Rana Demiriz imzalı Rüzgâra Fısıldayan Kadınlar romanı raflarda. Genç Timaş etiketiyle yayımlanan eser, Anadolu’da yaşamış ve hüküm sürmüş güçlü kadınları ele alıyor. Macera ve gizem türündeki kurgusu ile okurların tarihe farklı bir bakış atmasını sağlıyor.
Ayasofya’da Bir Gece, Sarayda Bir Yıl ve Endülüs’te Bir Hafta gibi eserleriyle tanınan Rana Demiriz, dördüncü kitabı Rüzgâra Fısıldayan Kadınlar ile bir kez daha okurlarının karşısına çıktı.
Rüzgâra Fısıldayan Kadınlar – Rana Demiriz | Arka Kapak Tanıtım Yazısı
Arkeolojik bir kazıda bulunan esrarengiz bir el motifinin Anadolu Ortaçağı’na uzanan hikâyesi…
Yıllarca Saltuklu Beyliği’ne hükümdarlık yapmış olan Mama Hatun’u zindandan kurtarabilmek için Mahsima Cihan Hatun, şifa arayışıyla Işık Ülkesi’ne doğru at üstünde uzun bir yolculuğa çıkar. Bu zorlu yolculuktaki durakları olan karanlık manastırlarda, hanlarda, kervansaraylarda esen rüzgârlar, kulağına tarihin güçlü ve cesur kadınlarının hikâyelerini üfler. Kuvvetini duyduklarından alan Mahsima, nesillerdir yalnızca kadınlar arasında süregelen sırrı aydınlatarak, hükümdarı kurtaracak iksire ulaşabilecek, Mama Hatun’u ve de kendi hayatını kurtarabilecek mi?
Toplamda 280 sayfadan oluşan eserin ilk sayfalarını içeren ÖN OKUMAsı için BURAYA tıklayabilirsiniz.
İşte Sevim Şentürk’ün kaleminden kitapla ilgili daha detaylı bir tanıtım yazısı:
Rüzgâra Fısıldayan Kadınlar: Bir El Motifi, Asırların Sesini Açığa Çıkarır mı?
Rüzgâra Fısıldayan Kadınlar, Rana Demiriz’in Genç Timaş etiketiyle çıkan dördüncü romanı. Hafızaları tazeler ve kronolojik olarak sıralarsak diğer çalışmaları şöyle: Ayasofya’da Bir Gece, Sarayda Bir Yıl, Endülüs’te Bir Hafta. Bu hatırlamanın nedeni şu: Genç yazar, kaleme aldığı tarihî romanlarla, bu alanda önemli bir boşluğu dolduruyor. Tarih, sanat tarihi, arkeoloji arka planında işleyen anlatıları, yeni nesil okurlar tarafından da ilgiyle takip ediliyor. Bu hâliyle Demiriz’in metinleri, ünlü bestseller yazar Dan Brown’ın tarihsel malzemeyle kurguladığı macera diline göz kırpmıyor değil.
Rana Demiriz’in son kitabı Rüzgâra Fısıldayan Kadınlar’ın konusu oldukça merak uyandırıcı: Karakterlerden Mahsima Cihan Hatun, yıllarca Saltuklu Beyliği’ne hükümdarlık yapmış olan Mama Hatun’u zindandan kurtarabilmenin yolunu arar. Ve şifa arayışıyla Işık Ülkesi’ne doğru at üstünde uzun bir yolculuğa çıkar. Bu meşakkatli seyahatte karanlık manastırlarda, hanlarda, kervansaraylarda kalır, esen rüzgârlar, kulağına tarihin güçlü ve cesur kadınlarının hikâyelerini üfler. Kurgu; kuvvetini duyduklarından alan Mahsima’nın nesillerdir yalnızca kadınlar arasında süregelen sırrı aydınlatıp, hükümdarı kurtaracak iksire ulaşabilecek, Mama Hatun’u ve de kendi hayatını kurtarabilmenin izinde seyrediyor.
“Konuştuğumda Sesim Bana Bile Yabancı Geldi”
Roman şöyle açılıyor: “Bütün görkemiyle ışık saçan güneş, sarp kayaların arasına oyulmuş odacık şeklindeki kaya mezarlarını gözler önüne serdiğinde heyecandan kalakaldım. Yerden yüzlerce metre yükseklikteki bu vahşi kayaları nasıl böylesine oyup da ölüleri için birer mezar odası hâline getirmişlerdi, bir kez daha hayret ettim. Bütün antik kentler zaten hep en güzel yerlere kurulurdu, buna şaşırmıyordum. En güzel yamaca tiyatro inşa ederlerdi, en havadar yere ise çarşı. Peki, neden en yüksek yere mezar?”
Aslında anlatıcı hikâye boyunca bizi, yani okuru bu sorunun peşinde gezdiriyor. Arka kapakta da kaydedildiği üzere, arkeolojik bir kazıda bulunan esrarengiz bir el motifinin Anadolu’nun Ortaçağı dönemlerine uzanan hikâyesini dinliyorsunuz. Şunu söylemekte bir mahzur yok sanırım: Rana Demiriz, gençlerin alakasını çekecek konu ve üslupta kalem oynatmaya devam ediyor. Bu; onun söz konusu alanda ilerleyeceğinin bir işareti olarak okunabilir. Yazar, macera ve gizem dolu kurgusunda tarihi farklı bir bakışla kendi kamerasından seyrettiriyor. Tarihle kurulan diyalog, yazarın geçmişi algılamasını gösteren bir ayna sanki: “Sahip olduğum bütün tarih ve kimlik geride kalmıştı ve ben onları yansıtan ismimi de kullanamazdım artık. Dönüşü olmaz yola çoktan girmiştim. Konuştuğumda sesim bana bile yabancı geldi.”
Anadolu’nun Kadınları!
Bu arada yazarın özellikle son zamanlarda şiddet ve cinayet haberleriyle gündeme gelen kadınlara omuz vermek, acılarına ortak olmak gayesiyle tarihten bir kadın kahramana/karaktere gittiğini düşünüyorum. Şayet bu tespitim doğru ve yerinde ise genç yazarı bilhassa tebrik etmek gerek. Çünkü Anadolu’da kadın egemen toplumlardan bahseden Rüzgâra Fısıldayan Kadınlar, tarihin çeşitli kadın kahramanlarının hikâyelerini anlatıyor. Ana karakter, at sırtındaki yolculuğu boyunca uğradığı hanlarda, hamamlarda, çarşılarda çeşitli kadın hikâyeleri dinliyor, dolayısıyla biz okurlar da kulak vermiş oluyoruz mazideki seslere. Bunlar arasında Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nu dağılmaktan kurtaran Altuncan Hatun, ülke yöneten, ordulara nizam veren Orta Asya Türk Prensesleri ya da antik dönemlerden beri kendini var eden kadın hükümdarların hikâyeler var. Evet, Mahsima’nın kararlı, cesur ve çalışkan olması genç okurlara da rol model olacak bir karakter.
Özetle, Rana Demiriz’in Rüzgâra Fısıldayan Kadınlar romanı, ilk gençlik Türk edebiyatında hem lirik hem epik bir anlatı. Bakalım, genç yazarın heybesinde/yazı masasında tarihin kıyısında kalmış daha başka hangi öyküler var?
Sevim Şentürk
Rüzgâra Fısıldayan Kadınlar’ın konusunu sizler nasıl buldunuz? Yazarın önceki kitaplarını okuma fırsatınız olmuş muydu? Yorumlarınızı Kayıp Rıhtım Forum üzerinden bizlerle paylaşabilirsiniz.
Forum üzerinden yorum yapıp sohbete katılmak için tıkla!