Şu sıralar Sherlock‘u bekleyen ya da var olan maceralarını okuyup bitirdikten sonra “Daha yok mu?” diyenler için yazar Brittany Cavallaro, Holmes’u torununun genlerinde geri getiriyor. Tabii ki yanında Watson ile beraber ama bu defa ikisi de genç ve zeki bir kadın.
“Charlotte Holmes Dosyası” adıyla raflarda yer alacak kitabın tanıtım metni şöyle:
Jamie Watson, uzun zaman önce iletişimini kopardığı babasına bir saat uzaklıktaki Sherringford’da okula başlamak istememişti. Fakat tek sorunu bu değildi: Sherringford’da aynı zamanda ünlü dedektifin üçüncü nesil torunu Charlotte Holmes da okuyordu ve Charlotte, Sherlock’un sadece zekâsını değil dengesiz karakterini de almıştı.
Tanıştıkları andan itibaren aralarında bir gerginlik vardı ve görünürde arkadaştan ziyade düşman gibilerdi. Sherringford’da bir öğrencinin kuşku uyandıran ve eski Sherlock hikâyelerini andıran ölümü, kendini Charlotte’tan uzak tutmaya çalışan Jamie’nin planını suya düşürecekti. Çünkü ikisi de cinayetle suçlanıyordu.
“Klasik bir hikâyeye ilginç bir yön verilmiş. Okurlar hem bu gizem karşısında hem de kendi sırları olan muhteşem Charlotte Holmes tarafından büyülenecek.”
– Maureen Johnson, New York Times çoksatan yazarı –
“Cavallaro’nun klasik diyalog dinamiği, karakterleri ve karmaşık ilişkileri bu hikâyeye yeniden hayata geçirilmiş Doyle öyküleri havası veriyor.”
– Kirkus Reviews –
“Cavallaro, Arthur Conan Doyle’un dedektiflerini (ya da uzak akrabalarını da diyebiliriz) 21. yüzyıla getiriyor. Holmes’u zeki ve genç bir kadın ve Watson’ı da Charlotte’a hayranlık duyan ve ona araştırmalarında yardım eden bir anlatıcı şeklinde betimliyor. Sizi içine çekecek gizemli bir cinayet hikâyesi olmakla beraber, bir üçlemenin de muhteşem başlangıcı.”
– Publishers Weekly –
“Elementary ve Sherlock gibi dizilerin hayranları bu kitabı yalayıp yutacak… edebiyat dünyasının en sevilen ikililerinden birini tekrar okumak için harika bir mazeret.”
– Booklist –
Charlotte Holmes Dosyası’nı (A Study In Charlotte) bizlerle Yabancı Yayınları buluşturuyor. Pınar Polat tarafından çevrilen 280 sayfalık metnin düzeltisi Eren Nadir Akşamoğlu‘na, redaksiyonu ise Merve Özcan‘a ait. Kitabın şimdilik üç kitabı yayınlanmış, dördüncüsünün ise yazım aşamasında olduğu uzun soluklu bir serinin ilk cildi olduğunu da belirtelim.
Kitap ve edebiyatla kalın!
Acaba kitabı okuyan Rıhtım sakini var mıdır? Merak ettim kitabı bayağı. Değerlendirmesini okumak isterdim.
Canım Sherlock’um liseli bir genç kız olmuş. Ama ejsik bence keşke annesi zenci ninesi de hintli olsaymış. Hatta kendisi de lezbiyen eğilimleri olan bir birey olsaymış. Hatta Watson da hermaftodit bir çekik gözlü olsun.
Biraz fazla sert oldu sanırım ama herşeyin kadınlısını çıkartalım özgün birşey çıkarmak yerine de Sherlock Holmes’ün ekmeğini yiyelim. Ne ala memleket. Bunu Doctor Who yapınca oluyor. Dizinin yapısına uygun ama bazu şeylere hiç bulaşmasalar keşke. Burada asıl kızdığım nokta Sherlock Holmes’ün karakterine yapılan saygısızlık. Bu adam aseksüel, hadi onu geçtim. Bu adamın çocuk yapabilme ihtimali olan tek kadın Irene Adler de evimin hanımı olan çocuk bakam demiş herhalde. Nerden baksan tutarsız. İsimden satma çabası. Kitap belki çok muhteşemdir onu bilmiyor ama temelinde referans aldığı noktaya ihanet yatıyor gibi geldi bana. Arthur Conan Doyle böyle bir gönderme yaptıysa ve ben kaçırdıysam aydınlatırsanız beni çok mutlu olurum ama hiç zannetmiyorum.
“Damn politically correct pigs” diyorsun yani. Fair enough.
Ben meseleye bu kadar önyargılı bakmazdım. Kitabı henüz okumadım ama Brittany Cavallaro kendini “geleneksel bir Sherlockian” olarak tanımlıyor. Yani ana karaktere, yazarına tutkun bir hanım. Kitabını da rakip kitap ya da ana seriyi devam ettirmek amacıyla değil de hayran kurgu yazmak amacıyla yazmış ve zaten kitap bilinen Doyle evreninde değil de başka bir alternatif gerçeklikte geçiyor.
Daha ülkemize uğramadı ama kitabın 3 devam kitabı var. Charlotte Holmes bir dörtleme. Yazı yazılırken son kitap yazılıyordu ama o da yayımlandı. Okumayı bence bir düşünün derim
Ortada iyi bir uyarlama, tatmin edici bir kurgu olduktan sonra sorun yok da, kendine Sherlockian, Whovian, I’m Sherlocked filan diyeni gördün mü kaçacaksın.