaksi Rehberi Yeniden Bizlerle!

Douglas Adams’ın galaktik komedi şaheseri Otostopçunun Galaksi Rehberi uzun bir aranın ardından yepyeni kapaklarla tekrar raflarda.

Otostopçunun Galaksi Rehberi
- Reklam -
- Reklam -

Havlularınızı hazırlayın otostopçular. Galaksinin en bahtsız insanı Arthur Dent’in son derece absürd ve bir o kadar da çılgın macerasına geri dönüyoruz! Çünkü baskısı bir süredir bulunmayan Otostopçunun Galaksi Rehberi, bu kez Alfa Yayınları aracılığıyla raflardaki yerini tekrar almaya hazırlanıyor.

Douglas Adams’ın ilk olarak 1978 yılında BBC için bir radyo tiyatrosu olarak kaleme aldığı, daha sonrasındaysa 1979-92 yılları arasında beş kitaplık bir “üçleme” olarak yayınladığı bu mizahi bilimkurgu serisini anlatmaya kelimeler yetmez sevgili okurlar. Adams’ın son derece mantıksız ve bir o kadar da komik bir şeyi tüm ciddiyetiyle anlatışını kendiniz tecrübe etmeniz gerekiyor. Anlayamazsınız sözünün sayfalara dökülmüş hâli desek yeridir hani… Ama kısaca anlatmaya çalışırsak şöyle bir şey çıkar:

Arthur Dent bir sabah uyandığında evinin bir otoyol inşaatı için yıkılmak üzere olduğunu öğrenir. İşin kötüsü sarı bir buldozer bahçesine girmiştir bile. Arthur neden hiç kimsenin kendisine haber verme zahmetine katlanmadığını gürültülü protestolar eşliğinde dile getirdiğinde yıkım emrinin belediyenin bodrumundaki kilitli bir sandıkta aylardır yattığı, itiraz etmek için yeterince zamanı olduğu söylenir kendisine. Tam da işler bundan daha kötü olamaz derken gökyüzünde buldozer şeklinde bir sürü uzay gemisi belirir ve dünyanın bir otoyol inşaatı için yıkılmak üzere olduğunu duyururlar. İtiraz ettiklerindeyse şu cevabı alırlar:

- Reklam -

“Efendim? Haberiniz yok muydu? E yapma ama insanoğlu! İstimlak duyurusu elli yıldır Alfa Centauri’deki bir panoda asılıydı. İtiraz etmek için yeterince zamanınız vardı…”

Derken en yakın arkadaşı Ford Prefect’in aslında Betelgeuse gezegeninden gelen bir “otostopçu” olduğu ortaya çıkar, gezegenin yıkımından son anda kaçarlar ve Arthur bir anda kendisini koskoca galakside hayatta kalan tek Dünyalı olarak buluverir.

Kitapların arka kapak yazıları şu şekilde:

Otostopçunun Galaksi Rehberi

otostopcunun galaksi rehberiGalaksinin Batı Sarmal Kolu’nun bir ucunda, haritası bile çıkarılmamış ücra bir köşesinde, gözlerden uzak, küçük ve sarı bir güneş vardır. Bu güneşin yörüngesinde, tamamıyla önemsiz ve mavi-yeşil renkli, küçük bir gezegen döner. Gezegenin maymun soyundan gelen canlıları öyle ilkeldir ki dijital kol saatinin hala çok etkileyici bir buluş olduğunu düşünürler. Bu gezegenin şöyle bir sorunu vardı: Üzerinde yaşayan halkın büyük bölümü çoğu zaman mutsuzdu.

Bu sorun için pek çok çözüm önerilmişti, ama bunların çoğu genellikle yeşil renkli küçük kâğıt parçalarının hareketleriyle ilgiliydi. Bu da tuhaftı, çünkü aslında mutsuz olanlar yeşil renkli küçük kâğıt parçaları değildi. Bu nedenle sorun varlığını sürdürdü; halkın çoğunun durumu kötüydü ve onların büyük bölümüyse sefildi, dijital kol saatleri olanlar bile. Her şeyden önce, ağaçlardan inmekle büyük bir hata ettiklerini düşünenlerin sayısı gün geçtikçe artıyordu. Yaklaşık iki bin yıl sonra, bir perşembe günü korkunç, aptal bir felaket meydana geldi. İşte bu kitap o felaketin doğurduğu bazı sonuçların öyküsüdür.

Üstelik unutulmaması gereken şu ki: Dizinin daha ilk kitabındasınız ve yine bir perşembe yaklaşıyor, hafta sonuna az kaldı.

Evrenin Sonundaki Restoran

evrenin sonundaki restoranMilliways Öğlen Menüsü, editörünün iznini alarak, Otostopçunun Galaksi Rehberi’nden bir pasaj aktarmaktaydı. Pasaj şöyleydi: Belli başlı her galaktik uygarlığın tarihi üç ayrı ve fark edilebilir aşamadan geçme eğilimindedir. Bu aşamalar Hayatta Kalma, Sorgulama ve İncelikli Düşünmedir; bir başka deyişle Nasıl, Neden ve Nerede aşamaları olarak da bilinirler. Örneğin, ilk aşama Nasıl Yiyebiliriz? sorusuyla, ikinci aşama Neden Yiyoruz? sorusuyla, üçüncü aşamaysa Öğle Yemeğini Nerede Yiyelim? sorusuyla tanımlanmaktadır.

Menü daha sonra Milliways’in, Evrenin Sonundaki Restoran’ın bu üçüncü soruya çok uygun ve seçkin bir cevap olduğunu söylüyordu.

Altın Kalp’in yolcuları sabahtan itibaren altı tamamen imkânsız işi başarmışken, günü gerçekten layık olduğu bir şekilde taçlandırmaya karar vermişlerdi: Gidilebilecek en iyi restoranda, seyredilebilecek en iyi manzaraya karşı mükellef bir yemek.

Bu arada gidiyoruz, ama aranızda rezervasyon yaptıran oldu mu?

Hayat, Evren ve Herşey

hayat evren her seyEvren gerçekten çok tuhaf bir yer. Var olduğundan beri düzensiz aralıklarla birilerinin onu kurtarması gerekiyor ve işin ilginç yanı bu görev hep de başarılmıştır. Bu kez görev emri Arthur Dent’e ve zamanının bir bölümünü uçmayı öğrenmeye adamış olan arkadaşı Ford’a verilmişti. Oysa zavallı Ford, kendini yere doğru fırlatıp yeri ıskalamak olan temel uçuş bilgisini bir türlü hayata geçirememişti. Ama şimdi konumuz o değil.

- Reklam -

Zamanın sürekliliğinde doğan anaforların arasından kayarcasına geçen iki arkadaş karşılarında bir koltuk ve evreni yok etmeye kararlı Krikkit gezegeninin mutsuz halkının temsilcileri olan beyaz katil robotları buldular. Her şey bir yana çözümlenmesi gereken Nihai Soru’ya ne olmuştu? Bir zamanların iyilik dolu gezegeni şimdi nasıl tam bir yıkım yaratmanın peşine düşmüşlerdi?

Bu sorular sizi heyecanlandırmış olmalı. Ama korkmayın, evrende kahramandan bol tek bir şey bile yoktur.

Elveda ve Bütün O Balıklar İçin Teşekkürler

elveda baliklar icin tesekkurlerOkumaya doyamadığımız maceramız yepyeni aşamalara giriyor. Kahramanımız Arthur Dent kendisinden beklenilmeyen bir kriket vuruşuyla galaksiyi kurtarmayı başarmıştı. Ardından da her iyi kahramanın yaptığını seçip bir parça kendisiyle baş başa kalmayı dilemişti. Aslında unuttuğu çok önemli bir gerçek vardı: Maceralar karşılarında gerçek bir maceraperest bulduklarında asla onun peşini bırakmazlar…

O yüzden yağmurlu bir gecede karşısına 231 adet farklı yağmur tipini bilen ve bunların hiçbirinden bir parçacık bile olsa hoşlanmayan bir tür yağmur tanrısıyla karşılaşmakta, maceraperest bir otostopçu için çok da şaşırılacak bir şey yoktu. Şaşıracağı şeyse o berbat ve yağmurlu geceyi atlattıktan sonra karşısına inanılmaz güzellikte, gizemli bir kızın çıkmasıydı. Bütün bunların hiçbir anlamı yoktu. Uzayda savrularak geçirdiği sekiz yılın ardından, plastik bir alışveriş poşeti ve emektar havlusuyla birlikte evine dönmüştü ya, bu her şeye bedeldi. İyi ama gezegendeki bütün yunusların aynı anda ortadan kaybolmasının ardında yatan sır neydi?

Galaksi boyunca otostop yapanların hayatında sıradan birkaç gündü sadece. Yeni olan ne miydi? Kitabı okuyun göreceksiniz?

Çoğunlukla Zararsız

cogunlukla zararsizDenir ki, evrende izlenilmeye, sevilmeye, özlenmeye değer her şeyin bir sonu varmış. Hiç değişmeyen bu kural ne yazık ki DNA’nın yazdığı bu mükemmel seri için de geçerli. Bir başka deyişle, ne kadar istemesek de beş ciltlik üçlememizin beşinci cildine geldik. Okumanızı ne kadar yavaşlatsanız da Otostopçunun Galaksi Rehberi bitiyor ya da kısa bir süre sonra bitecek.

Her şeyi bilen eskilerin sevdiği ve DNA’nın kitabının başına aldığı önermeleri bir kez daha hatırlayalım:

Bir şey olacaksa olacaktır. Herhangi bir şey, ortaya çıkarken bir başka şeyi ortaya çıkarıyorsa, bir başka şeyin ortaya çıkmasına neden oluyor demektir. O şey her neyse, olurken, kendi kendisinin yeniden ortaya çıkmasına sebep oluyorsa, tekrar olacaktır. Bununla birlikte kronolojik bir sıra izlenmesi şart değildir.

Böylesine sağlam bir mantığın ardından kahramanımız son kez ve bu defa Yerküre’yi kurtarmak için akıl almaz bir maceraya giriyor. Üstelik bu kez işin içinde kızı olduğunu iddia eden Random da var ve elbette tahmin edebileceğiniz gibi Arthur’umuz kahraman olabilir, ama babalık müessesinin kurallarına çok yabancı olduğu için düşünmediği kadar kötü bir baba da çıkabilir.

Serinin beş kitabı birden Berat Pekmezci’nin çizdiği yepyeni ve pek bir manidâr kapaklarla, ayrı ayrı ciltler hâlinde 1 Haziran’dan itibaren satışa sunulacak. Birinci kitabın kapağındaki balina ve petunya mesela…

Şu anda ön siparişte olan kitapların çevirisi Kabalcı baskısında olduğu gibi Nil Alt ile İrem Kutluk‘a ait. Editör koltuğundaysa Seda Ç. Şan var. Bol kahkahalar dileriz!

Güncelleme: Az önce yayınevi yetkililerin Twitter’da paylaştığı bir bilgi sayesinde serinin tek ciltlik baskısının da yolda olduğu doğrulandı. Hatta kapağı bile belli!

M. İhsan Tatari

Yirmi yılı aşkın bir zamandır fantastik edebiyat, bilimkurgu, çizgi roman ve bilgisayar oyunlarıyla haşır neşir oluyor.

Fantastik edebiyat alanında dört basılı kitabı bulunan yazar, Kayıp Rıhtım'ın yanı sıra Oyungezer dergisinde de serbest yazar olarak çalışmakta, çeşitli yayınevlerinde çevirmen ve editör olarak görev almaktadır.

12 Yorum

Yorum Yap
    • Alfa Yayınevi de Kabalcı’nın kullandığı Nil Alt ve İrem Kutluk çevirisini takip ediyor.

  1. Merhaba, iki kitap arasında herhangi bir fark olup olmadığını sormak istiyorum.
    ALFA yayınevinden çıkan kitabın 848 sayfa olduğunu duydum.
    Kabalcı’nın ise önceden çıkardığı tek ciltli kitabın ise, 709 sayfa ediyor.

    Yazarın tamamlanmamış hikayesimi ekli Alfa yayınlarında, yoksa kitaplara özgü bazı notların yer aldığı ek sayfalar mı mevcut?
    Henüz ALFA’nın tek ciltli versiyonunu göremediğim için bunu öğrenme şansım olmadı.

    • Merhabalar. Alfa’nın tek cilt baskısını inceleme şansım olmadı ama muhtemelen punto farkıdır. Kabalcı çok küçük harflerle basıyordu kalınca kitaplarını.

      Yazarın tamamlanmamış hikâyeleri Kuşkucu Somon adlı kitapta yer alıyor. Alfa onu da bastı. O yüzden buraya kattıklarını sanmıyorum. Bir ihtimal bir önsöz, ek vs de olabilir.

Dark için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scooby Doo film korku

Korku Türüne Girişte En Doğru Adres: “Scooby Doo”

nnedi okorafor ust

Özel Haber: Bol Ödüllü Yazar Nnedi Okorafor’un Eserleri Sonunda Türkçe!