in ,

Üç Sahtekâr: Londra’nın Sisli Sokaklarından Okült Bir Anlatı

İthaki Yayınları’nın Karanlık Kitaplık dizisinin öne çıkan yazarlarından Arthur Machen’ın kaleme aldığı “Üç Sahtekâr”ı inceledik. Londra’nın karanlık sokaklarında dehşet dolu bir maceraya hazır olun!

üç sahtekar inceleme
- Reklam -
- Reklam -

“İnsanlığın en temel ve en yüce duygusu korkudur ve bu korku da bilinmeyenin korkusudur.”
– H.P. Lovecraft

Yenemediğimiz, baş edemediğimiz, döne dolaşa maruz kaldığımız; üstüne üstlük doğuştan getirdiğimiz ve neredeyse doğum anımızdan ölüm anımıza yanımızdan hiç ayrılmayan korku/korkularımız asla bitmeyecek. Ayaklarımızın üzerinde durmamız, hareket etmemiz, gözlerimizi açık tutabilmemiz için ondan başka tutunacak dalımız yok çünkü.

Edebiyat dünyasındaki onca çer çöp arasında korku edebiyatı dimdik ayakta dururken korku edebiyatını asla hafife almayacağımı bilmenizi isterim. Ve aynı zamanda edebiyatımıza hâlâ korku türünün en nitelikli yazarlarının eserlerinin kazandırılıyor olmasından büyük mutluluk duyuyorum.

- Reklam -

İthaki Yayınları tarafından yayınlanan korku türünün piri olarak nitelendirebileceğimiz Arthur Machen’ın en önemli eserlerinden biri olan Üç Sahtekâr raflardaki yerini aldı. Başta H.P Lovecraft olmak üzere kendisinden sonraki birçok korku romanı yazarını etkiledi. Yazar aynı zamanda türünün en ‘garip’ kitabı olan Üç Sahtekâr’ı yazarken Dr. Jekyll ve Mr. Hyde’dan tanıyacağımız R.L Stevenson’dan da etkilenmiş. Arthur Machen hiç şüphesiz edebiyatta korku türü için bir kilometre taşı.

Machen 1863 yılında İskoçya’da doğmuş, 19 yaşında Londra’ya göçmüş, neredeyse açlık sınırında yaşayarak gündüzleri çalışıp geceleri yazmış. Kendisini ve bir edebiyat türünü işte böyle var etmiş. 1893’te Yüce Tanrı Pan’ı yayınladıktan sonra, Oscar Wilde gibi bir edebiyat devinden büyük övgüler almış. Elbette muhafazakâr İngiliz Edebiyat çevreleri tarafından eser yerden yere vurulmuş. Aynı kitap 100 yıl sonra Stephan King tarafından da İngiliz dilinde yazılmış en iyi korku kitabı olarak tanımlanmış. İlk baskısı 1895’te yapılan Üç Sahtekâr ise ‘doğa ötesi gizem ve korku edebiyatına’ yaptığı büyük katkıdan dolayı Jorge Luis Borges kütüphanesine girmekten de geri durmamış.

Üç Sahtekâr: Doğa Ötesi Gizem ve Gerçeklik Hikâyeleri

Alacakaranlık sisler ardında, her an her şeyin olabileceği (hatta olmasının beklendiği) kirli bir Londra atmosferinde içimize zerk edilecek olan hikâyelerin kahramanları Dyson ve Phillips. Hâli vakti yerinde, dünyevi dertlerle işi olmayan bu iki centilmen, İngiliz burjuvazisinin de üyeleri. Kitabın giriş hikâyesinin son paragrafında Dyson’ın söylediği şu sözler nasıl bir hikâyeler zinciriyle karşı karşıya kalacağımızı ve Arthur Machen dünyasını göstermesi açısından önemli nitelikte:

“Fanteziye kaçıyorum, groteskin intibaını kaldıramıyorum. Her şeyin loşluk ve yokluğa gömüldüğü bu yerde sedirden bir kasvet içinde yürüyoruz, gök ciğerlerimize çürüyen bir hava üflüyor, beylik sözler söyleyemem, bunu yapamam. Camların derin parıltısına bakıyorum, ev düpedüz büyülü; seni temin ederim ki şu oda kan ve ateş içinde.”

Kaybolmuş altın bir sikkenin peşindeki pagan bir tarikatı ve o sikkeyi elinde bulundurduklarını düşündükleri gözlüklü genç adamı arayan üç kişiden oluşuyor hikâye. Bu üç sahtekârın yolu ayrı ayrı zamanlarda iki İngiliz centilmeniyle kesişiyor.

Üç Sahtekâr’ın içinde beş temel hikâye var. Özellikle ikisi, Kara Mührün Öyküsü ve Beyaz Tozun Öyküsü kitabın dauc sahtekar önüne geçmiş, önemli korku antolojilerinde yer edinmiş, çoğu Lovecraft eserlerini etkilemiş, en iyi korku hikâyeleri arasında her daim yerlerini almışlardır. Arthur Machen okuyucuya direkt olarak gerçeklik değil, tekinsiz gerçek ötesi hikâyeler vadediyor. Machen’ın kullandığı dilin arkaik yapısı (eskiymiş gibi görünen hâli) aslında yaratmak istediği karabasanın içinde sürükleniyor olduğumuz hissini verebilmesi açısından önemli. Tüm bunların yanı sıra Machen’ın okuyucuyu götürmek istediği bir son var. Tüm bu sebeplerden ötürü, dolandırılan Dyson ve Phillips’in birbirini sonsuz kere kesen sokaklardan geçip uğradıkları tavernada gözlüklü genç adama rastlamaları, bu kadar da olmaz denilen tesadüflerin yaşanması, kitabın gerçeklik duygusunu zedelemiyor.

Arthur Machen’ın kurduğu tekinsiz, alacakaranlık, sisler içindeki atmosferde her hikâye, her olay, her karakter bizi sondaki terk edilmiş köşke ve oradaki pagan ayinine götürmekte.

- Reklam -

Kendini Öykünün Kollarına Bırakmak

Arthur Machen için okuyucunun bir kâbusun içinde sürükleniyor olma hissi önemli. Bu yüzden Machen hikâyelerinde okuyucuların alışık olduğu düz mantık kodları hiçbir zaman yer almadı. Mesela bu bağlamda okur, Dyson-Phillips ikilisinden bir Sherlock-Watson maceraperestliği aramamalı. Dyson ve Phillips ikilisi olayların akışına kendilerini bırakmış işsiz, güçsüz burjuvalar.

Okuyucuyu olayların akışı içine alan Machen için şehir, şehrin tekinsiz arka sokakları, caddeleri, tavernalar, tüm gece pis gaz lambalarının sokakları aydınlatma (kara-kirli bir ışıkla) ritüelleri en az hikâyenin kendisi kadar önemli.

Arthur Machen Nasıl Bir Yazar?

arthur machen e1551797557131

Arthur Machen’ın yazarlığını tanımlayabilmek oldukça zor. Karakter oluştururkenki cılızlığı, atmosferleri yaratırken bildiklerimizin üzerine bir şey koymaması, kurgusal boşluklar ilk etapta söylenebilecek tatsızlıklar. Ancak kendisinin belki şair olmasından kaynaklı olan, dünya içine girip o dünyaya kendini kaptırma ve sürüklenme hissini iyi vermesi yazarın en büyük artısı.

Editörlük, Çeviri ve Kapak Tasarımı

Birçok bilimkurgu, fantastik ve korku romanının editörlüğünden tanıdığımız Alican Saygı Ortanca ve kitabı yayına hazırlayan Ömer Ezer Üç Sahtekâr eserinde de bir arada çalışıyor. Düzeltide yine Alican Saygı Ortanca ve Emirhan Burak Aydın yer almakta. Kitabın içerik atmosferini iyi yansıtması açısından Hamdi Akçay imzalı kapak tasarımı ve illüstrasyonu gayet başarılı. Çeviride Barış Tanyeri doyurucu bir iş çıkarmakta.

Raflardaki yerini henüz alan Üç Sahtekâr’ı rutin hayatınızdan sıkıldıysanız ve kendinizi bilinmeyen atmosferlerin içine kaptırmak isterseniz, alınacak kitaplar arasına eklemenizi dilerim.

Aynur Kulak

Konuk Yazar

Siz de Kayıp Rıhtım'da konuk yazar olabilirsiniz!

İletişim: [email protected]

1 Yorum BULUNUYOR


  1. Avatar for alper alper dedi ki:

    İnceleme de kitap da gözden kaçmasın, henüz okumayanlara, yakın gelecek okuma planlarına kitabı almalarını ve tüm kitabı okuyunca kitabın giriş başlıklı bölümünü yeniden okumalarını öneririm.

Henüz yorum yok. Forum'a gelip sohbete katıl.

got trailer

Game of Thrones Dizisinin Final Sezonundan Muhteşem Fragman!

captain marvel

Marvel Sinematik Evreni’nin Yeni Filmi “Captain Marvel” Nasıldı? [Video]